Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mart 2012 Pazar

Braun Oral B OxyJet Ağız Duşu

Diş doktorum geçenlerde diş ipine alternatif bir alet tavsiye etti; Ağız duşu. Açıkcası daha önce böyle birşey duymamıştım. Zaten ilginç bir şekilde bu alet sadece Braun Oral B OxyJet marka olarak bulunuyor. Belki başka makaların da vardır ama ben heryerde Braun marka olarak gördüm.

Diş ipinin ne kadar kullanışsız olduğunu hepimiz biliriz.Ne zaman azimli bir şekilde başladıysam devamını getiremedim.  Parmaklarına sararsın kayar, diş aralarına doğru düzgün girmez, arka diş aralarına ulaşmak işkencedir çok bastırırsın kanar vs...

Ağız duşu ise buna pratik bir çözüm buluyor. Dişcilerdekine benzer diş firçası şeklinde bir alet ile diş aralarına basınçlı su tutuyorsunuz. Su tüm boşluklara girdiği için detaylı bir temizlik yapmış oluyorsunuz. Bu bakımdan diş ipinden de daha iyi bir çözüm.

Ilk başta alışmak gerekiyor ama... aletin üzerinde basınç ayarı var. Düşük seviyelerden başlamanızı tavsiye ederim çünkü ilk başta kullanımda biraz zorlanabilirsiniz. Suyu nereye fışkırttığımı göreyim diye aynaya bakarken aleti çalıştırırsanız bütün yüzünüzü yıkamanız işten değil :). Başınızı öne eğip suyu ondan sonra açmalısınız... Ben hala üzerime sıçratıyorum ama performansım umut vaadediyor.




4 Mart 2012 Pazar

Braun ExactFit Tansiyon Ölçüm Aleti

Geçen hafta sonu Mediamarkt'tan Braun ExactFit BP4600 marka tansiyon ölçüm aleti aldık (pili içinde 80 TL) ancak cihaza uyuz olmuş durumdayım.Internette cihazın ne kadar iyi çalıştığını anlatan yazılar okudukca daha da huylanıyorum.

Sorun bende mı yoksa cihazda mı emin olamiyorum. Bazen ölçüyorum mantıklı bir rakam çıkıyor, bazen ölçüyorum sonuca göre iki seksen yerde yatıyor olmam lazım ve doğru ölçüm ile yanlış ölçümde neyi farklı yaptığımı anlayabilmiş durumda değilim.

Mediamarkta iade etmeyi düşünüyordum ama şimdi tekrar denedim düzgün çalıştı sanki.Yarın tekrar denemeyi düşünüyorum. Bu sefer de saçmalarsa aynen dükkanı boylar. 

Acaba hortumu her zaman kolumun iç tarafında sağında mı tutmuyorum diye süphelenmeye başladım. Az önce tansiyon nedir, ölçümün mantığı nedir diye araştırırken en önemli faktörün bu olduğunu öğrendim. Bu kadar zor birşey olmasa gerek. Hemşireler çat pat iki dakikada hallediyor.

------

Bugün tansiyon aletini iade ettim :(

27 Mayıs 2011 Cuma

Diş İpi Tutuculari


Ya diş ipini kullanırken sizin de parmak uçlarınız morarıyor mu? Ben ipi sıkı tutabilmek için parmaklarıma sarıyorum sarıyorum, sonra dişlerimin arasında geçiriken çekiyorum itiyorum ve sonuçta parmak uçlarıma kan gitmiyor. Zaten dişlerin arasını temizlemek zor bir de diş ipi kaygan olunca işler kolaylaşmiyor.

Ama ben mor parmaklarla boğuşurken el oğlu Diş İpi Tutucusu'nu icat etmiş. Aslında çok basit ve mantıklı bir icat, ayrica hoş bir kolaylık. Yurt dişinda bulunabiliyor, bildiğim kadarıyla Türkiye'de daha satışa sunlmadi ama çok sürmez herhalde.

Satıcının web sayfasında gezinirken ayrıca gece dış gıcırdatanlar için de farkli bir icat dikkatimi çekti "Gece Diş Koruyucusu", belki lazim olur:

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Ex'sir

Birkac haftadir aklimda, size "Exsir" isimli yeni kesfimden bahsedecegim firsat olmuyordu. O da neymis derseniz, ürününü ambalaji üzerindeki tanimiyla "%100 Bitkisel Sebze-Meyve Arindirma Sivisi".
hepimiz evlerimizde kivircik, marul, göbek salata, ispanak, semizotu vs gibi sebzeleri illa ki sirkeli suda bekletiyordur. Eskiden cok yaygin degildi ama bir ara su Kus Gribi olayi patlak verdikten sonra artik Türkiye'de tüm ev hanimlarina yayilmistir bu davranis. Ben de salatayi yikamadan önce belli bir süre önce sirkeli suda bekletirdim ancak sonra tesadüfen elime Exsir isimli bu yeni ürün ulasti. Internete girip arastirinca beni o kadar ikna etti ki artik sirkeli suya elvada deyip her seferinde bu ürüne basvuruyorum. Artik icim cookk daha rahat, afiyetle indiriyorum mideye salatalari, sebzeleri :) Exsir'in en önemli farklilasan ve onu üstün kilan özelligi ise "sebze ve meyvelerin üzerlerinde bulunan zirai ilac, parafin/wax, mikrop/bakteri, böcek ilaci, larva ve gübre kalintilarindan %100 arindirmasi."
E peki bu mereti nasil mi kullaniyorum? Kivirciklari yapraklarina ayirip yikama kabima koyuyorum, cine su dolduruyorum ve suyun miktarina göre bir ya da iki ölcek exsir dokerek (kapagi olcek islevi görüyor ayni zamanda) 3-4 dakika beklemeye birakiyorum. Sonrasinda suyla durulayip salatalarimi kurutup, kesip, bol limon koyup afiyetle yiyorum :) Hem artik icim daha da rahat bir sekilde. Zaten ilk kullandigimda suda kalan kirleri ve kalintilari görünce bir daha sirkeli su kullanamadim.
Peki bu ürününü hic mi kötü yani yok? Eee kadi kizinda bile kusur olduguna göre elbette bunda da bana batan birkac sey var.
- köpürüyooorrr :) önce rahatsiz oldum ama sonra internette iyice arastirdiktan sonra icim rahatladi.
- boyamsi, vernikimsi bir kokusu var ama neyse ki salataniyda ya da yikadiginiz diger üründe hicbir koku birakmiyor, yoksa imkani yok kullanilmaz.
- birazcik pahali. gerci 1 siseyle toplam kac parti ürün yikayabileceginizi hesaplayinca mantikli bir miktara iniyor :)
Gecenlerde Carrefour'da meyve-sebze reyonunun orada bir stand acmislar, direkt uygulamasini gösteriyorlardi. Hayli ilgi cekiciydi, akillca bir pazarlama taktigi ;) TV reklamlari icin cok ciddi bütceler gerektigi icin reklamlarina hic rastlamadim. Ancak basinda ve internette haberlerini gördüm, bir de iste zincir marketlerde standlarini, ek teshirlerini ve tanitimlarini.
Üstelik Türk bulusu! Bu beni daha da gururlandirdi, ben ürünü ilk aldigimda kesin yabanci bir firmanindir, yurt disindan gelmistir demistim ama ne mutlu ki yanilmisim. Kükre Gida diye bir Türk firmasi tarafindan üretiliyormus.
Resmi web sitesini ziyaret edip daha da detayli incelemek isterseniz, buyrun buraya...

14 Temmuz 2009 Salı

Skolyoz

Skolyoz mu o da mi ne? Bu rahatsizliga sahip degilseniy bilmemeniz cok normal, ben de 5 sene öncesine kadar adini bile duymamistim. Skolyoz, omurganin göğüs veya bel bölgesinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Tek başına olabileceği gibi, kifoz (arkadan öne doğru anormal bir eğrilik) ile beraber de görülebilir (Kifoskolyoz). (Kaynak: Vikipedi)
Türkiye'de bilinen 2.5 milyon skolyoz hastasi var ve bunlarin büyük cogunlugu kadin. Bunun sebebini daha önce arastirmis olmama ragmen bulamadim, bilen varsa paylasirsa sevinirim. Bana zamaninda söylenen bu hastaligin aslinda dogustan oldugu ancak agri vs olmadan ya da ilerlemeden ve estetik bir bozukluk olmadan farkedilemedigi. Nitekim bende de oyle oldu. Ancak 5 sene önce muthis bir bel agrisi ile bir sabah ise gitmek üzere hazirlanirken külotlu corabimi giymek icin uzandim ve kaldim. Acidan gözlerimden yaslar geldi, öyle böyle bir aci degil. Eger ergenlikte farkedilseymis durdurma olasiligi varmis ancak benimki 24 yasinda farkedildigi icin ilerlemeye devam edecegini söylediler.
Ilk defa 1.5 sene önce genis capta bir arastirma yaptim ve Türkiye'de bu konuda 3 hatta sadece 2 isinin ehli profesör oldugunu ögrendim. Biri Azmi Hamzaoglu, digeri ise Ünsal Domanic. Itiraf ediyorum Azmi Hocanin vizite ücreti cok yüksek oldugu icin Ünsal Domanic'i tercih etmistim. Röntgenler, skolyoz grafileri vs cektirdi ve 30 derece egriligim oldugunu, omuriligimin ters C harfi cizdigini ve bunun daha da ilerleyecegini söyledi. Bel kaslarimi güclendirmek icin birkac hareket gösterdi. Evli olup olmadigimi sordum, yeni evliyim deyince, cocuk düsünüyor musunuz dedi. Ben de zamani gelince elbette dedim (o zamanin geldigini insan nasil anliyorsa? neyse, konuyu dagitmayalim, o da ayri bir yazi konusu olsun). Bana bosver ne yapacaksin cocugu dedi. Hamilelikte 6-18 derece arasi artar, cok zor bir hamilelik gecirirsin, yatarak gecirirsin vs dedi. Eh zaten 10 derece artmasi demek benim ameliyatlik seviyeye gelmem demek. Moralman cöktüm tabii.
Kis basinda dedim bu sefer paraya kiyip Azmi Hoca'ya gidecegim, zaten diyete baslama motivasyonum da buydu. Ne kadar zayif olursam, belimde o kadar az baski olur ve benim durumum icin o kadar iyi. Florence Nightingale'i aradim randebu icin. Taa 6 hafta sonrasina verdiler randevuyu. 3 hafta önce gittik E. ile. Yine bir sürü film, grafi vs cekildi veee siki durum egrilik derecemin 30 degil sadece 13 derece oldugunu söyledi! Eski filmime gözünün ucuyla bakip elinin tersiyle itti. Nasil olurdu? Bu hastalik geriliyor muymus? Hayir!!! E peki hani 30 dereceydi. Ben 1.5-2 senedir bosuna mi kara kara düsünüyorum. Azmi Hoca 35 yasima kadar ister normal, ister sezeryan 3 cocuk dogurabilecegimi söyledi. Ben aslinda bunu ogrenmek icin de gitmistim. Düzenli kontrole geleyim mi her sene dedim. Hayir, gerek yok, sen bu belle torunlarini da görürsün dedi ve bana dünyalari verdi. O gün o anda o kadar hafifledim ki hayal bile edemezsiniz. Umarim herkes benim kadar sansli olur. E peki Ünsal'dan hesap sormadin mi diyorsaniz hayir, ilgilenmiyorum hic. Artik hicbir önemi yok benim icin. Ama bu kadar büyük bir hata bu kadar ünlü bir prof nasil yapar aklim almiyor.

Saglik Sigortasi

Bu aralar pek bir saglik konularindan gittim ama pesinene söyleyeyim, Acibadem Sigorta'da calisan ya da bir tanidigi olan varas, az sonra okuyacaklarindan rahatsiz olabilir ama hiiiccc derdim degil benim :) Benden uyarmasi.
Benim sirket saglik sigortamda 5.000 TL'lik limit var. Gecenlerde dedim artik yavas yavas zamandiri, nasil olsa Azmi de demis hiiiccc birseycigin yok diye, yürü be Quentins. Basla coluk cocuk planlarina ufak ufak. Eeee önce kendimizi garantiye alalim, saglik sigortasi yaptiralim söyle dogumu full kapsayan dedik Nodiahp ile. 5.000 TL ile hamilelik sirasindaki rutin kontrolleri, tahlileri vs yaptiririm, kendi bireysel yaptiracagim sigortadan da dogumu karsilarim full dedim. Sirkette yan masadaki arkadasim 1.5 sene öcne dogum yapti, Acibadem Sigorta'yi öve öve bitiremiyordu. Ben ki Acibadem'e karsi cok önyargiliyimdir (internette senelerce dolasan cok paragoz olduklarina ve yanlis uygulamalar yaptiklarina dair maillerden dolayi), arkadasimin deneyimine güvendim ve Acibadem'den bir satis temsilcisini cagirdim, görüstük, istedigim gibi bir Eko pakette karar kildik. Tam fiyata OK verdim gelin yapalim islemleri dedim, adam sirra kadem basti. A bu arada unutmadan, Acibadem'in en büyük özelligi de bebegi dogar dogmaz sigortali yapmasiymis. Allah korusun, erken dogum vs gibi durumlarda dünya kadar kuvöz masrafi vs. O kadar aile var ki bu masaraflarin altinda kalkamadigi icin cocuklari hastanede rehin tutulan vs, neler duyuyoruz her gün...
Neyse, Acibadem'in satis temsicisi tam 2 gün ses vermedi. Adama bak amma tuzu kuru, prim sistemiyle calismiyor mu bunlar vs diye düsünürken ben, gecen Cuma mesai bitimine dogru aradi beni. Hah, hadi ne zaman geliyorsun demek üzereyken, adam demez mi "Ölümcül sonuclara sebep olabilecek bir hastaliginiz oldugundan dolayi Acibadem sizi sigortalamayi kabul etmedi". Ben dumur oldum tabii. Ne ölümcül hastaligi, çıldırdın mı sen? vs diye tutamadim kendimi, giristim adam telefonda. Nasil azarliyorum ama adami. Ki gayet de hanimefendi bir insanimdir :) Neymis o benim bilmedigim hastaligim, siz cildirdiniz mi dedim. Skolyoz demez mi?! Ben iyice delirdim tabii. Sen manyak misin, allaha cok sükür kanser degilim, aids degilim, ne ölümcüllügünden bahsediyorsun sen. Agzindan cikani kulagin duyuyor mu diye basladim yine bagirip cagirmaya. Neyse ki o saatte sirkette pek kimse kalmamisti da rahat rahat konusabildim telefonda. Adam "kisisellestirmeyelim lütfen" vs deyince "Aaa siz benim laflarimi üzerinize mi alindiniz, ben sizin calistiginiz kurulusa diyorum hepsini" dedim.
Acibadem'de bu karari verenler acaba raporlari okuma zahmetine katlaniyorlar mi? Okusalar görecekler ki allaha cok sükür sadece 13 derecelik bir egrilik söz konusu. Koca Azmi Hamzaoglu'ndan daha iyi biliyorsa sizin Acibadem'deki proflar, söyleseydiniz de ben onca para bayilmasaydim, haftalarca randevu beklemeseydim, direkt sizinkilere gözükseydim, benim essekligim. Benim bildigim kisinin bir rahatsizligi varsa sigorta sirketleri kendilerini garantiye almak icin kisiyi o rahatsizliktan muaf tutar ve öyle sigortalar. Ama belli ki Acibadem bunu düşünmekten yoksun ya da yeni müsteriye ihtiyaci yok.
Gelelim sadede arkadaslar. Hep ben mi deneyimlerimi paylasacagim sizlerle, hadi simdi sira sizde. Gösterin kendinizi ve söyleyin bana hangi sigorta dogumda iyidir, hangisiyle irtibata geceyim. parmaklar klavyeye, hadi hadi hadiiii :)

Diyet

Gecenlerde bir postumda bahsetmistim, diyetisyen yardimiyla 6.5 kilo verdim diye. Gelelim hikayemize :)

Ben 29 senelik hayatimda simdiye kadar hic diyetisyene ya da akupunkturcuya gitmedim, hatta gidenlere de icten ice "para ödeyince mi oluyor, girtlagini tutsan kilo verirsin" yaklasimim bile olmustur, itiraf ediyorum. Eee sen misin öyle atip tutan. Gecen sene Mayis'ta is degistirdim ve gida sektöründe bir firmaya gectim. Üstelik pek de tatli gidalar bunlar öyle böyle degil. Ofiste sürekli masanda, her toplantida gözünün önünde, her lafin icinde bu tatli seyler olunca kolaysa gel sen yeme! Ben yapamadim ve basladim kilo almaya, Hayatimin simdiye kadarki en yuksek kilosuna ciktim. Gerci yine de "sisman" sayilmazdim ama kilolarim beni rahatsiz etmeye baslamisti. Aynadaki görüntüm hosuma gitmemeye baslamisti yavas yavas o yag baglayan göbegi gördükce her gün karsimda (evet her kadinin ortak sorunu, bölgesel aliyorum ben de kiloyu)
Buraya kadar hala okumayi birakmamis erkek okur varsa hayrettt der son kez uyarimi yaparim. Bu entry anlamis oldugunuz gibi kadinsaldir :)
Neyse efendim, sonunda cok uygun fiyatli diyetisyenimizi bularak Subat'ti yanilmiyorsam basladim. Diyetisyenin benden istedigi 7.5kg vermemdi, ben ise kafamda 4-5 kg diye gitmistim. Sonuc: 6-5 kg ve ben de inanamiyorum kendime ama "artik daha fazla kilo vermek istemiyorum, böyle cok iyi" diyen bir Quentins. Beni 1 ay kendi halime birakti bakalim koruyabilecek miyim kilomu diye. Veee gecen Cuma ispatlandi ki gram alip vermemisim :) Simdi 2 ay birakti kendi halime beni, balaim, Eylul'de tatile gitmeden tekrar görünecegim. Sanirim kaptim ben artik bu isi ;) Saglikli yasamanin sirlarini verdi aylardir sagolsun yavas yavas.
Artik hafif ve daha da mutluyum.
Not 1: Spor yaptin mi diye soracaksiniz muhtemelen. Hayir yapmadim daha dogrusu yapamadim. Haftaici pestil seklinde kacta eve geldigim hic belli olmuyor. Haftasonlari aslinda yüzmeye gidiyorum ama o da pek düzenli degil.
Not 2: Benim kilo verirken cok büyük bir motivasyonum vardi, muhtemelen o da cok büyük bir itici üc oldu.
Not 3: Kim diyet cok kolaydi, hic ac kalmadan zayifladim derse yalan, inanmayin :) Evet, artik hiicc ac kalmiyorum ve yiyerek veriyorum ama ilk 1 hafta geceleri kabustu. Yemekten sonra yatana kadar hicbir sey yiyememek, aman allahim düsünmek bile istemiyorum :)
Not 4: Cenem feci düstü, bu notlara bir son vermek lazim!

22 Şubat 2009 Pazar

Antep Fistikli Cikolata


Cikolata agizda erimeye basladigi zaman mutlu olan insanlardanim bu yüzden oldukca fazla cikolata tüketiyorum. Tüm o secenekler arasinda benim favorim antep fistikli cikolata. Cünkü cikolatanin tadini en iyi tamamlayan sey bence antep fistigi.
Genelde Ülker`in Golden Antep Fistikli Sütlü Cikolatasini tercih ediyordum. Etinin cikolatasi ve tabii uzun yillardir piyasada olan Nestle Damak da zaman zaman ikame ürün olarak begenimi kazanmisti ama cikolatadaki son trende en hizli uyum saglayan Eti oldu.
Etinin Antep Fistikli cikolatalari artik Trans Yag icermiyor(Trans yagi kolestrolü tetikliyor ve kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini artiriyor). Eti`nin diger bir avantaji da diger ikisine oranla daha fazla (%20) fistik iceriyor olmasi.
Saglikli beslenme anlayisi artik abur cuburlara kadar gelmis durumda. Sadece cikolatada degil cips benzeri ürünlerde de artik Trans Yaginin kullanilmadigina yönelik ibareleri paketlerde görebilirsiniz. Rekabetin ürün cesitliliginin yanisira saglik konusunu da kapsar hale gelmis olmasi güzel.

30 Kasım 2008 Pazar

Health Master Termal Masaj Yatagi


Modern tibbin yaninda alternatif tibbin faydalari konusunda orda burda yazilar okuyor ücüncü agizdan cesitli hikayeler dinliyoruz. Ben bu konuda alternatif tibbin faydali oldugu konusunda bir inanc icerisindeyim ama simdiye kadar ne kisisel bir tecrübem oldu ne de bir tanidigimin birebir yasadiklarina tanidik oldum.

Alternatif tibbin bir sorunu da istismara cok acik olmasi. Bilimsel verilerden cok yüzyillarin tecrübesine dayandigi icin neyin dogru neyin atmasyon oldugunu anlamakta da zorlaniyoruz.

HealthMaster Termal Masaj Yatagi`ni ilk duydugumda aklima daha önce bildigimiz masaj koltuklarinin yatay hali geldi. Biraz titresim, biraz isi, insan rahatliyor iste...

Bu sirketin ürünü satabilmek icin bedava tantim yaptigini duyunca bir deneyelim dedik. Ne de olsa biraz masajin zarari olmaz. Magazada 12 tane yatak bedava test icin hazir durumda bekliyor ama önce ufak bir tanitim var. Tuhaflik da burada basliyor. Masaj yatagi olan ürün tanitimin sonlarina dogru adeta bir mucizeye dönüsüyor!?

Ilk önce termal isigin yararlarindan bahsediliyor ki buna benim de bir itirazim yok. Annem de diz agrilari icin falan kullaniyordu. Sonra belin insan sagligindaki öneminden bahsediliyor. Bazi noktalara baski ugulayarak diger organlarin da rahatlatilabilecegi falan. Buraya kadar tamamdir bence... Akupunktur, cesitli noktalara baski uygulayarak kan dolasimini etkinlestirme, ayak masaji.....Ayak masaji demisken bu konuda bir arkadasimin süper bir tecrübesi var. Cinli bir kiz yapmis ve inanilmaz rahatlatici bir uygulamaymis. Neyse konuya dönelim...

Masaj yataginin bel fitigini rahatlattigina, insani daha dik yürüttügüne falan da inanabiliyorum da (bkz. pilates), skolyozu (bel egriligi) düzelttigi konsu biraz süphe uyandiriyor derken prostat, alzheimer (evet saka yapmiyorum, yasli bir adam ile konusuyordu görevli) ve kellik konusundaki yararlarini da duyunca ucmusum :)

Sonucta yataga yatmak nasip oldu. Önce sunu söylemeliyim eger sormazsaniz ne yatagin fiyatindan bahsediliyor ne de satis yapmak konusunda en ufak bir ima, ikna durumu yok. Yatagin üzerine bir örtü örtülüyor, ayakkabinizi cikartip üzerine yatiyorsunuz, yatak calistiriliyor ve üzerinize örtmeniz icin ikinci bir örtü veriliyor. Yakalasik 40dk boyunca basinizdan ayaginiza kadar sicak tas diyebilecegim cisimler tarafindan yogruluyorsunuz.

Masaj sevmem zaten pek o yüzden yatagin performansini cok fazla derecelendiremeyecegim ama bana pek de öyle mucizevi bir alet gibi gelmedi. Yine de sertlesmis sirt kaslarimin iyice ezildigini ve yumusatildigini hissettim.
Etrafta yataklari deneyen diger insanlarin övücü sözlerini duyuyorsunuz. Bir aydir kullaniyormus da tüm agrilari gecmis, bilmem kimin skolyozu düzelmis doktorun agzi acik kalmis, digerinin bel fitigi gecmis falan.
Kimsenin gunahini almayalim. Belki de gercekten mucizevi bir alettir de ben anlayamamisimdir. Kimsenin önünü kesmek istemem, gidip deneyin kendi fikriniz olsun. Soncta denemek icin bes kurus almiyorlar ayrica gelip istediginiz kadar deneyebileceginizi de söylüyorlar. Bazilari aylardir her gün gidiyormus...
Gelelim fiyat konusuna. Yatak icin 4,500ytl istiyorlar. Evde kiralamak isterseniz aylik 750ytl, magazada özel tedavi aylik 250ytl. Ben almiim...

20 Temmuz 2008 Pazar

Club Sporium Bostanci


Atalarimiz ava cikarak fit kaliyorlarmis ama modern dünyanin insanlari zamanlarinin cogunu oturarak gecirdikleri icin hareket etmek icin uste para veriyorlar. Uc tarafi denizle cevrili bir ülkede denzi olan bir sehirde yasiyorum ama yine de yüzebilmek icin Club Sporium Bostanciya uzunca bir süredir üyeyim. Ne de olsa bunun bir de kisi var...

Bircok fitness aktivitesine (tennisden squasha kadar) imkan tanimasina ragmen ben sadece havuz üyesiyim ve herkese tavsiye ederim. Yari olimpik bir havuzda kisin yüzebilir, cikista da sauna sefasi ile rahatlayabilirsiniz veya yazin acik olimpik havuzda güneslenebilirsiniz.

Yanliz uyarmaliyim yazlari acik havuza cok ragbet oldugu icin biraz kalabalik olabiliyor. Eger amaciniz sosyallesmek (= piyasa yapmak) degilse sabah erken gelip tertemiz havuzda yüzüp biraz da güneslendikten sonra kalabalik bastirmadan kacabilirsiniz. Kapali havuzdaki sorun ise zaman zaman ayi familyasina yakin olan bazi erkeklerin yüzerken biraz dikkatsiz davranmalari. Mümkün oldugunca kulvarinizi savunmaya calisin ve su fiskirtan kulaclara karsi kendinize bir gözlük edinin :) Burada da sabah erken gelmek daha konforlu bir deneyimi garanti ediyor.

19 Mart 2008 Çarşamba

Bakımlı Dudaklar İçin

Dudaklarım eskiden sadece kış aylarında ya da çok soğuklarda kurur, çatlardı. Ama maalesef artık yaz, kış hiç farketmiyor. Sürekli kuru. Dolayısıyla bu da beni dudak ürünleri konusunda ufak çaplı da olsa bir guru yaptı. Denemediğim ürün kalmadı desem yeridir :) Şimdiye kadar en iyi nemlendirdiğine inandığım Neutrogena'nın sadık bir müşterisiydim ama bu kış yeni bir ürün keşfettim, adı Blistex. Bütün büyük eczanelerde kolaylıkla bulabiliyorsunuz. Markanın portföyünde şimdilik 4 ürünü var. Bunlar:
  • Daily Lip Conditioner - hassas dudaklara günlük bakım
  • Lip Splash - bilyeli dudak nemlendiricisi
  • Classic Lip Protector - klasik dudak koruyucu
  • Lip Relief Cream - çatlak dudaklara acil çözüm
Kışın Blistex'i ilk gördüğümde "Lip Relief Cream"'ini denedim ve benim için inanılmazdı fakat Neutrogena'dan bile iyi sonuç vermişti! Ayrıca dudakta bıraktığı nane kokusu da cabasıydı. Fiyatı ise Neutrogena'dan daha ucuzdu, yanılmıyorsam 6 YTL idi.
Dün ise uzun süredir merak ettiğim "Lip Splash" ürününü satın aldım. Bu, diğerine göre biraz daha tuzlu. 11 YTL. Fakat daha şimdiden ba-yıl-dım :) Bilyeli dudak nemlendiricisi nasıl oluyor demiştim ama oluyormuş işte. Bu ürünün özelliği ise nemlendirirken aynı zamanda dudaklara güzel bir parlaklık vermesi. Sanki renksiz bir parlatıcı ruj sürmüş gibi. Aklıma gelmişken, ben en iyisi tekrar tazeleyeyim ;)

13 Şubat 2008 Çarşamba

Saç Dökülmesi

Geçen hafta size Lush hakkında detaylı bir yazı yazmıştım. Henüz okumadıysanız buradan merakınızı giderebilirsiniz :) Gelelim asıl konumuza. Son birkaç senedir sürekli saç dökülmesi problemi yaşıyorum ve bu problem sanki özellikle kış aylarında daha da artıyor _ ya da bana öyle geliyor _. Sonunda geçtiğimiz kış bir dermatoloğa giderek şikayetimden bahsettim ve benden bir sürü kan testi istedi. Tahlil sonucunda kanımda aradığımız her neyse hepsi normal seviyelerinde çıktı :) Neyse ki demir eksikliğinden vs kaynaklanan herhangi bir sorun değilmiş. Tabii sonuç böyle olunca herhangi bir ilaç vs veremedi. Onun yerine bana eczanede sağlam fiyatlara satılan kozmetik bir şampuan ile serum önerdi. Sonra da amabunlar epey pahalıdır, sen en iyisi şu markanınkileri al, o da aynı işi görür diyerek başka bir ürün tavsiye etti. Özel sigorta elbette ki karşılamadı! Neyse, ben bunu geçen kış doktorun belirttiği şekilde düzenli bir şekilde kullandım ve sorunum ortadan kalktı ama bu sene yine aynı şey olmaya başlayınca dedim bu sefer kılımı kıpırdatmam. Kime niye tavır yapıyorsam :) Tahlil, doktor, izin vs ile uğraşmamak içindi sanırım bu inat.
Aralık ayında bir akşam, İsviçre'den Noel tatili için gelen eski yazlık arkadaşımla Bağdat Caddesi'nde dolaşırken onu Lush'a sürükledim. Evet, evet, resmen sürükledim :) İstedim ki o da benim gibi tüm renkleri, kokuları doya doya içine çeksin. Sırıtarak ayrılsın o mağazadan. İşte o sırada aklıma geldi ve satış elemanına saç dökülmesi için herhangi bir ürünleri olup olmadığını sordum. Bana "Squeeky Green Shampoo Bar"ı önerdi. Taze ısırgan otu, biberiye ve nane içeren bir katı şampuan bu. Özlem'in bana yılbaşı hediyesi oldu hatta :) Yaklaşık iki aydır bu şampuanı gün aşırı her banyoda kullanıyorum ve gerçekten saç dökülmemi gözle görülür bir şekilde azalttı. Tek sorun saçlarımı keçe gibi yapması. Saçlarımı hem sertleştirdi hem de duştan sonra açması çok zorlaştı. Lush bir de buna çözüm bulsa süper olacak :) Bununla ilgili olarak foruma yorum da bıraktım ama henüz dikkate alıp geri dönüşte bulunan bir yetkili olmadı. Bu katı şampuanın fiyatı 18 YTL. Ama küçük olduğuna bakmayın, ben 2 aydır düzenli olarak kullanıyorum ve henüz bitmedi.

8 Şubat 2008 Cuma

Lush

Size bugün aslında aylardır aklımda olan fakat bir türlü yazma fırsatını bulamadığım Lush mağazasından bahsedeceğim. Bağdat Caddesi'ni bilenler eminim ki Suadiye'den geçerken Lush'ın sokağa taşan koku cümbüşüne kapılıp illa ki bu mağazayı ziyaret etmişlerdir ya da en azından ziyaret etmemiş olsalar bile farketmişlerdir. Aslında cadde üzerinde değil, Suadiye'deki beyaz Vakko köşkünün sokağında, Vapiano'nun hemen yanında (Vapiano ile ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz).

Lush, aslen bir İngiliz markası, ülkemize de 2007'de geldi. İilk mağazasını Bağdat Caddesi'nde Suadiye'de açtıktan sonra, ikinci şubesini İzmir Alsancak'ta ve üçüncü şubesini de yine İstanbul'da Nişantaşı'nda City's Alışveriş Merkezi'nde açtı. Organik, el yapımı ve taze kozmetik ürünleri satıyorlar. Ama şekerleme de satıyorlar denilebilir çünkü sabunları tam yemelik :) Sizce de öyle değil mi? Yukarıdaki resme baktıkça içim açılıyor! İstanbul ve İzmir dışında yaşayanlar da hiç üzülmesinler çünkü web sitelerinden de sipariş verebiliyorsunuz. Sadece taze yüz maskelerini internet üzerinden satın alamıyorsunuz ki onun sebebi de zaten çok açık, adı üzerinde, taze ;)

Lush'ın ürün yelpazesi kısaca şöyle:

- Banyo Ürünleri
- Cilt Bakım Ürünleri
- Saç Bakım Ürünleri
- Sabunlar
- Duş Ürünleri
- Kişisel Bakım Ürünleri
- Masaj Kremleri
- Parfümler
- Taze Yüz Maskeleri
- Hediyelikler

Malum organik, el yapımı ürünler vs pahalı. Dolayısıyla Lush için de öyle ucuz bir mağaza diyemem ama verdiğiniz paraya değip değmeyeceğine siz gidin gezin ve karar verin en iyisi. Bence kesinlikle değiyor :) Suadiye'deki mağaza personeli inanılmaz ilgili ve ürünler konusunda olması gerektiği gibi bilgili! Ben uzaktan uzağa rengarenk sabunlara sırasıyla bakıp yanlarında kara tahtaya beyaz tebeşirle yazılmış esprili yazıları okurken yanıma gelen satış görevlisi koklamamı, böyle uzaktan bakmamı söyledi. Sonra beraber sabunları, banyo köpüklerini ve banyo balistiklerini koklarken bunun da yeterli olmayacağını söyleyerek bana seçtirttiği bir banyo köpüğüyle onunla uyum sağlayacak banyo balistiklerini bir kaba kırarak sıcak suda eritti ve elimi suyun içine sokarak bir fikir edinmemi sağladı. Her ürünün yanındaki kara tahtada o ürüne verdikleri isim (Honey I Washed the Kids, Rockstar, Dream Cream vs) , içeriği, ne işe yaradığı ve fiyatı yazıyor. Bunun yanısıra esprili yazılar da yer alıyor :) Örneğin "Rock Star" adını verdikleri şeker pembesi sabun için "Aman Dikkat!! Yıkanırken şarkı söyletir" yazıyor.

Engin'le Lush'a yaptığımız ilk ziyaretimizde bir banyo köpüğü, ona uygun bir banyo balistiği ve bir de benim için Egg Snog Lip Balm satın aldık. Gerçi bana kalsa mağazayı boşaltırdım ama neyse ki yanımda Engin vardı :)

Kasada isminizi kaydediyorlar ve müşteri databanklarına alıyorlar. Kayıt esnasında cep telefonunuzu da alıyorlar ama aylardır bana Lush'tan herhangi bir sms vs gelmedi, bu kayıtları kullandıklarını sanmıyorum, en azından şimdilik. Ürünleriniz plastik kağıtlara sarılarak geri dönüşümlü kağıttan yapılan Lush torbasına yerleştirilerek size veriliyor. İçine bir de Lush Times koyuyorlar. Lush Times'da da tüm ürünlerinin detaylı açıklamalarını, fiyatlarını resimleriyle beraber inceleme fırsatınız oluyor. Böylece 2. ziyaretinizi de garantiye almış oluyorlar çünkü Lush Times'a bakıp da tekrar mağazayı ziyaret etmemeniz pek mümkün değil :)

Lush'ın özellikle taze yüz maskelerini ve parfümlerini öneriyorlar ama ben denemediğim için bir yorumda bulunamayacağım.


11 Ocak 2008 Cuma

P-Mate


P-Mate, kadınların tuvalet ihtiyaçlarını ayakta karşılayabilmelerine yarayan ilk ve tek mucize ürün olarak lanse ediliyor. Sloganı da "tuvalette kadın erkek eşitliği".

Ürünün tarihçesi 1988'e dayanıyor. Moon Zijp adlı bir kadının Endonezya tatilinde yaşadığı aksilikler üzerine kendisi tarafından Amsterdam Sanat Akademisi'nde icat edilmiş. 1999 yılında ise televizyonda Paul De Leeuw'un talk-show'unda tanıtıldıktan bir süre sonra p-mate Hollanda'da seri üretime geçmiş ve 14 şubat 2007'de de Dema Ticaret Ltd Şti. tarafından distribütörlüğü alınarak Türkiye'deki hayatına başlamış.

Bakalım Türkiye'de ne kadar talep görüp ne kadarlık bir pazara ulaşacak. Web sitesinden gördüğüm kadarıyla 5'li ve 20'li olmak üzere iki tip ambalajı var. Tabii fiyat bilgisi de önemli. Bu yazıyı yayınlamadan önce fiyat bilgisi öğrenmek için web sitelerinde vermiş oldukları irtibat numarasını aradım (0232 277 23 39) fakat sürekli meşgul, sanırım numara yanlış. Ben ürünü merak ettim. Eğer siz de merak ettiniz ve denemek isterseniz büyük eczane, parfümeri, Migros, Kipa gibi büyük marketlerde, benzin istasyonlarında, dağcılık malzemeleri satan mağazalarda ve gittigidiyor'da satılıyormuş.
İyi Alışverişler!

4 Ocak 2008 Cuma

İlaç 7-24, Market 7-24 ve Taksi 7-24 Hizmetleri

İlaç 7-24 hizmeti aslında Temmuz ayından beri İstanbul'da uygulanmaktaymış fakat benim bugün haberim oldu ve hemen sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.

Ya internet üzerinden ya da 444 7 724 numaralı telefonu arayarak İstanbul içinde günün herhangi bir saatinde ilaç siparişi verebilirsiniz. Siparişini verdiğiniz ilaç en uygun eczaneden temin edilerek kasa fişiyle beraber ortalama 30 dakika içerisinde adresinize ulaştırılıyor. Hizmetin ücreti ise fişte belirtilen ilaç parası ile kurye bedeli. Kurye bedeli olarak ise gündüz 10 YTL, gece ise (19:00-07:00) 15 YTL talep ediliyor. Siparişler için herhangi bir alt limit yok yani hizmet bedelini ödediğiniz taktirde bir kutu aspirin için bile bu hizmetten yararlanabilirsiniz.

Çok yararlı bir hizmet olmasının yanısıra kesinlikle çok da akıllıca bir iş fikri. En kısa zamanda İstanbul dışındaki diğer illere de yayılacağına eminim.

Bu hizmet Market 7-24 Tüketim Malları Pazarlama ve Ticaret A.Ş. tarafından verilmekte. Firmanın adından da anlaşılacağı gibi sadece ilaç konusunda değil herhangi bir market ihtiyacınız olduğunda da yine aynı telefon numarasından ya da bu websitesinden sipariş verebilirsiniz. Teslimat, ödeme gibi şartlar aynı. Aynı firmanın İlaç 7-24 ve Market 7-24 hizmetlerinin yanısıra Taksi 7-24 adında farklı bir hizmeti daha bulunmakta ki benim gibi taksici mağduru biri için en cazip olanı bu! Maksimum 2 yaşındaki, tümü klimalı taksilerle hizmet veriliyor. Şoförleri ise evli ve 25 yaş üzerinde, üniformalı kişiler. Araçlar 24 saat uydudan takip ediliyor. Bu taksi hizmeti için ise ekstra hiçbir ücret vermiyorsunuz. Yine 444 7 724 numaralı telefondan veya internet üzerinden adres bilgilerinizle beraber taksi siparişinizi veriyorsunuz ve araca bindiğinizde normal tarifeden ücretlendiriliyorsunuz. İlk uzun taksi seyahatim için kesinlikle deneyeceğim!