Eglence etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eglence etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mayıs 2011 Perşembe

Şansli Masa

Televizyon izlerken eğlenmeyi seviyorum. Ağlamaklı dramlar seyretmektense gülebildiğim, hiç olmazsa gülümseyebildiğim programlari izlemeyi seviyorum. Zaten yalniz başıma TV seyrederken yüksek sesle gülebilen insanlardanım. Dolaysıyla duruma göre çok eğlenebiliyorum.

Daha önce Bir Kadin Bir Erkek'ten bahsetmiştim. O yayınlanmaya devam ediyor ve hala seyrederken çok gülebiliyorum. Son zamanlarda eğlendiğim programlara bir yenisi eklendi;Şansli Masa

Bir restoranda şansli masaya oturanlardan bir kişi anket bahanesiyle masadan uzaklaştırılıyor ve yarışmanın ayrıntılari anlatilip 5 bin TL kazanabilecekleri söyleniyor. Yarışmacının "sadece" yapmasi gereken kulağındaki kulaklık vasıtasıyla kendisine verilen talimatlara uymak. 15 dakika dayan 5 bin TL senin. Kulağa basit geliyor dimi.... :)

Aramızda sosyal cesareti ne yüksek insanlar oldğuna şaşırıp çok güleceksiniz. Masanın üzerine çıkıp, motor kaskını kafasına geçirip astronot taklidi yapan mi istersiniz, annesine çok yaşlandığını estetik yaptırması gerektiğini anlatan, bağıra çağıra saçma sapan bir şarkı söyleyen mi yoksa ayakkabısını çıkartıp ayağını masanın üzerine uzatan mi... herşey var. Yarışmacıların genişliği bir yana onların yanındaki arkadaşlarının sabrına da inanamayacaksınız.

Otur seyret kahkalarla gül, öyle bir program, tam sihirli kutuya göre..... şu ara c.tesi ve çarşamba akşam 8'de Kanal D'de yayınlanıyor. Yaz öncesi bu güzel günlerde çıkıp gezin tabii ama yok illa evde oturup TV seyretmek istiyorsaniz buyrun size güzel bir seçenek:


hahaha....

6 Aralık 2009 Pazar

TURKUAZOO Sualti Dünyasi

Istanbul'un yeni alisveris/kültür merkezlerinden Forum Istanbul'da acilan TURKUAZOO Sualti Dünyasi gercekten görülmesi gereken bir yer. Dev akvaryum diyorlar ama bence orada yasayacaginiz tecrübeyi anlatmak icin yeterli degil. Akvaryum dedigin nedir sonucta; evin bir kösesinde cam bir kutunun icinde yüzen bir kac renkli balik.
Turkuazoo sizi daha önce yasamadiginiz bir okyanus tecrübesi kazandiriyor. Köpekbaliklarindan, dev vatozlara, orfozlara ve su yilanlarina kadar bircok farkli canliyi yakindan görme imkani buluyorsunuz. Dev cam bölmeler ve balik sürülerinin arasinda dolasiyormussunuz hissi veren sulati tüneli harika. Sualti tüneline yürüyen bant koymalari da cok iyi olmus böylece tikanmalar engellenmis.
Giriste verilen programi takip ederseniz balik besleme seanslarini da yakalayabilirsiniz. Ayrica bazi bölümlerde cesitli canlilara dokunma sansiniz da olabiliyor. Hemen girmeden önce bir panonun önünde fotografinizi cekiyorlar ve cikista köpekbalikli bir fotomontaji satin alabiliyorsunuz. Yeni yil ile birlikte egitmen dalgiclar esliginde akvaryuma dalis da yapilabilecekmis, köpekbaliklari beslenebilecekmis; yerse...

Tüm bu eglencenin fiyati 25tl ama cocuklara yaslilara gruplara falan indrimler de var ve tahmin edebileceginiz gibi Müze Kart gecerli degil. Özellikle cocuklar icin cok egitici bence. Okullar buraya geziler düzenlemeli...

15 Kasım 2009 Pazar

Dinette

Yazmayalı ne kadar oluyor bilmiyorum. Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Phaidon da olmasa bu blog iyice boşlanacaktı.

Dün akşam, yemek için Bağdat Caddesi'nde daha önce gitmediğimiz bir yere gidelim dedik ve Dinette'de bulduk kendimizi. Telefonda rezervasyon yaptırdık ve rezervasyon sırasında da Phaidon özellikle iyi bir masa olsun lütfen dedi. Onlar da cevap olarak bizim bütün masalarımız güzeldir dediler. Biz de vaayy dedik ama gidince gördük ki yalaannnn! Dinette, Bağdat Caddesi'nde Suadiye'de yanılmıyorsam eski Carpe Diem'in yeri. Sigara içenlere göre bir mekan. Dış mekanı geniş ve ışıklandırması vs daha şık. İçimden keşke sigara içseymişim diyeceğim aklıma gelmezdi :P Bu arada bir tek sol taraftaki sürgülü camı açıktı. Geriye kalan yerler kapalıydı. Ona rağmen nasıl fosur fosur sigara içildiğini biz anlayamadık, orası ayrı bir muamma. İçeriye girdiğimizde bize garsonların servis masasının yanındaki ufacık yuvarlak masayı ve 2 sandalyeyi gösterdiler, şaka gibiydi. Ne büyük hayalkırıklığı! Akşamın keyfi kaçmasın diye pek bir şey dememeye özen gösterdim ama bu, burada yazmama engel değillll. Gece boyunca garsonların tüm konuştuklarını dinlemek zorunda kaldık, ne büyük keyifti! Ayrıca mekan inanılmaz fazla aydınlıktı. Aslında içeride daha başka tonlarda (üst katta) boş masalar vardı ancak içeride bizden başka sadece 1 masa olduğu için o bölümleri açmamışlardı. Re-za-let!
2 ana yemek ve 2 alkolsüz içecek için 60 TL'nin üzerinde bir para ödedik. Ketçap istedim masaya plastik kırmızı bir ketçap şişesi geldi. Beklerdim ki ufak bir sosluğa koyup getirsinler. Ama bu mekandan fazla şey beklemek olurdu bu herhalde! Gittiğim yerlerde içeceğimi genelde yemekle beraber isterim ve çoğu yerde sanki inanılmaz zor bir şey istemişim gibi hissederim. Dinette'de de yine aynı şey oldu. Alt tarafı Coca Cola Zero istedim ancak yemekle birlikte gelsin lütfen dedim. Yemek geldi. Benim içeceğim vardı dedim. Coca Cola geldi. vs vs vs
Herşey mi çok kötüydü diyorsunuz, duyar gibiyim. Hakkını yemeyeyim. Yemek öncesinde gelen zeytinli, beyaz ve kepek ekmek sıcacık ve çıtır çıtırdı. Beğendik. Yemeğim ise ortalamaydı. Ancak bu fiyata bu hizmet ve bu yemekler hiç olmamış.
Doyduk mu? Doyduk.
Bir daha gider miyim? Hayır.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Herseyi Bilen Kadin


Is yerinde calisirken bir nefes alip ufak bir kacamak yapmak isterseniz, sizi oldukca eglendirecek olan bir site tavsiye edeyim. Herseyi Bilen Kadin ki kendisi Avrupa Yakasi dizisinden tanidigmiz Senay Gürler olur sizi sorulariyla bekliyor.


Aslinda Lipton caylarinin tanitim calismasi olan bu sitede Senay Gürler aklinizda tuttugunuz nesnenin ne oldugunu sorularina vereceginiz cevaplar sayesinde buluyor. Nasil olur ya diyorsaniz bir deneyin. Göreceksiniz beklediginizden daha basarili tahiminlerde bulunuyor Senay.

Az önce radyo tuttum ve bildi. Bayiliyorum bu herseyi bilen kadina....

2 Haziran 2009 Salı

Bir Kadin, Bir Erkek

Ne zamandir bahsetmek istiyordum ama bir türlü firsat bulamamistim. Türkmax kanalinda Bir Kadin, Bir Erkek adinda bir dizi var. Afilli bir prodüksiyon olmamasina ragmen oldukca eglenceli. Bas rol oyunculari (Demet Evgar ve Emre Karayel) disindaki oyuncularin yüzleri bile cogu zaman görünmüyor. Cok sade ama hinzir ve akilli bir yapim. Ozellikle Demet Evgar`in hayran kitlesi bu dizi sayesinde baya bir artmis durumda.

Kadin erkek iliskilerinde rastlanan durumlari (bazen abartarak) eglenceli kisa hikayelerle anlatiyorlar. Kimi zaman cinsel icerikli konulara da kaydiklari icin +13 veya +16 ibareleriyle yayinlaniyor. Zaten oturup ailenizle seyrederseniz zevkini cikartamayabilirsiniz. Tek basiniza, sevgilinizle veya arkadas grubuyla izlemenizi tavsiye ederim. Yanliz hikayeler ile ilgili düsünceleriniz acik acik söylemeyin yoksa bir anda kendinizi sevgilinizle hikayelerdeki gibi tartisirken bulabilirsinz :)

Yabanci bir yapimdan (Un gars une fille) uyarlama oldugu icin bazi hikayeler size ucuk gelebilir ama isin komedisi de biraz burada. Sonucta herkes kendi iliskisinden bir parca bulacaktir. Fransizlar kadar rahat olmasak da...

Zaman zaman erkekler Ozan`i kilibik ve pisirik olmakla, kadinlarda Zeynep`i şıllık olmakla suclayabiliyorlar. Ama nedense herkes en cok elestirdigi bölümde egleniyor gibi. Hafta ici her gun 22`de... Ayrica webde de bir yigin video bulmak mümkün.



Resmi özetinine de bir göz atmak isteyenler icin:

Demet Evgar ile Emre Karayel, kadın-erkek ilişkilerine dair hem eğlenceli hem de ibret verici hikâyeler sunuyorlar. Başarılı ikili, işin kurallarını baştan yazıyor, kaybeden taraf olmamak için komik duruma düşmeye razı geliyor ve sonuçta yine aynı noktaya varıyor: Farklıyız... Sabit bir kamerayla çekilen ve belirli bir kurgusu olmayan kısa hikâyeler, Evgar ile Karayel’in başarılı performanslarıyla, sıradan gibi gözüken konuların ne kadar ‘hayati’ boyutlara ulaşabileceğini ortaya koyuyor.

31 Mayıs 2009 Pazar

Olacak O Kadar

Olacak O Kadar yeniden yayinda. Levent Kirca kac yil önce bu programi yapmaya basladi bilmiyorum ama sanirim bu kadar uzun soluklu olmak(aralikli da olsa) büyük bir basari sayilmali.
Dönem dönem cok severek izledim, bazen de fazla ajitasyona girdigi icin sIkIldIm. Ankarali Turgut muydu neydi, her bölümde onun müzikleri calardi ve bana fenalik gelirdi. Ama sarhos tiplemeleri gibi klasikleri de unutmak mümkün degil tabii.

Asil soru neden Levent Kirca`dan baska hic kimse siyasal hiciv yapmaya cesaret edemiyor? Davos fatihi ile dalga gececek bir parodi izlemek icin Levent Kirca`yi mi beklemeliydik? Ya da Rabbine dua edip kocasinin ameliyati icin en uygun yer olarak Celevland gören bakan esi ile ilgili bir parodi?

Acikcasi bunlari sabirsizlila bekliyordum. Bu yüzden Olacak O Kadar`in yeni bölümlerine seviniyorum ama umarim yakinda baskalari da bu alandaki boslugu gidermeyi akil eder.


14 Mart 2009 Cumartesi

Wackel Turm (Jenga)

Malum ekonomik kriz var. Disari cikmak yerine oturun evinizde eglenin :) Migros`tan alabileceginiz ve 10tl`den biraz daha az ödeyeceginiz Wackel Turm (Jenga - Herhalde Almanya`dan ithal oldugu icin adi Wackel Turm, ama uyarmis olayim orjinali kadar kaliteli degil tabii) benim size tavsiyem olsun.
Oynarken zamanin nasil gectigini anlamayacaksiniz. Bu kadar basit bir oyunun bu kadar eglendirici olabilmesi sasirtici ama kule yükseldikce heyecan artiyor. Tek sıkıcı yani kule yikildiginda tekrar dizmek...

23 Kasım 2008 Pazar

Mecidiyeköy Karting

Trafikte kurallara uyun, kirmizida durun, sakin sakin gidin ama kartingde icinizdeki canavarin zincirlerini kirmasina izin verebilirsiniz. Mecidiyeköy Karting, Zincirlikuyu Mezarliginin arkasinda, cok merkezi bir yerde (Mezarliga bu kadar yakin olmasi ironik olmus bence, hizin sonu mezardir gibi...)
Burada ayni zamanda bir hali saha da mevcut ama onu gecelim ne de olsa hali saha her yerde var. Karting`de 9.5 ve 4.5 beygirlik araclar mevcut. Ilki yetiskinler digeri de, hadi cocuk demeyelim, ergenler icin. Yirmi dakikasi 25ytl civarindaydi saniyorum ama insan baya bir egleniyor. Gece ayinlatmasi da oldugu icin gec saatlere kadar arkadaslarinizla ugrayip kapisabilirsiniz. Pist cok büyük degil ve devamli müdavimleri bir süre sonra sikilabilir ama ilk br kac sefer cok egleneceginizin garantisini verebilirim.
Nasil olsa birsey olmaz demeyin orada mevcut olan kasklari da turlamaya baslamadan önce takin. Hos bir ayrinti olarak isteyene kaskin icine giymek icin bone de var.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Viaport


Istanbul'da bu kadar cok alisveris merkezi varken hala nasil pespese yenilerini aciyorlar tam olarak anlayamiyorum ama demek ki bir bildikleri var. Sonucta ne zaman gitsem dolu. Özellikle yazin insanlar sirf serinlemek icin bile ugruyorlar sanki. Son alisveris merkezimiz Kurtköy'de acilan Viaport.

Daha cok indirimli ürünlerinin sunulacagi bu alisveris merkezinde ayrica Istanbul'un ilk Kipa'si da hizmet veriyor. Su an tüm dukkanlar acilmis durumda degil ama yinede aradiginiz herseyi bulabilirsiniz. Mesela ben kendime uygun bir fiyata bir Mayo aldim bile :)

Tam olarak anlayamadigim sey yazin bile oldukca ruzgarli olan bu mekanin kisin nasil müsteri cekecegi cünkü tüm yürüyüs alanlarinin üstü acik ama belki de kis icin farkli bir uygulama dusunuyorlardir. Ben görmedim ama söylediklerine göre burasi Izmir'deki Bornova Forum alisveris merkezini andiriyormus. Son trend de bu biliyorsunuz. Acikhava alisveris merkezleri. Global isinmayla paralel bir yatirim düsüncesi olsa gerek. Kanyon acilmadan önce de gazetelerde yok yerden isitmali yok bilmem kac tane klimali falan diye atip tutmuslardi ama gidince insan usuyor iste...

Viaport aslinda bildigimiz alisveris merkezlerinden cok da farkli degil ama Genclik meydani diye bir alanda cocuklar midilliye binebiliyorlar ve hemen yaninda da yine cocuklar icin ufak bir gokart alani var. Dikkatimi ceken diger bir alan da plaj havasi verilmis olan kum havuzuydu. Kullanimda degildi ama tam olarak faaliyete gectiginde orda eglendirici aktiviteler olabilir.

2 Ağustos 2008 Cumartesi

AGVA


Aslinda Istanbul gibi dünyanin en güzel sehirlerinden birinde yasayinca tatil yapmak icin baska bir yere gitmeye de gerek yok. Günes her yerde ayni, havuzun alasi burda... E denize girilebilecek de bir sürü yer var artik...... Ama bu yazinin konusu daha farkli bir tatil arayisi icinde olanlar icin ve yine Istanbul il sinirlari icerisinde.

Soyle huzurlu bir yerde kafami dinlemek istiyorum diyenler icin Agva süper bir secenek. Istanbuldan araba ile yaklasik olarak birbucuk saat uzaklikta ve Sile'den sonra yol bozuk ve virajli oldugu icin biraz sinir bozucu ama vardiginizda buna degdigini anlayacaksiniz.

Göksu deresi boyunca bircok otel ve tesis var. Ben Greenline oteline gittim ama sanirim hepsi sizi tatmin edecektir. Sessiz sakin bir ortamda dere kenarinda haftasonu dinlenmek ve huzura kavusmak icin bulunmaz bir yer olmus burasi. Yesillikler arasinda sevgilinzle romantik bir haftasonu yasamak icin de ideal, arkadaslarla sohbeti bol bir kacamak icin de. Isteyen hamakta yatip keyif yapar isteyen de yastik üzerinde dere kenarinda. Istanbul`a bu kadar yakinken daha ne kadar dogasini koruyabilir bilmiyorum ama Bodrum gibi bir "tatil cenneti" olacagina yolu bozuk bir doga harikasi olsun daha iyi.

Dere üzerinde bir tekne turu yapmanizi tavisiye ederim, cok eglenceli oluyor (8-10 kisilik bir tekneyi tur icin kiralamak 40ytl). Daha sportif olanlar deniz bisikletiyle de dere boyunu kesfe cikabilirler.

Derenin Karadenizle bulustugu noktada bir de plaj mevcut ancak denemis olanlar plajin pek temiz olmadigini söylüyorlar (Gitmedim ama pajin yaninda güzel de bir balikci lokantasi varmis...). Yine de yüzmek isteyenler Karadeniz ile Dere arasinda secim yapabilirler zira derede yüzenler de gördüm.

Agva ile ilgili tek sikayetim otellerin pazar günü brunch imkani sunmamasi. Pazar günü kahvalti onbir de biter mi hic? Yani günübirlik gidecekseniz ya erken gidin ya da kahvatinizi edip öyle cikin yola...

20 Temmuz 2008 Pazar

Club Sporium Bostanci


Atalarimiz ava cikarak fit kaliyorlarmis ama modern dünyanin insanlari zamanlarinin cogunu oturarak gecirdikleri icin hareket etmek icin uste para veriyorlar. Uc tarafi denizle cevrili bir ülkede denzi olan bir sehirde yasiyorum ama yine de yüzebilmek icin Club Sporium Bostanciya uzunca bir süredir üyeyim. Ne de olsa bunun bir de kisi var...

Bircok fitness aktivitesine (tennisden squasha kadar) imkan tanimasina ragmen ben sadece havuz üyesiyim ve herkese tavsiye ederim. Yari olimpik bir havuzda kisin yüzebilir, cikista da sauna sefasi ile rahatlayabilirsiniz veya yazin acik olimpik havuzda güneslenebilirsiniz.

Yanliz uyarmaliyim yazlari acik havuza cok ragbet oldugu icin biraz kalabalik olabiliyor. Eger amaciniz sosyallesmek (= piyasa yapmak) degilse sabah erken gelip tertemiz havuzda yüzüp biraz da güneslendikten sonra kalabalik bastirmadan kacabilirsiniz. Kapali havuzdaki sorun ise zaman zaman ayi familyasina yakin olan bazi erkeklerin yüzerken biraz dikkatsiz davranmalari. Mümkün oldugunca kulvarinizi savunmaya calisin ve su fiskirtan kulaclara karsi kendinize bir gözlük edinin :) Burada da sabah erken gelmek daha konforlu bir deneyimi garanti ediyor.

3 Haziran 2008 Salı

Pavli Adası'nda Düğün

Cumartesi akşamı, ilk şirketimden (şu an 3.şirketimdeyim de) bir arkadaşımın düğününe davetliydik. Düğün, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda diğer adıyla Pavli adasında oldu. Çok güzel deniz manzaralı ve aynı zamanda da yemyeşil çim bahçeli güzel bir düğün mekanı bence. Nikah 18:30’da kıyıldı, biz de 18:00’e doğru oradaydık. Dolayısıyla, günbatımını izleme şansımız oldu. Bizim Pavli Adası’na ilk gidişimizdi. Haftaiçinde telefon ederek tarif almak istedim ama telefonu açan uzman çavuş benim seceremi sordu :) Herkese tarif veremezmiş efendim, yok artık! Neyse, sonuçta tarif aldım ama ne tarif!

Uzman Çavuş: Tuzla’ya dümdüz geliyorsunuz, yol üzerinde zaten.
Quentins: Ne taraftan geliyorum? E-5? Sahil?
U.Ç: E-5.
Q: Sahilden geliş nasıl peki? Ben … tarafından geleceğim.
U.Ç: Oradan da olur, hemen yol üzerinde zaten.
Q: Geliş yönümde mi yoksa karşı tarafta mı?
U.Ç: Karşı tarafta.

Düğün günü sahilden Tuzla tabelalarına kadar gittik. Sonunda askeriyeye benzer bir tesis görünce durduk, Engin inip sordu. Fakat, tesis telefondaki askerin bana söylediği gibi karşı tarafta değildi, burası olamazdı. Bir de ilginçtir ne bir tabela ne de başka belirtici bir şey. Yanlış yerdeymişiz, meğer geçmişiz bile! Ki yol üzerinde o kadar da baka baka gitmiştik. Neyse, uzman şoför Quentins (:P) oradan bir U çekip gerisin geriye gitti ve bir taksinin bir yere girmeye çalıştığını görünce o da daldı peşinden koyun misali. İyi de yapmışım çünkü gerçekten de orasıymış. İşin komik tarafı taksileri içeri sokmuyorlar ve kapıda kimlik kontrolü yapıyorlar. Malum, askeriye… Taksiden şık şıkır elbiseleri ve topuklu ayakkabılarıyla inenler de tabanvayla gidiyorlar. Saçma!

Mekan iyiydi hoştu fakat servis çookk kötüydü. Garsonlar askerliklerini yapan erlerdi. Gece, erkekler arasında böyle askerlik herkese lazım şeklinde çok geyik döndü. Yemek servisi de içki servisi de çok ağır aksaktı. Ayrıca yemeklerini de beğendiğimi söyleyemem ama kimin umurunda :) Maksat insanın arkadaşlarıyla hoşça vakit geçirmesi. Yalnız, açık hava olduğu için akşam incecik elbiseler içinde epey üşüdük. Bazı arkadaşlarım şal istediler fakat tabii ki yoktu.

Bu arada fotoğraftaki yeni saçım :) Epey kısalttım ama rengi yine aynı benim doğal rengim. Her gittiğim kuaför ağzımdan girip burnumdan çıksa da dokundurmuyorum rengine. Ben yakıştırıyorum kendime. Beyazlarım çıkana kadar sanırım böyle de devam edecek. Gerçi büyük de konuşmamak lazım ;)

14 Nisan 2008 Pazartesi

Melen'de Rafting

Biraz da değişik bir aktivite yapmak isteyen ve heyecanı sevenler için hafta sonu eğlencesi olarak bir tavsiyem var: Melen’de Rafting. Istanbul’dan Ankara’ya doğru giderken Hendek çıkışında bulunan Cumayeri bölgesinde Melen cayı üzerinde rafting turları düzenleniyor. Ben arkadaşlarımla ECORAFT’ın rehberligiyle katıldım (başka alternatifler de mevcut tabii) ve çok eğlendim. Rafting alanına kendiniz de gidebileceğiniz gibi ECORAFT’ın size sunucaği ulaşım imkanlarından da faydalanabilirsiniz. Ulaşım dahil fiyat 100 ytl ve rafting turunun sonunda size Pilav + sote tavuk + Salata ikram ediyorlar. Yok ben kendim giderim derseniz fiyat 85 ytl oluyor. Kendi arabanızla giderseniz yaklaşık iki saatlik bir yolu göze almalısınız. Servis, haliyle daha uzun sürüyor.

Vardığınız zaman ilk önce gerekli ekipmanlar ile donatılıyorsunuz. Sizi uyarmalıyım Melen’in suyu oldukca soğuk; o yüzden mutlaka size verilen dalgıç benzeri kiyafetleri giyin, sizi sıcak tutuyor. Gerçi kıyafetler nemli ve soğuk olduğu için önce ürperiyorsunuz ama az sonra zaten sırılsıklam olacağınız için bu pek önemli değil. Bu arada benim tavsiyem yanınızda spor ayakkabınızı veya botunuzu getirmenizdir. Yağmurluk, can yeleği ve kaskınızı da tedarik ettiğinizde ufak bir eğitimden sonra Raftinge hazırsınız. Bu arada ECORAFT ile ilgili tek sikayetimi de yapayım yeri gelmişken. Soyunma/giyinme yerleri çok dar ve ilkel, doğru dürüst bir kabin bile yok ve rafting sonrasında sıcak bir duş alabilsek hiç de fena olmazmış (şehir çocuğuyuz napalım :)).

Botlar altı kişilik ve en arkaya bir de rehber oturuyor. Rehberleri oldukca eğlenceli ve sempatik. Sizi Melen parkurundan emniyetli bir şekilde geçirirken kendileri de eğleniyor gibi.

Bizim botta suya düşen olmadı ama diğer botlarda bir iki fire verildi. Öyle inanılmaz yüksek debili bir parkur değil ama eminim benim gibi siz de ilk defa rafting yapıyorsanız çok eğleneceksiniz.

Bu arada diğer güzel hizmet, parkur boyunca fotoğraflarınızın çekilmesi. Isterseniz rafting sonrasında satın alabiliyorsunuz.