4 Ekim 2010 Pazartesi

Auto King


A: Ya mesela arabanı çarpıyorsun sonra da hiç bir ücret ödemeden tamir ettiriyorsun


B: Evet canım ona kasko diyorlar. Sonra da bir sonraki sene prim ücretlerini artırarak bunu senden çıkartıyolar!


A:Yok ya öyle değil, bu farkli. Hem arabayı tamir ettiriyorsun, hem de hasarsızlığın düşmüyor. Yani seneye indirimini yine aliyorsun


B: Nasil yani?


A: Baya işte, Auto King diye bir yer var. Bunlarin sigorta şirketleri ile anlaşmaları var "Mini Hasar" kapsamına giren hasarlari yilda dört kere ücretsiz tamir ediyorlar....


Böyle dediler, ben de aslinda pek de mini hasarli sayılamayacak arabamı bugün Maltepe'deki Auto King'e gösterdim.


Geçenlerde yoğun bir baski altinda park etmeye çalışırken (inanılmaz sıkışmıştım ve gerçek anlamıyla altıma yapmak üzereydim :) ) kaldırımdan yola doğru bombe yapmış olan ağacı fark etmeyip tamponda çocuk kafasında bir göcük edindiğimde ve bunu nasil tamir ettirebileceğimi araştırırken önerilen çözüm buydu.


Auto King'e gidiyorsunuz, sigorta poliçenizi gösteriyorsunuz, sonra nazik bir uzman sizinle birlikte yemiş olduğunuz halti incelemeye geliyor. Ama hiç bunu da nasil başardın falan dememesi ayrica bir arti puan :) Arabanın sağına soluna bakıyor, bunu bedava yapariz, bunu yapamayiz ama söyle böyle olur diye güzek güzel anlatiyor ve size bir randevu veriyor.


Gerisini ben de henüz bilmiyorum. Randevumu aldim bekliyorum, sonucu size de burada anlatirim.


Aslında bir de sol arka kapıda nazik! birkaç çiziğim var :( , eğer onlari da yaptırmaya kalkarsam nasilsa hasarsızlığım bozulacaği için Auto King'e hiç gitmeyedebilirim ama yine de anlatmaya faydali bir hizmet sunuyorlar diye düşünüyorum...

3 Ekim 2010 Pazar

Deniz Kızı Restoran




Yalıkavak'ta bir akşam balık yemeğe çıkmak istedik ve araştırdıktan sonra Sait'in Yeri'ni çok tavsiye ettiklerinden oraya gitmeye karar verdik. Ancak nasılsa yüksek sezonda değiliz, yer vardır diye düşünüp gittiğimiz için yer bulamadık. Toyluk işte... :)




Neyse ki Gerişalti Mevkii'nde sahil boyunca ardarda çeşitli restoran bulunduğu için başka bir mekan bulmakta zorlanmadik. Allahtan şansımızın da yardımıyla muhteşem manzarası olan Deniz Kızı restorana girdik:




Denize sifir bir masa, hafif bir esinti, lezziz mezzelerin ardindan taze bir balik ve yanıda raki (veya beyaz şarap?).... karşınızda bir dünya güzeli (yakışıklısı), hele bir de günbatımına denk gelirseniz, ki burasi gün batımını tam karşıdan görüyor, cennet böyle bir yer olsa gerek diye düşünür ve acaba emekliliğimde buraya mı yerleşsem diye hayal kurmaya başlarsaniz.




Böyle yerlerde pek rastlamadığınız ölçüde iyi bir fon müziği ve kibar garsonlar vardi. Yalıkavak'ta genel olarak birçok Turizim beldesinde rastlananın tersine servis elemanlari çok kibar ve görgülüydü. Sonuçta en lezzetli yemek bile bir hödük tarafından servis edildiğinde değerini kaybediyor :) Ne yazik ki birçok işletmeci bunun farkında değil, ya da işlerine gelmiyor...




Tüm bunların ardından gelen hesap da makul olunca tam anlamıyla memnun ayrıldık. İki kişi 100 TL ödeyip otelimize döndük.




Tek olumsuz yanı hesabın biraz geç gelmesiydi ama sonuçta rahat olun, tatilde değil misiniz? Bir yere mi yetişeceksiniz ki..... ne de olsa tatilde büyük şehir koşuşturmasını geride bırakmak lazim dimi?






15 Eylül 2010 Çarşamba

Club Flipper


Agustos sonu gibi tatil için Yalıkavak'a tatile gittik ve bu yazi bir dizi yazinin ilki olacak. Ilk önce kaldıgımız yerden yani Clup Flipperdan başlamakta fayda var.


Sanirim club flipper en eski tatil köylerinden biri. Bundan 15 yil önce bile adını duyardım, birkaç kere Bodrum'a hatta Yalıkavak'a da gitmeme rağmen hiç gitmemiştim. Sanirim zamanla burasi bir tatil köyünden daha çok bir yazlıkcı sitesine dönüşmüş.


Herşey dahil paketli bir tatil imkanı sunmuyorlar, sadece yarım pansiyon imkanı var ama anladığım kadarıyla pek de fazla kullanılmıyor çünkü buradaki tüm tatil konutlarinda mutfak da bulunduğu için insanlar kendileri yemek yapiyor veya canlari istediğinde dışarı çıkıp birşeyler yiyorlar. Tatil köyü içerisinde bir bakkal bile var; Süper Bakkal, yazısını da Süpermen ablemi gibi yapmışlar komik olmuş.


Bu bakkaldan her istediğinizi alip odanizda (evinizde) keyif yapabiliyorsunuz. Odalar beş kişinin kalabileceği şekilde dizayn edilmiş ve birçok oda yenilenmiş olmasına rağmen çok konforlu değil. Rahatsiz edici bir durum da yok tabii ama öyle gözünüzü, gönlünüzü okşayacak bir konfor da beklemeyin. Odalar gün aşırı temizleniyor; havlular ve tuvalet kağıdı falan yenileniyor ama şampuan veya sabun yok mesela.


Odalardaki mutfakta tabak, çanak, firin, su ısıtıcı, kocaman buzdolabi falan herşey mevcut. Hatta mikrodalga firin bile var. Ayrica plazma TV de var. Tatil benim için kanepede oturup tembellik yapmaktir diyenler için herşey var yani :) (ama uyarmış olayim deri koltuk terletiyor biraz)


Tesiste üç havuz ve iki plaj bulunuyor. Deniz varken havuza niye gidilir bilmiyorum ama artik gönlünüze göre birini seçersiniz. Ben özellikle mavi bayraklı, kumsuz plaji beğendim. Su gerçekten berrakti ve etrafta bir sürü balık yüzüyordu. O kadar fazla ki balık tutmak yasaktir diye uyari koymalari bile gerekmiş. Nihayet müzik çalmayan bir plaj bulduğum için oldukca mutluydum (yaslaniyor muyum ne :) ).Plajda eğlence, müzik, şamata peşindeyseniz kumsal plaja gitmeniz gerekiyor ama...


Eğer eğlenmek istiyorum ama tesisten çıkmayacağım, ben all-inclusive takılır gerisine karışmam diyorsaniz burasi kesinlikle size göre değil. Burada en iyi yöntem tatile arabayla gelip gündüz muhteşem denizde keyif yaptıktan sonra akşam dışarı çıkmak. Ha biz arbayla gitmedik ama yine de her akşam dışarı çıktık ve sonraki yazilarda öğreneceğiniz gibi çok eğlendik.

Club Flipper Yalıkavak'a dolmuş ile beş-on dakika uzaklıkta, buradan Bodrum'a devam edebilirsiniz ama Yalıkavak da gerçekten çok güzel burada da vakit geçirmenizi tavsiye ederim.

1 Ağustos 2010 Pazar

İğneada


Yazın sıcağında Istanbul'dan kaçacak yer arayanlar için İğneada iyi bir alternatif olabilir. Istanbul'dan yaklaşık 250km uzaklıkta ve arabayla 3 - 3.5 saat civarinda sürüyor. Arabayla gidecek olursaniz Demirköy mevkiinde oldukca virajli olan yolda yavaşlamak zorunda kaldığınız için sıkılacağınıza muhteşem ormanin keyfini çıkarmanızı tavsiye ederim. Bu bölüm dişinda yol oldukca rahat.


Eskiden İğneada'da pansiyonlar veya o ayarda oteller dişinda pek bir konaklama imkani yokmus ama son zamanlarda açılan İğneada Resor Hotel daha komforlu bir tatil imkani sunuyor. Odalar oldukca temiz ve düzenli. Mümkünse doğrudan denize bakan odalardan birini kapmaya çalışın hatta bütçeniz müsaitse neden camın yanında jakuzi bulunan bir suit olmasin :) . Açık büfe yemekler beklediğimden daha iyiydi ama otelde asasörlerin yetersiz olduğunu söylemeliyim.


İğneada plaji koy boyunca uzaniyor ve çok ince olmasa da tüm sahil boyunca taşsiz kum. Malum karadeniz çok tuzlu değil ama dalgali ve bu özelliğini burada da gösteriyor. Aslında sahilin limana doğru kisimi daha az dalgali. Bu açıdan otelin konumu biraz yanlış olmuş denebilir.


Plajda çeşitili su sporlarını da yapabilirsiniz, bunun dişinda vakti olanlar Longoz ormanında bir gezintiye de çıkabilir ama onun dşinda ilçede çok da yapacak bişe yok.


Bir akşam gerçekten çok güzel bir manzarası olan ve Istanbul ile karşılaştırınca ucuz kalan Liman Restoran'da balık yemenizi de tavsiye ederim.


25 Temmuz 2010 Pazar

Anayasa Değişikliği ve Referandum

Biz onlari seçtik gidin bizim yerimize karar verin, ülkeyi daha güzel bir yer haline getirin diye. Onlar ise kavga edip durdu, kendi aralarında anaşamadılar ve karar vermek yine bize kaldi.
Hangi siyasi görüşte olursanız olun, hangi partiye oy vermiş olursanız olun 12 Eylülde ne oy verecekseniz verin ama karar vermeden önce neye oy verdığınızı bilin. Aşağıdaki linkte anaysa değişikliği karşılaştırmalı tablosunu bulabilirsiniz:
Bu linkte de nerede oy vereceğinizi görebilirsiniz:

Adana Dostlar Kebapcısı


Küçükyalı sahilde yeni bir Adanalı Dostlar Kebapcısı açılımış. Hemen evlendirme dairesinin karşısında, minibüs yolundan sahile çıkarken hemen solda...


Girdiğiniz zaman çalışanların ilgisi mekanının farklılığını hemen ortaya koyuyor çünkü çok kibar ve ilgililer. Herhangi bir şeye ihtiyacınız olduğunda anında yadımcı olan birileri var. Bu yaz sıcağında bahceli bir mekanda kebap yemek istiyorsanız doğru adres burası olabilir. Yeni açıldığı için mi bilmiyorum ama gerçekten herşeye özen gösteriyorlar, umarım başarıyı elde ettiklerinden sonra bozmazlar.


Önce birçok kebapcıda olduğu gibi peynir, tereyeğı, salata, mezeler ve salatalar ile başaldık, minik pideler ve içli köfte ile (ki çok lezzetliydi) devam ettik. Ana yemek olarak da ortya karışık birşeyler aldık ama ben en çok Adanasını beğendim. Kesinlikle tavsiye ederim. Sonrasında da tatlı ve meyve ikram ettiler.


3 kişilik alkol olmayan masaya 100 tl hesap geldi ki sanirim bu kalitede bir mekan için ne ucuz ne pahali, uygun bir fiyat diyebiliriz. Sahildeki Senol Kolcuoğluna sıkı bir rakip geldi....


Benim tek eleştirim Adana Dostlar Kebapcısının tabelası ile ilgili. Bu güzel restoranın tabelası daha şık olmalıydı diye düşünüyorum. Şu anki hali biraz, nasil desem, "amele" duruyor.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Üç Mekan: Tappa, Namli ve Taps


Üç mekan ile ilgili deneyimim var. Bir tanesi olumlu, diğer ikisi ile ilgili şikayetim var. Önce olumlu olan ile başlayalim.


Meydan alışverişi merkesinde bulunan Tappa Italiana Cinebonus ana girişinin karşısında bulunuyor. Oldukce şirin bir yer ve özellikle makarna çeşitleri ile ön plana çıkıyor. Bunun dışında tavuklu veya etli ana yemekler de mevcut. Örneğin ben et şinitzel yedim ve oldukce lezzetliydi. Yanında elma dilim patates ve salata ile getirdiler. Yemekte önce sebze salatasini da denedim ve kesinlikle tavsiye ederim, çok beğendim. Iki kişi, iki çorba, iki ana yemek, birer içecek ve sonrasinda çay ve türk kahvesi toplam 57 tl ödedik...... ben memnun ayrildim.


Son günlerde gittiğim diğer bir mekan da Leventteki Namli. Kebaplarına, mezelerine falan söyleyecek bir şeyim yok. Yıllardır kalitesi ile bilinen bir mekan zaten ama bu gidişimde hesaba biraz daha özen göstermeleri gerekirdi. Hesaplarda hatalar nedense hep içki içlen mekanlarda oluyor. Bu sefer de bol rakılı ve birali kalabalik bir masaya amiyane tabiri ile hesabı geçirmek istediler herhalde.... veya hesapta "bir yanlışlık olmuş efendim" diyelim...Hesabi geri gönderince doğru hesaplayildiler neyse ki...


Benzer bir durumu da Cadde'de Taps'ta yaşadık. Masanın pek kalabalık olmaması ve hesaptaki hata üzerine garsonun tutumu bu sefer gerçekten bir hata olduğu izlanimini yaratti. Mekan güzel, akşamlari restoran havasında çıkıp bara dönüşüyor ve kendi ürettikleri biralari tadabiliyorsunuz. Özellikle bira severler için uygun bir yer. Hatalı hesap (iki kere!!) döndükten sonra en azından bize çay ve kahve ikram etme nezaketinde bulundular.

TUV Turk


Gecenlerde ikinci el bir araba aldim (ki bu macerayı da baska bı zaman anlatirim). Süresi bitmek üzere olduğu için de Arac Muayenesine götürmem gerekti.

Daha önce aracımı hiç muayeneye götürmemiştim ve TÜVTÜRK randevu sistemi olduğunu duyunca muameleci kullanmak yerine kendim gitmeye karar verdim.

Benim hayalim aldiğim randevuya göre saatinde istasyona gitmek ve bir iki bilemediniz üç saatte işleri halledip çıkmaktı.Ancak pek de öyle olmadı.

Önce randevu saatinden biraz önce gidiyorsunuz ve kaydınızı yaptırıyorsunuz kı bu aşama nereden baksanız 45 dakika sürüyor. Bunda sonra size verilen sira numarasını bekliyorsunuz,bekliyorsunuz, bekliyorsunuz.... şaka yapmıyorum üç saatten fazla bekledim. Orada söylediklerine göre randevu almayınca daha çabuk oluyormuş :)

Eğer aracınızda benımkinde olduğu gibi ufak bir ariza çıkarsa yandiniz. Büyük bir problem olsa o kadar dert etmezsiniz. Nasılsa halledilmesi gerekiyordur ama ufacık bır problem olduğunda bu hiç de hoş olmuyor.

Fren ana merkezindeki ufak bir sorun çıktığı için hemen sanayiiye gittim, yarim saatte 20 liraya problemi hallettim ve tekrar muayene istasyonuna döndüm. Yaklaşık olarak bir üç saat daha bekledikten sonra doğru dürüst kontrol edilmeden nihayet muayeneyi geçebildim.

Bilmiyorum belki bana böyle denk geldi ama bütün cumartesi günümü orada geçirmek sorunda kaldim. Sanırım muameleci o kadar da kötü bir fikir değil... ya de en azında sabahın körüne randevu almaya özen gösterin o zaman daha çabuk oluyormuş...

8 Temmuz 2010 Perşembe

Electro World


Şu an bu yazıyı geçenlerde yeni aldığımız Compaq Mini netbook ile yaziyorum. Yeri gelmişken de belirteyim bu netbookun mucidi her kimse büyük adammiş... koca koca laptoplardan kurtulduk sayesinde.

Eski laptop evdeki kötü kullanıma daha fazla dayanamayınca bir tane netbook alalım dedik ve Kozyatağı Electroworld'de çok uygun fiyata bu netbooku bulduk. Ancak bu ürünü ucuza bana sunduklari için ne kadar memnunsam verdikleri servisten dolayi da o kadar şikayetciyim.

Hevesle netbooku aldik eve geldik ve bir an önce çalıştırdık. Ilk kurulum sirasinda ekranda bazi cizirtilar fark ettim ama kurulum tamamlandığında düzelir diye üzerinde fazla durmadim. Ancak malesef öyle olmadi ve ekran cizirdimaya devam etti.

Netbooku kaptığım gibi magazaya geri gittim. Bu arada belirtmekte fayda var; bu mağazaya oldukca uzak oturuyorum. Tech Guys diye bir bölümleri var orada netbooku gösterdim ve ürünün hatali olduğunu söyleyip değştirmelerini istedim. Kontrol ettiler ve ürünün hatali olduğunu kabul ettiler ama herhangi bi özür dilemediler. Benden size bir tavsiye, sattığı ürün ile ilgili sorumluluk hissetmeyen mağazalardan uzak durmakta fayda var. Evet, tabiiki onlar bu ürünü üretmiyor ama yine de sonuçta bunun satışını yaptığına göre sorumluluğunu da taşımalı.

Neyse, sonuçta değiştirmeyi kabul ettiklerine göre çok da problem değil. Ayni problemi tekrar yaşamamak için ürünü orada açmalarını istedim ki tekrar o kadar yolu gidip gelmek zorunda kalmayayım. Bilgisayarı açtılar, ekranı kontol ettiler ve herşey düzgün görünüyor. Bir yandan da netbook ilk kurulumunu yapiyor. Bu kurulum biraz uzun sürdüğünden bilgisayarı kapatmanın bir sakıncasi var mı diye sordum. Amacim bir an önce netbooku alıp eve gitmek.

Oradaki görevli arkadaş hiç bir sorun olmayacağını söyleyip bilgisayarı kapatmaya kalkti. Tam kapatırken kendisini uyardim :"Ekranda bilgisayari kapatmayın yaziyor, bi problem olmasın" diye ama arkadaş kendinden gayet emin netbooku kapatti. Ben de eve doğru yola çıktım.

Evde ikinci bir hevesle netbooku açtım ki bir de ne göreyim. Kurulum hata veriyor.... Hemen Electroworld'u aradım o görevli arkadaş ile konuştum ama telefondan yapılacak bişe yok. Yeniden yükleme yapmak gerekiyormuş!!! Daha bir kere bile tam açamadığım bilgisayara yeniden yükleme yapacakmış!! Istemedim tabii, iade talebinde bulundum. Ne dese beğenirsiniz. Efendim bu yazılım hatasıymış bunun ile ilgili değişiklik yapamazlarmış... Ya ne yazılımı baya sen bozdun işte....

Telefondaki tartışma bir sonuca ulaşmayınca, mecbur atladim tekrar gittim mağazaya. Biraz bağrış çağırış sonunda kabul ettiler yenisini vermeye ama bu arada benim tüm cumartesi günüm rezil oldu.

Valla ucuz mucuz bilmiyorum ama oradaki yetkililerin tutumundan da bilgilerinden de şikayetciyim..... şikayetciyim ama doğru dürüst bir şikayet merkezi bile yok.

Papa John's Pizza


Vay be bloga bi'şeyler yazmayalı ne çok zaman olmuş. Ama tekrar dönüş yapmak için iyi bir sebebim var; Papa John's Pizza...


Son zamanlarda yediğim en güzel pizzalardan birini yedim hem de eve sipariş etiğimiz halde. Kim bilir yerinde ne kadar güzel oluyordur? En yakın zamanda denemek lazim.


Bir kere Pizza Hut ve benzeri pizzacılarda olduğunun aksine son derece bol mazemeli bir pizza geldi. Adamlar hiç cimrilik yapmadan nefis bir pizza hazirlamışlar. Böyle olunca sadece hamur yiyormuş gibi hissetmiyorsunuz. Sanirim mazemelerin kalitesinden dolayi tadi da çok lezzetliydi. Nasil tarif edeyim bilmiyorum, alin ve tecrübe edin...