Yenilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yenilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Aralık 2008 Cumartesi

Sarelle Efsanesi Geri Döndü

Son zamanlarda televizyonda Sarelle reklamlarını görünce dayanamayıp sonunda aldım :) Önce reklamlarıyla ilgimi çekti. Pek de alışmadığımız bir şekilde, fındığın gözünden anlatılıyordu reklam. Oysa, ne bekleriz? Bir aile çerçevesi içerisinde ekmeğe Sarelle sürerken gördüğümüz anne ve mutlu çocukları vs. Ama neyse ki bu klasik anlayışı kullanmamışlar. Üstelik, kısa filmleri de dikkat çekici. Mesela, ürünün içerisinde trans yağ olmadığını anlatan, hem muzip hem de mesajı çok net bir şekilde veriyor. Siz ne dersiniz?


Uzun lafın kısası markete gittiğimde reklamda gösterilen ambalajı dışında bir de bu fotoğraftaki minik, şirin mi şirin kavanozları gördüm ve dayanamayıp hemen aldım :) Her biri 50 g'lık cam kavanozlar. 6 tanesini şık, kompakt bir kutuya yerleştirmişler. Üstelik kutuya da hasır görüntüsü vererek reklamlardaki doğallık konseptlerini iyice pekiştirmiş olmuşlar. Bu sektörde yenilikçi bir ambalaj olmuş.
Ne diyeyim, yolları açık olsun :)

Bizim Mutfak'ın Pazarlama Faaliyetleri

Bugün Nodiahp ile tam dışarı çıkacaktık ki kapımızın koluna asılmış Bizim Mutfak poşeti ile yerde duran Barilla kalem makarnayı gördük. Kağıt poşet, mutlu yıllar yazılı bir sticker ile kapatılmıştı ve içinden bir flier ile ekşili yuvalam çorbası çıktı. Aslında Ülker'e karşı soğuğumdur ama madem kapıma kadar gelip bırakmışlar denememezlik olmaz deyip bu akşam yemeğinde bu çorbayı pişireceğim. Tadına bakınca lezzeti hakkındaki görüşlerimi ayrıca paylaşırım sizlerle ;) Bu arada Barilla'yı çok severim ama anlaşılan onu da Ülker satın almış. Zaten adamlar hızlı tüketim ürünleri sektörünü ele geçirmiş vaziyette. El atmadıkları kategori kalmadı HTÜ'de neredeyse.
Bayramda da yine aynı yolu izlemişlerdi. O zaman da şeffaf bir poşet içerisine 3 adet minik çikolata koyup bir kurdeleyle ağzını kapatmışlardı. Onun fotoğrafını çekmek aklıma gelmemişti...

30 Kasım 2008 Pazar

Health Master Termal Masaj Yatagi


Modern tibbin yaninda alternatif tibbin faydalari konusunda orda burda yazilar okuyor ücüncü agizdan cesitli hikayeler dinliyoruz. Ben bu konuda alternatif tibbin faydali oldugu konusunda bir inanc icerisindeyim ama simdiye kadar ne kisisel bir tecrübem oldu ne de bir tanidigimin birebir yasadiklarina tanidik oldum.

Alternatif tibbin bir sorunu da istismara cok acik olmasi. Bilimsel verilerden cok yüzyillarin tecrübesine dayandigi icin neyin dogru neyin atmasyon oldugunu anlamakta da zorlaniyoruz.

HealthMaster Termal Masaj Yatagi`ni ilk duydugumda aklima daha önce bildigimiz masaj koltuklarinin yatay hali geldi. Biraz titresim, biraz isi, insan rahatliyor iste...

Bu sirketin ürünü satabilmek icin bedava tantim yaptigini duyunca bir deneyelim dedik. Ne de olsa biraz masajin zarari olmaz. Magazada 12 tane yatak bedava test icin hazir durumda bekliyor ama önce ufak bir tanitim var. Tuhaflik da burada basliyor. Masaj yatagi olan ürün tanitimin sonlarina dogru adeta bir mucizeye dönüsüyor!?

Ilk önce termal isigin yararlarindan bahsediliyor ki buna benim de bir itirazim yok. Annem de diz agrilari icin falan kullaniyordu. Sonra belin insan sagligindaki öneminden bahsediliyor. Bazi noktalara baski ugulayarak diger organlarin da rahatlatilabilecegi falan. Buraya kadar tamamdir bence... Akupunktur, cesitli noktalara baski uygulayarak kan dolasimini etkinlestirme, ayak masaji.....Ayak masaji demisken bu konuda bir arkadasimin süper bir tecrübesi var. Cinli bir kiz yapmis ve inanilmaz rahatlatici bir uygulamaymis. Neyse konuya dönelim...

Masaj yataginin bel fitigini rahatlattigina, insani daha dik yürüttügüne falan da inanabiliyorum da (bkz. pilates), skolyozu (bel egriligi) düzelttigi konsu biraz süphe uyandiriyor derken prostat, alzheimer (evet saka yapmiyorum, yasli bir adam ile konusuyordu görevli) ve kellik konusundaki yararlarini da duyunca ucmusum :)

Sonucta yataga yatmak nasip oldu. Önce sunu söylemeliyim eger sormazsaniz ne yatagin fiyatindan bahsediliyor ne de satis yapmak konusunda en ufak bir ima, ikna durumu yok. Yatagin üzerine bir örtü örtülüyor, ayakkabinizi cikartip üzerine yatiyorsunuz, yatak calistiriliyor ve üzerinize örtmeniz icin ikinci bir örtü veriliyor. Yakalasik 40dk boyunca basinizdan ayaginiza kadar sicak tas diyebilecegim cisimler tarafindan yogruluyorsunuz.

Masaj sevmem zaten pek o yüzden yatagin performansini cok fazla derecelendiremeyecegim ama bana pek de öyle mucizevi bir alet gibi gelmedi. Yine de sertlesmis sirt kaslarimin iyice ezildigini ve yumusatildigini hissettim.
Etrafta yataklari deneyen diger insanlarin övücü sözlerini duyuyorsunuz. Bir aydir kullaniyormus da tüm agrilari gecmis, bilmem kimin skolyozu düzelmis doktorun agzi acik kalmis, digerinin bel fitigi gecmis falan.
Kimsenin gunahini almayalim. Belki de gercekten mucizevi bir alettir de ben anlayamamisimdir. Kimsenin önünü kesmek istemem, gidip deneyin kendi fikriniz olsun. Soncta denemek icin bes kurus almiyorlar ayrica gelip istediginiz kadar deneyebileceginizi de söylüyorlar. Bazilari aylardir her gün gidiyormus...
Gelelim fiyat konusuna. Yatak icin 4,500ytl istiyorlar. Evde kiralamak isterseniz aylik 750ytl, magazada özel tedavi aylik 250ytl. Ben almiim...

15 Kasım 2008 Cumartesi

Philips X800


Kimine göre "cakma IPhone" kimine göre "Fukara Iphone" ama kesin olan bir sey var Philips`in Xenium serisinin son ürünlerinden olan X800 fiyat-performans özellikleriyle göz dolduryor.

Cep telefon üreticileri, tüketicilerin Iphone`a nasil tepki vereceklerini beklediler sanirim ve sonucta sektörde devrim sayilabilecek dokunmatik ekran teknolojisi giderek yayginlsiyor. X800`ün en önemli özelligi de 2.9 inch boyutunda bir dokunmatik ekrana sahip olmasi. Ayrica bircok rakibinden de daha hafif; pil dahil 99 gram. Inanin bu olduka hafif demek. Pahali rakipleriyle karsilastirinca boyut olarak da daha narin ve şık duruyor.

Ama ucuz olmasi bosuna degil. Bir kere wifi (kablosuz internet baglantisi) ve edge (hizli data baglantisi) olmamasi önemli eksileri. Kendi internet tarayicisi cok zayif ama bunu Opera Mini (LG Prada versyonu uyumlu calisiyor) yükleyerek gecistirebilirsiniz. Cesitli uygulamalar ve oyunlar indirmek istiyorsaniz da Java`ya mahkumsunuz.

Telefonun dokunmatik ekrani oldukce iyi calisiyor ama smsleri parmakla yazma hayalleri kuranlari simdiden uyarmak lazim; klavye oldukca kucuk oldugu icin bu pek mümkün degil. En azindan ben beceremiyorum, ama telefonun yaninda gömülü vaziyette duran kalem bu konuda imdadiniza yetisiyor.

X800`ün en önemli özelliklerinden biri 1 aya kadar varan pil kullanim süresi. Özellikle devamli radyo ve mp3 dinliyorsaniz farki hemen anlayacaksiniz.

Samsung Omnia kadar cok yönlü olmasa da Philips X800 3te1 fiyatiyla göz dolduruyor.
Sonradan buldugum bir linki de ekleyeyim buraya. Bu linkte Philips x800 icin bircok oyun bulabilirsiniz.
Ayrica burada da bircok mp4 film bulabilirsiniz. Cepten izlemek keyifli oluyor.

1 Eylül 2008 Pazartesi

Viaport


Istanbul'da bu kadar cok alisveris merkezi varken hala nasil pespese yenilerini aciyorlar tam olarak anlayamiyorum ama demek ki bir bildikleri var. Sonucta ne zaman gitsem dolu. Özellikle yazin insanlar sirf serinlemek icin bile ugruyorlar sanki. Son alisveris merkezimiz Kurtköy'de acilan Viaport.

Daha cok indirimli ürünlerinin sunulacagi bu alisveris merkezinde ayrica Istanbul'un ilk Kipa'si da hizmet veriyor. Su an tüm dukkanlar acilmis durumda degil ama yinede aradiginiz herseyi bulabilirsiniz. Mesela ben kendime uygun bir fiyata bir Mayo aldim bile :)

Tam olarak anlayamadigim sey yazin bile oldukca ruzgarli olan bu mekanin kisin nasil müsteri cekecegi cünkü tüm yürüyüs alanlarinin üstü acik ama belki de kis icin farkli bir uygulama dusunuyorlardir. Ben görmedim ama söylediklerine göre burasi Izmir'deki Bornova Forum alisveris merkezini andiriyormus. Son trend de bu biliyorsunuz. Acikhava alisveris merkezleri. Global isinmayla paralel bir yatirim düsüncesi olsa gerek. Kanyon acilmadan önce de gazetelerde yok yerden isitmali yok bilmem kac tane klimali falan diye atip tutmuslardi ama gidince insan usuyor iste...

Viaport aslinda bildigimiz alisveris merkezlerinden cok da farkli degil ama Genclik meydani diye bir alanda cocuklar midilliye binebiliyorlar ve hemen yaninda da yine cocuklar icin ufak bir gokart alani var. Dikkatimi ceken diger bir alan da plaj havasi verilmis olan kum havuzuydu. Kullanimda degildi ama tam olarak faaliyete gectiginde orda eglendirici aktiviteler olabilir.

30 Mayıs 2008 Cuma

Dr. Oetker Gourmet Puding

Pazartesi günü, çok yakında tekrar düzenli yazmaya başlayacağım demişim ama nerdeee... Aradan 4 gün geçmiş bile ve sayfa hala aynı şekilde duruyor. Arkadaşlar, işleyen demir hesabı pırıl pırıl durumdayım son 2 haftadır özellikle :)


Neyse, gelelim konumuza. Soldaki fotoğraf belki 2 aydır yazılmayı bekliyor. Dr.Oetker Kakaolu Gourmet Pudingi büyük bir hevesle satın almıştım marketten çünkü içerisinde vişne parçacıkları vardı! Ama maalesef biraz hayal kırıklığı yarattı bende. Sanki vişne parçacığı konusunda biraz cimri davranılmış. Çok da bir farkı yoktu kakaolu pudinginden. Halbuki madem farklı bir ürün yapıyorsun bari tam yap değil mi? Boca et şöyle içine vişne parçacıklarını :) Yine de evde kolayca yapılacak pratik bir tatlı olması açısından denenebilir. Afiyet olsun şimdiden.
Not: Bu arada, hala evimde puding kaselerim yok (aman o eksik kalsın :) Onun yerine yukarıda gördüğünüz uzun ince dondurma kaselerime doldurdum pudingi de mecburen.

7 Nisan 2008 Pazartesi

Bitene Kadar

Daha önce buradaki yazımda, İndragandi isimli web sitesinden bahsetmiştim. Şimdi bahsedeceğim site de yine aynı mantıkta işliyor. Bu site ise www.bitenekadar.com. Tıpkı İndragandi'de olduğu gibi bu sitede de yine her gün yeni bir ürün satışa çıkıyor ama İndragandi gibi daha çok teknolojik ürünlerle kısıtlı değil. Şimdiye kadar takip ettiğim kadarıyla ürün yelpazesi daha çeşitli. Örneğin piller, saç düzleştiricisi, priz, papirüs vs gibi değişik kategorilerde ütünleri satışa sunuyorlar. Gidip bakmanızı öneririm çünkü bazen çok düşeş yerler yakalayabiliyorsunuz ;)

4 Nisan 2008 Cuma

EvTurkcell




Salı günü eşi Turkcell'de çalışan bir arkadaşımdan Turkcell'in yeni bir hizmeti hakkında e-mail gelmişti. İki gündür akşam evde televizyon izlerken reklamlarına da rastlamaya başlayınca artık blogumda bu hizmeti sizlerle paylaşayım istedim. Aslında bu uygulama Türkiye'de bir yenilik fakat yurtdışında senelerdir kullanılan bir hizmet. Ben Almanya'da öğrencilik yıllarımda O2 abonesiyken kullanıyordum. Yenilik deyip duruyorsun da eee neymiş o diyorsanız, buyrun buraya ya da aşağıda bana gelen maili yapıştırıyorum, oradan okuyabilirsiniz. Gerçi sık sorulan sorular bölümünde esas anlatılmış tüm detaylar ama çok uzun. O yüzden, siz en iyisi bu linke girip okuyun.





TURKCELL’DEN TÜRKİYE’DE BİR İLK DAHA !

ARTIK EV TELEFONUNDAN SABİT HAT ARAMA DEVRİ KAPANDI !
EVTURKCELL DÖNEMİ BAŞLADI !


Turkcell’den bir teknolojik yenilik daha müşterilerinin hizmetinde.
Artık evinizdeyken sabit hatları aramanın en uygun yolu EvTurkcell.

EvTurkcell servisinden tüm bireysel abonelerimiz faydalanabilecektir. Üstelik abonelik de çok kolay. EvTurkcell’e abone olmak için evinizden 8008’i aramanız yeterli.

Faturalı hat abonelerimiz ayda 7,5 YTL sabit ücret karşılığı, evlerinden tüm yurt içi sabit hatlarla dakikası sadece 5 YKR’a konuşabileceklerdir. Fiyatlara KDV dahil ÖİV hariçtir.

Hazır Kart abonelerimiz ayda 250 kontör yükleyerek evlerinden tüm yurt içi sabit hatlarla dakikası sadece 1 kontöre konuşabileceklerdir. 20 Mayıs’a kadar 250 kontör yükleme şartı aranmamaktadır.

28 Mart 2008 Cuma

KonuşGönder

Size Turkcell'in mesajlaşmaya getirdiği bir yenilikten bahsetmek istiyorum. Hizmetin adı KonuşGönder.

SMS'ten farkı, mesajı yazmakla uğraşmak yerine 30 saniye içinde konuşarak sesinizi kaydedip gönderiyorsunuz. Fikir kesinlikle iyi! Özellikle orta yaş ve üzeri grup SMS yazmakla uğraşmak istemiyor. Hatta annem gibiler yazmayı öğrenmekle bile uğraşmak istemiyorlar :) Ya da benim gibiler üşeniyorlar ve SMS atmak yerine direkt arıyorlar. Bir ara abartmıştım zaten, SMS gelince cevap yazmaya üşendiğim için arayıp söylüyordum ne istiyorsam. Ama şimdi KonuşGönder'i kullanacağım kesin. Hatta ilk denememi yaptım bile, test edildi onaylandı ;) Şimdi gelelim bu hizmetin artı ve eksilerine:

+ SMS ile aynı fiyat
+ 30 saniye zamanınız var ki bence ne söyleyeceğinizi biliyorsanız yeterli bir zaman.
+ Özelleştirilmiş bir mesaj gönderebiliyorsunuz, karşı tarafa kuru kuru bir tebrik, doğumgünü mesajı vs yazmaktansa "iyi ki doğdun" melodisi eşliğinde bir mesaj gönderebilirsiniz hem de kendi bülbül sesinizden ;)
- İletim raporu gelmiyor.
- Son 7 gün içinde aldığınız mesajlar ve 10 mesaja kadar kaydetme/saklama kapasitesi var.
- Size gönderilmiş olan eski KonuşGönder'leri dinlemek ücretli.

~Sadece Turkcell'liler arasında kullanılabiliyor. Başka operatörlere gönderemiyorsunuz.

Henüz hiçbir yerde duyurusuna ya da reklamına rastlamadım ama çok yakında başlar diye düşünüyorum.

Bu arada, nasıl kullanacağınızı anlatmayı unutmuşum. Hemen söyleyeyim: Mesajı göndermek istediğiniz numaranın başındaki sıfırın yerine * yazıyorsunuz (Örneğin: *532 XXX XX XX) ve 30 saniye boyunca konuşuyorsunuz. Hepsi bu kadar.

19 Mart 2008 Çarşamba

Bakımlı Dudaklar İçin

Dudaklarım eskiden sadece kış aylarında ya da çok soğuklarda kurur, çatlardı. Ama maalesef artık yaz, kış hiç farketmiyor. Sürekli kuru. Dolayısıyla bu da beni dudak ürünleri konusunda ufak çaplı da olsa bir guru yaptı. Denemediğim ürün kalmadı desem yeridir :) Şimdiye kadar en iyi nemlendirdiğine inandığım Neutrogena'nın sadık bir müşterisiydim ama bu kış yeni bir ürün keşfettim, adı Blistex. Bütün büyük eczanelerde kolaylıkla bulabiliyorsunuz. Markanın portföyünde şimdilik 4 ürünü var. Bunlar:
  • Daily Lip Conditioner - hassas dudaklara günlük bakım
  • Lip Splash - bilyeli dudak nemlendiricisi
  • Classic Lip Protector - klasik dudak koruyucu
  • Lip Relief Cream - çatlak dudaklara acil çözüm
Kışın Blistex'i ilk gördüğümde "Lip Relief Cream"'ini denedim ve benim için inanılmazdı fakat Neutrogena'dan bile iyi sonuç vermişti! Ayrıca dudakta bıraktığı nane kokusu da cabasıydı. Fiyatı ise Neutrogena'dan daha ucuzdu, yanılmıyorsam 6 YTL idi.
Dün ise uzun süredir merak ettiğim "Lip Splash" ürününü satın aldım. Bu, diğerine göre biraz daha tuzlu. 11 YTL. Fakat daha şimdiden ba-yıl-dım :) Bilyeli dudak nemlendiricisi nasıl oluyor demiştim ama oluyormuş işte. Bu ürünün özelliği ise nemlendirirken aynı zamanda dudaklara güzel bir parlaklık vermesi. Sanki renksiz bir parlatıcı ruj sürmüş gibi. Aklıma gelmişken, ben en iyisi tekrar tazeleyeyim ;)

16 Mart 2008 Pazar

Coca Cola Zero

Erkeklerin tas firin erkek olmakla övündügü bir ülkede lansmani gec kalmis bir ürün aslinda. Coca Cola Zero`nun üretilmesindeki temel amac sekerli odugu icin Coca Cola icmek istemeyen ama adinda Light gectigi icin Coca Cola Light`tan da hazzetmeyen erkekler icin bir alternatif sunmak. Yoksa aslinda Coca Cola Light`tan da cok farkli degil. Coca Cola`nin resmi aciklamsina bakacak olursaniz Coca Cola Zero`nun tadi Coca Cola Light`tan farkli ve normal Coca Cola`ya daha yakin. Coca Cola Zero`nun icerisinde aspartam, asesülfam K ve sukraloz gibi yapay tatlandiricilar bulunuyor. Ilk ikisi Coca Cola Light`ta da mevcut sonuncusu sadece Zero`da. Benim fikrimi soracak olursaniz gözleriniz kapali olarak bu üc Coca Cola`yi birbirinden ayirbiliyorsaniz üstün tat alma duyunuzu bu tür ürünlerle köreltmeyin, gidin sarap eksperi olun.

11 Mart 2008 Salı

Hizmet 7-24

Son aylarda "inovasyon" kavramına takmış durumdayım. O yüzden bugün aldığım e-maili görünce hemen sizlerle paylaşmak istedim. Bu firmayla ve hizmetleriyle ilgili aslında daha önce bir yazı yazmıştım. Verdiklere hizmetlere bir yenisi daha eklenmiş, bu seferki hizmet ise Araç Muayenesi. Araçlarının fenni muayene işlemlerini yapmaya üşenenler ya da vakit ayıramayanlar düşünülmüş. Bunun için 444 77 24 nolu çağrı merkezini aramanız yeterli. Aracınızı adresinizden teslim alıp muayene ve egzoz emisyon ölçüm işlemlerini tamamlayıyorlar, muayene onayını ruhsatınıza işletiyorlar ve yine adresinize teslim ediyorlar. Elbette, belli bir ücret kaşılığında ;) İlaç 7-24 ve Market 7-24 hizmetleri gibi bu da güzel bir fikirden yola çıkılarak hayata geçirilmiş. Tebrik etmek lazım.

Dekorasyon Önerisi

Şu an oturduğumuz evi ilk tuttuğumuzda salondaki duvarlardan biri delik deşikti. Bizim tahminimize göre bizden önceki kiracılar plazma TV'yi sökerken o hale getirmişler. Duvarın eni o kadar genişti ki o boyutlarda bir tablo bir türlü bulamadık. Sonunda orta kısımlardaki delikleri kapatmak için beğendiğimiz pastel renk ağırlıklı bir tablo aldık ve astık. Fakat yine de en uçlardaki delikleri kapatmak için yeterli olmadı. Bunun üzerine, IKEA'ya yaptığımız ilk ziyarette tablomuza uygun renklerde, yanda en yukarıda gördüğünüz kutu içerisindeki gül yapraklarından satın aldım. Aslında bunlar dekorasyonda tabak içine ya da sehpa, örtü vs üstlerine serpiştirmek için kullanılıyor ama kimin umurunda :) Ben bu yaprakların 5'er adedini alarak birbirine diktim ve yanda gördüğünüz çiçeklerden yaptım. Bu çiçekleri de kapatamadığım deliklerin üzerine yapıştırdım. Aslında delikleri alçıyla kapattırıp, sonrasında da duvarın rengine boyayabilirdik ama bence böyle kesinlikle daha güzel ve iç açıcı oldu :)

5 Mart 2008 Çarşamba

20dk

Daha önce Istanbul`un ilk ücretsiz gazetesi Gaste`den bahsetmistim. Simdilerde ise sokakta Gaste dagiticilarinin yaninda bir de 20dk gazetesi dagiticilarini görebilirsiniz. Iki gazete arasinda belirgin bir fark var aslinda. Gaste daha kültürel ve kisa haberlerden olusan dünya gündemini de takip eden bir gazete görüntüsü verirken 20dk ise daha cok bulvar gazetesi kivaminda. Büyük boy fotograflar, carpici basliklar, bolca magazin ve 3. sayfa haberi, yani baska bir acidan da daha eglenceli. Bir de bana mi hep oyle denk geldi bilmiyorum ama sanki Gaste dagiticilari daha bir kibar.

20dk`nin arkasinda Dogan grubu oldugu icin kaynak sikintisi cektiklerini sanmiyorum o yuzden daha az reklam da olacaktir gazete icerisinde. Aslinda 20dk`nin cok da iyi niyetlerle yayin hayatina basladigina inanmiyorum. Gaste, bence gercekten iyi bir fikirdi ve reklam pastasindan da pay almaya baslayacaklari anlasildiginda Dogan grubu rakip bir ücretsiz gazete cikarmaya basladi. Arkasinda boyle bir guc varken 20dk gazetesinin önemli üstünlükleri olacaktir tabii ama acaba Gaste rekabete dayanamaz ve kapanirsa 20dk yayinlanmaya devam eder mi?

4 Mart 2008 Salı

Magnum After Dinner

Dondurmayı kim sevmez ki? Artık dondurma sadece yazın yenir klişesi de ortadan kalkmaya başladığına göre size leziz bir tavsiyem olacak; Magnum After Dinner. Algida’nın son zamanlardaki ürün çeşitlendirme politikasının sonucu olsa gerek CarteDore, Vienetta gibi dondurmalardan sonra ev tüketimi için şimdi de bu ürün dondurma dolaplarında sizleri beklemekte.

Ufak pirmaitler şeklindeki dondurma onlu paketler halinde satılıyor ve her birinin ucu yerken parmaklarınızı yalamak zorunda kalmayasınız diye kağıtla kaplı. Aynı bildiğimiz Magnumdaki gibi önce çıtır çikolatayı aşmanız gerekiyor ki vanilyalı dondurmaya ulaşabileseniz :)

Fiyatı 10 ytl ve tanesnin 1ytl’ye geldiği düşünülecek olursa aslında pahalı bir dondurma bu ama bir tanesinin bir kişiyi tatmin ettiğini düşünecek olursak idare eder. Arkadaşlarla yediğiniz bir akşam yemeğinden sonra neşeli bir sohbet için ideal. Insanı mutlu ediyor...

28 Şubat 2008 Perşembe

Carte Dor Passion Serisi (Çilek Aşkı)


Yeni keşfim Carte Dor'un Passion Serisi'nden Çilek Aşkı, ııhhmmmm :) Bilmem anlatabildim mi? Aslında çok yeni deil, geçtiğimiz bahar aylarında piyasaya çıkmış ama ben o zamanlar evlilik hazırlıkları içerisinde olduğum için dondurmaymış, kalorili herhangi bir yiyecek/tatlıymış, gözüm görmüyordu tabii. Görse de görmemezlikten geliyordu. Son birkaç haftadır bizim evin oradaki Şok mağazasında buzluğun içine bakıp bakıp göz kırpışıp duruyorduk. Sonunda bakışma evresini atlayarak tanışma evresine geçtik ve çok da iyi yaptık. Enfes bir lezzet. Eğer siz de benim gibi hem bir çilek sever hem de çikolata severseniz, işte mükemmel karışım ve lezzet diye ben buna derim. Çilekli dondurmanın içerisine kalp şeklinde minik çikolatacıkalr atmışlar, onların içerisinde de çilek sosu. Hem çikolata konusunda da cimri davranmamışlar. Cumartesi'den beri akşamları azar azar yiyordum, bitmesine korka korka. Ama sonunda bitti, dün akşam boş kutusu çöpü boyladı. Hoş, önce bir süre boş kutusuyla da bakıştık vedalaşmadan önce.
Serinin diğer iki çeşidi ise Çikolata Tutkusu ve Karamel Ateşi. Çikolata Tutkusunda çikolata dondurmanın içerisinde brownie parçaları varmış. Karamel Ateşi'nde ise vanilyalı dondurma içerisinde karamel sos. Bir sonraki alışverişte Çikolata Tutkusu'nu almak farz oldu. Yanlış anlamayın sakın, sırf test edip sizlerle paylaşmak için :P
Bu arada lansman döneminde yapılan web sitesine buradan ulaşabilirsiniz. Sitede ufak bir test ile hangi çeşidin sizin tutkunuz olduğu ölçülüyor ve benimki yukarıda da görebileceğiniz gibi tabii ki Çilek Aşkı çıktı.

12 Şubat 2008 Salı

Gaste

Son günlerde sabahları sokaklarda size bedava gazete vermeyi teklif eden gençlerle karşılaşmış olabilirsiniz. Insan önce istemdışı olarak almaktan çekiniyor çünkü alışmışız orada burada abuk sabuk reklam broşürlerine. Ancak geçen gün aldım bana uzatılan gazeteyi ve Gaste ile karşılaştım. Alıştığımız gazete formatında değil. Bir kere yurt dışındaki tabloid gazeteler büyüklüğünde. Yanlış hatırlamıyorsam star gazetesi ilk çıktığı zaman bu boyuttaydı ama sonra ya tutmadı ya da maliyetleri daha yüksek olduğu için kaldırıldı. Halbuki yolda okumak için çok daha elverişli bir boyut bu. Otobüste, metroda veya vapurda dipdibe otururken yanınızdakinden rahatsız olmazsınız.

İçerik olarak bu gazete daha çok Istanbul ve dünya gündeminden oluşuyor ve sabah yolculuğunuza bedavadan bir renk katıyor. Güncel politika, spor, teknoloji ve Istanbul rehberi gibi sayfaları da mevcut. Isteyene bulmaca da var. Anladığım kadarıyla finansmanını reklamlar aracılığıyla sağlıyorlar ve bu yöntem yurtdışında başarıyla uygulanıyor. Eğer bol köşe yazarlı, derin analizler içeren gazetelere meraklıysanız, Gaste size göre değil ama sabah sabah ne var ne yok diye şöyle bir 15 dakika göz atmak niyetindeyseniz; tatmin olabilirsiniz.

Tabii bu gazetenin yayın hayatının daha çok başında olduğunu da unutmamak lazım. Gerçi her zaman için bedava olacaklarının ve asla yüzde elliden fazla reklam barındırmayacaklarının sözünü veriyorlar ama ileride de şimdi olduğu gibi otuz iki sayfa olabilecekler mi göreceğiz.
---
Ve malesef Gaste Subat 19, 2009 günü son sayisini cikartarak okuyucusuna veda etti. Ben cok alismistim ama ne yazik ki uzun ömürlü olamadi.
---

8 Şubat 2008 Cuma

Lush

Size bugün aslında aylardır aklımda olan fakat bir türlü yazma fırsatını bulamadığım Lush mağazasından bahsedeceğim. Bağdat Caddesi'ni bilenler eminim ki Suadiye'den geçerken Lush'ın sokağa taşan koku cümbüşüne kapılıp illa ki bu mağazayı ziyaret etmişlerdir ya da en azından ziyaret etmemiş olsalar bile farketmişlerdir. Aslında cadde üzerinde değil, Suadiye'deki beyaz Vakko köşkünün sokağında, Vapiano'nun hemen yanında (Vapiano ile ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz).

Lush, aslen bir İngiliz markası, ülkemize de 2007'de geldi. İilk mağazasını Bağdat Caddesi'nde Suadiye'de açtıktan sonra, ikinci şubesini İzmir Alsancak'ta ve üçüncü şubesini de yine İstanbul'da Nişantaşı'nda City's Alışveriş Merkezi'nde açtı. Organik, el yapımı ve taze kozmetik ürünleri satıyorlar. Ama şekerleme de satıyorlar denilebilir çünkü sabunları tam yemelik :) Sizce de öyle değil mi? Yukarıdaki resme baktıkça içim açılıyor! İstanbul ve İzmir dışında yaşayanlar da hiç üzülmesinler çünkü web sitelerinden de sipariş verebiliyorsunuz. Sadece taze yüz maskelerini internet üzerinden satın alamıyorsunuz ki onun sebebi de zaten çok açık, adı üzerinde, taze ;)

Lush'ın ürün yelpazesi kısaca şöyle:

- Banyo Ürünleri
- Cilt Bakım Ürünleri
- Saç Bakım Ürünleri
- Sabunlar
- Duş Ürünleri
- Kişisel Bakım Ürünleri
- Masaj Kremleri
- Parfümler
- Taze Yüz Maskeleri
- Hediyelikler

Malum organik, el yapımı ürünler vs pahalı. Dolayısıyla Lush için de öyle ucuz bir mağaza diyemem ama verdiğiniz paraya değip değmeyeceğine siz gidin gezin ve karar verin en iyisi. Bence kesinlikle değiyor :) Suadiye'deki mağaza personeli inanılmaz ilgili ve ürünler konusunda olması gerektiği gibi bilgili! Ben uzaktan uzağa rengarenk sabunlara sırasıyla bakıp yanlarında kara tahtaya beyaz tebeşirle yazılmış esprili yazıları okurken yanıma gelen satış görevlisi koklamamı, böyle uzaktan bakmamı söyledi. Sonra beraber sabunları, banyo köpüklerini ve banyo balistiklerini koklarken bunun da yeterli olmayacağını söyleyerek bana seçtirttiği bir banyo köpüğüyle onunla uyum sağlayacak banyo balistiklerini bir kaba kırarak sıcak suda eritti ve elimi suyun içine sokarak bir fikir edinmemi sağladı. Her ürünün yanındaki kara tahtada o ürüne verdikleri isim (Honey I Washed the Kids, Rockstar, Dream Cream vs) , içeriği, ne işe yaradığı ve fiyatı yazıyor. Bunun yanısıra esprili yazılar da yer alıyor :) Örneğin "Rock Star" adını verdikleri şeker pembesi sabun için "Aman Dikkat!! Yıkanırken şarkı söyletir" yazıyor.

Engin'le Lush'a yaptığımız ilk ziyaretimizde bir banyo köpüğü, ona uygun bir banyo balistiği ve bir de benim için Egg Snog Lip Balm satın aldık. Gerçi bana kalsa mağazayı boşaltırdım ama neyse ki yanımda Engin vardı :)

Kasada isminizi kaydediyorlar ve müşteri databanklarına alıyorlar. Kayıt esnasında cep telefonunuzu da alıyorlar ama aylardır bana Lush'tan herhangi bir sms vs gelmedi, bu kayıtları kullandıklarını sanmıyorum, en azından şimdilik. Ürünleriniz plastik kağıtlara sarılarak geri dönüşümlü kağıttan yapılan Lush torbasına yerleştirilerek size veriliyor. İçine bir de Lush Times koyuyorlar. Lush Times'da da tüm ürünlerinin detaylı açıklamalarını, fiyatlarını resimleriyle beraber inceleme fırsatınız oluyor. Böylece 2. ziyaretinizi de garantiye almış oluyorlar çünkü Lush Times'a bakıp da tekrar mağazayı ziyaret etmemeniz pek mümkün değil :)

Lush'ın özellikle taze yüz maskelerini ve parfümlerini öneriyorlar ama ben denemediğim için bir yorumda bulunamayacağım.


29 Ocak 2008 Salı

Vapiano

Tesadüfen son yazılarımız arka arkaya hep cafe/restoran oldu. Çok obur bir çift izlenimi mi çiziyoruz yoksa :)

Vapiano, Bağdat Caddesi'nde Suadiye Vakko'nun (beyaz köşk) sokağında, Lush'ın yanında bulunan bir İtalyan restoranı. Restorana girerken güleryüzlü bir hostes sizi karşılıyor ve hoşgeldiniz derken aynı zamanda da elinize chipli bir kart tutuşturuyor. Restoranda üç tip ana yemek seçme şansınız var. Makarna, pizza ya da salata. Diyelim makarnada karar kıldınız. Makarna bölümüne giderek önce hangi çeşit makarnayı istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Burgu mu penne mi spagetti mi... Sonrasında ise içeriğine ve sosuna karar vermeye geliyor sıra. Bunun için menüdeki makarnalardan birini seçebileceğiniz gibi istediğiniz malzemeleri söyleyerek siz de kendinize özel bir tarif yaratabilirsiniz. Benim tercihim penne makarna ile ton balığı, mısır, mantar, krema ve parmesan peyniri oldu. Herşeye ton balığı koyabilmeyi başarıyorum. Salata, makarna, pizza, hiç farketmiyor :) İşin eğlenceli kısmı ise bu seçimleri yaptıktan sonra başlıyor. Aşçılar seçimleriniz doğrultusunda yemeğinizi gözünüzün önünde hazırlıyorlar. Girişte verilen çipli karta ise tüm siparişleriniz yükleniyor. Tam bu esnada örneğin pizza gibi hazırlaması nispeten daha uzun süren bir yemek seçtiyseniz aşçılar elinize siyah, ufak, dikdörtgen bir alet veriyorlar ve siz giriş katında ya da üst katta oturmaya başlıyorsunuz. Yemeğiniz hazır olduğunda bu alet titreyerek sizi uyarıyor ve gidip yemeğinizi alıyorsunuz. Söylediğim gibi ben o gün öğle yemeğinde iş yerindeki arkadaşlarımla gittiğimde tercihimi makarnadan yana kullandım. Ama elbette pizza seçen arkadaşımın yemeğinin tadına da baktım :) Enfes mantarlı bir pizzaydı ve de ko-ca-man-dı! Ihhmmm, nasıl da acıktım şimdi.
Dekorasyon genel olarak ferah ve aydınlık. Biz giriş katında oturduk gerçi ama gördüğüm kadarıyla üst katta daha rahat oturacak yerler var. Biz bank gibi birşeyin üzerine oturduğumuz için sırtımızı yaslama imkanımız olmadı. Bir dahaki sefere hem pizza yenecek hem de üst kattaki rahat koltuklara yerleşilecek :) Bu arada az kalsın unutuyordum. Yemeğiniz bitip de restorandan ayrılacağınız zaman öyle garson arama, çağırma, hesap isteme, hesabın gelmesi, para üzeri bekleme vs yok. Çipli kartınızı alıp çıkıştaki kasaya gidiyor ve ödemenizi yapıyorsunuz.

11 Ocak 2008 Cuma

P-Mate


P-Mate, kadınların tuvalet ihtiyaçlarını ayakta karşılayabilmelerine yarayan ilk ve tek mucize ürün olarak lanse ediliyor. Sloganı da "tuvalette kadın erkek eşitliği".

Ürünün tarihçesi 1988'e dayanıyor. Moon Zijp adlı bir kadının Endonezya tatilinde yaşadığı aksilikler üzerine kendisi tarafından Amsterdam Sanat Akademisi'nde icat edilmiş. 1999 yılında ise televizyonda Paul De Leeuw'un talk-show'unda tanıtıldıktan bir süre sonra p-mate Hollanda'da seri üretime geçmiş ve 14 şubat 2007'de de Dema Ticaret Ltd Şti. tarafından distribütörlüğü alınarak Türkiye'deki hayatına başlamış.

Bakalım Türkiye'de ne kadar talep görüp ne kadarlık bir pazara ulaşacak. Web sitesinden gördüğüm kadarıyla 5'li ve 20'li olmak üzere iki tip ambalajı var. Tabii fiyat bilgisi de önemli. Bu yazıyı yayınlamadan önce fiyat bilgisi öğrenmek için web sitelerinde vermiş oldukları irtibat numarasını aradım (0232 277 23 39) fakat sürekli meşgul, sanırım numara yanlış. Ben ürünü merak ettim. Eğer siz de merak ettiniz ve denemek isterseniz büyük eczane, parfümeri, Migros, Kipa gibi büyük marketlerde, benzin istasyonlarında, dağcılık malzemeleri satan mağazalarda ve gittigidiyor'da satılıyormuş.
İyi Alışverişler!