30 Mayıs 2008 Cuma

Dr. Oetker Gourmet Puding

Pazartesi günü, çok yakında tekrar düzenli yazmaya başlayacağım demişim ama nerdeee... Aradan 4 gün geçmiş bile ve sayfa hala aynı şekilde duruyor. Arkadaşlar, işleyen demir hesabı pırıl pırıl durumdayım son 2 haftadır özellikle :)


Neyse, gelelim konumuza. Soldaki fotoğraf belki 2 aydır yazılmayı bekliyor. Dr.Oetker Kakaolu Gourmet Pudingi büyük bir hevesle satın almıştım marketten çünkü içerisinde vişne parçacıkları vardı! Ama maalesef biraz hayal kırıklığı yarattı bende. Sanki vişne parçacığı konusunda biraz cimri davranılmış. Çok da bir farkı yoktu kakaolu pudinginden. Halbuki madem farklı bir ürün yapıyorsun bari tam yap değil mi? Boca et şöyle içine vişne parçacıklarını :) Yine de evde kolayca yapılacak pratik bir tatlı olması açısından denenebilir. Afiyet olsun şimdiden.
Not: Bu arada, hala evimde puding kaselerim yok (aman o eksik kalsın :) Onun yerine yukarıda gördüğünüz uzun ince dondurma kaselerime doldurdum pudingi de mecburen.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Nerelerdeyim?

Bloğumu çok ihmal ettim farkındayım. Bu siteye yazmaya başladığımdan beri ilk defa bu kadar uzun bir ara veriyorum. Neredeyse 1,5 ay olmuş. Hadi benim bahanem boldu da Engin neden hiç yazı eklemedi orası muamma. Aslında muamma da değil tembellik. Benim neden yazmadığıma gelince… Hayatımda büyük değişiklikler oldu. Öncelikle işimi değiştirdim. Geçen hafta Salı gününden beri yeni işimdeyim. Benim için çok daha iyi olacağına inandığım bir firma ve pozisyona geçtim. İzmir’e gittim, 1 hafta kadar ablamlarda kaldım, Diloş ve Handoş’la hasret giderdim. Bu yeni işim için görüşmeler yaptım. Eski işimden istifa ettim ama iki hafta süresince mecburen istemeye istemeye de olsa çalıştım. Hımmm başka… Bu şirkette araba verdikleri için mecburen direksiyon dersleri almaya başladım. Bu arada ablam iki defa İstanbul’a geldi. Onda da güzel gelişmeler var, olacak olacak inşallah iyi şeyler :) Araba kullanmaya ve bol bol stres olmaya başladım. O da ayrı bir yazı konusu olacak zaten. Az kalsın unutuyordum, evime hırsız girmeye çalıştı, kapı haşat oldu ve daha şu an aklıma gelmeyen kimbilir neler neler… Anlatacak çoookkk şey birikti kısacası. Deneyimlerimizi paylaşmaya devam :) Çok yakında! Bekleyin beni :P

14 Nisan 2008 Pazartesi

Melen'de Rafting

Biraz da değişik bir aktivite yapmak isteyen ve heyecanı sevenler için hafta sonu eğlencesi olarak bir tavsiyem var: Melen’de Rafting. Istanbul’dan Ankara’ya doğru giderken Hendek çıkışında bulunan Cumayeri bölgesinde Melen cayı üzerinde rafting turları düzenleniyor. Ben arkadaşlarımla ECORAFT’ın rehberligiyle katıldım (başka alternatifler de mevcut tabii) ve çok eğlendim. Rafting alanına kendiniz de gidebileceğiniz gibi ECORAFT’ın size sunucaği ulaşım imkanlarından da faydalanabilirsiniz. Ulaşım dahil fiyat 100 ytl ve rafting turunun sonunda size Pilav + sote tavuk + Salata ikram ediyorlar. Yok ben kendim giderim derseniz fiyat 85 ytl oluyor. Kendi arabanızla giderseniz yaklaşık iki saatlik bir yolu göze almalısınız. Servis, haliyle daha uzun sürüyor.

Vardığınız zaman ilk önce gerekli ekipmanlar ile donatılıyorsunuz. Sizi uyarmalıyım Melen’in suyu oldukca soğuk; o yüzden mutlaka size verilen dalgıç benzeri kiyafetleri giyin, sizi sıcak tutuyor. Gerçi kıyafetler nemli ve soğuk olduğu için önce ürperiyorsunuz ama az sonra zaten sırılsıklam olacağınız için bu pek önemli değil. Bu arada benim tavsiyem yanınızda spor ayakkabınızı veya botunuzu getirmenizdir. Yağmurluk, can yeleği ve kaskınızı da tedarik ettiğinizde ufak bir eğitimden sonra Raftinge hazırsınız. Bu arada ECORAFT ile ilgili tek sikayetimi de yapayım yeri gelmişken. Soyunma/giyinme yerleri çok dar ve ilkel, doğru dürüst bir kabin bile yok ve rafting sonrasında sıcak bir duş alabilsek hiç de fena olmazmış (şehir çocuğuyuz napalım :)).

Botlar altı kişilik ve en arkaya bir de rehber oturuyor. Rehberleri oldukca eğlenceli ve sempatik. Sizi Melen parkurundan emniyetli bir şekilde geçirirken kendileri de eğleniyor gibi.

Bizim botta suya düşen olmadı ama diğer botlarda bir iki fire verildi. Öyle inanılmaz yüksek debili bir parkur değil ama eminim benim gibi siz de ilk defa rafting yapıyorsanız çok eğleneceksiniz.

Bu arada diğer güzel hizmet, parkur boyunca fotoğraflarınızın çekilmesi. Isterseniz rafting sonrasında satın alabiliyorsunuz.

11 Nisan 2008 Cuma

Body Shop'ta Fırsat Günleri


Az önce aldığım bir e-maili sizlerle paylaşmak istedim. Body Shop'ta 11-12-13 Nisan tarihlerinde %25 indirim varmış. Hem de tüm ürünlerde! Cumartesi fırsatım olacak gibi gözükmüyor ama Pazar caddeye gidip bakmalı :)

C&A, Seni Seviyorum :P

C&A’yı henüz keşfetmemiş olanlarınız varsa Profilo Alışveriş Merkezi’nin tam karşısında. Kadın, erkek, bebek ve çocuk reyonları mevcut. Kadın reyonunda çok haminne kıyafetleri de oluyor ve bunlar C&A’nın alt markası olan C.A.S.A. Sokak kıyafetleri tarzından hoşlananlara Clockhouse alt markasıyla, bana ise Yessica alt markasıyla hitap ediyor. Örneğin kışın çok güzel bir kot pantalon satın aldım ve 9 YTL ödedim. Sanırım geçen sezonun ürünüydü ama varsın olsun, sırf belindeki kemeri bile o fiyata bulamazdım başka yerde. İhtiyacım da vardı iyi oldu. Tek sorun, bedenleri Alman bedeni olduğu için biraz geniş. Kazak tarzı şeylerde small büyük geliyor bana ve çoğunda xsmall da çalışılmadığı için çok beğensem de alamıyorum. İsterseniz web sitesinden İlkbahar/Yaz 2008 koleksiyonuna şöyle bir göz atabilirsiniz. Gerçi ben yine de siz kalkın üşenmeyin gidin derim, pişman olmazsınız :) Yukarıda saydıklarıma ek olarak iç giyim, ayakkabı, plaj kıyafetleri, aksesuarlar da mevcut.
Tek olumsuz diyebileceğim yanı ise kasadaki elemanların yavaş hareketleri. Kışın gittiğimde de durum böyleydi (hadi o zaman yeni açılmış diye olsun) ama bundan 1-1,5 ay önce gittiğimde de maalesef değişen birşey olmamıştı.


Not: Yukarıdakiler, C&A'nın web sitesinden benim hoşuma giden birkaç model... Siz de beğendiniz mi? Üst sırada sol ve ortadaki model bu sene çok moda, anlaşılan bu yaz her yerde eşarp havasında bluzler ve elbiseler göreceğiz.

Kokoşum Kokoşsun Kokoş

Bugün de eski yazılardan gidelim. Tembellik had safhada :) Daha önce de Tchibo'dan şu linkteki yazımda bahsetmiştim. İşte aşağıdaki bahsettiğim demonte 3 katlı dolabımız da yine Tchibo'dan. Sadık bir müşterisiyim, bilmem belli oluyor mu?
Yazının başlığının aksine aslında hiç kokoş değilimdir ama Engin hazır beni böyle yakalamışken fotoğraflayıp işi belgelere dayandırmak istemişti :) Nişanlıyken, yeni evimizin dekorasyonuyla uğraşırken, Tchibo kataloğunda bir dolap görüp beğenmiştim. Üç katlı, kendinden kapaklı, tam bizim mutfağa göreydi. Şu an bir gözünde soğanlar, bir gözünde patatesler ve diğer (en üst) bölümünde ise Engin'in her çeşit abur cuburu bulunmakta. İşte bu dolabı satın aldığımız zaman (yazın) demonteydi ve kurma işi bize kalmıştı. Engin zaten bayılır bu işlere, o gün benim de yapacağım tutmuştu işte. Dün akşam fotoğraf makinemdekileri bilgisayarıma aktarırken gördüm bu fotoğrafları, varlıklarını unutmuştum bile, kendi kendime gülüp eğlendim o günleri hatırlayınca.


Görmüş olduğunuz gibi eller manikürlü ve kırmızı ojeli ki Engin neredeyse kırmızı ojeden nefret ediyor ama ben inatla zaman zaman sürüyorum. Saçlar dışa doğru fönlü. Ama ben yerde bağdaş kurmuş o kokoş halimle dolap monte etmeye çalışıyorum :) Aslında o gün bir nikaha gidecektik, o yüzden de kuaföre gidip saç baş yaptırmıştım. Ama sonra o sıcakta karşıya geçip nikah törenine katılmaya çok üşenmiştik. Çok ayıp!!!

8 Nisan 2008 Salı

Damla Çikolatalı Muffin

Eski günlügümde ne var ne yok diye kurcalarken bu yazima rastladim, buyrunuz mis gibi bir muffin deneyimi size, yaninda da mis gibi cay ya da istege gore kahvenizzzzz :) Bu tarifi daha sonra yaptigimda tarcin koymadim ve o hali daha cok begenildi bizim aile tarafindan. Bu da benden nacizane bir oneri.

Haftasonu, geçtiğimiz hafta takip etmeye başladığım Burçin'in yemek blogunda görüp beğendiğim muffin tarifini denedim. Geçtiğimiz hafta bir heves IKEA'dan 12li teflon muffin kalıbı satın almıştım. Hevesle yapabileceğim lezzetli bir muffin tarifi ararken Burçin'İn blogunu keşfettim. Bu muffini seçmemdeki en büyük sebep damla çikolatalı olması ve de içinde margarin/tereyağı değil sıvıyağ olmasıydı. Burçin'in de izniyle damla çikolatalı muffin tarifini sizlerle paylaşacağım.

Malzemeler:

- 3 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 3 adet yumurta
- 1 tatlı kaşığı tarçın
- 1 su bardağı toz şeker
- 2 yemek kaşığı kakao
- 1 su bardağı soğuk süt
- ½ su bardağı sıvı yağ
- 1 su bardağı damla çikolata

Malzemeler benim 12'li muffin kalıbıma çok fazla geldi, o yüzden kalanını küçük bir kek kalıbına döktüm. Bir daha sefere ölçüyü biraz azaltıp yapmalı. Bir dahaki sefere diyorum çünkü yanında sıcacık demli bir çayla enfes oldu bu muffinler. Kahve sevmeyen ve hiç içmeyen bir insan olarak benim favorim muffin+çay ikilisidir ;) Neyse, uzatmadan muffin tarifine geçeyim.
Hazırlanışı:

Yumurta ve şekeri iyice çırpıyoruz. Damla çikolata hariç diğer tüm malzemeleri de ekleyip karıştırıyoruz (ben muffin hamuru iyice kabarsın diye un, kabartma tozu, tarçın ve kakaoyu süzgeçle eleyerek ekledim) Son olarak, damla çikolataları da tahta kaşık yardımıyla karışıma ekleyip hafifçe karıştırıyoruz. Karışımı, muffin kalıplarımıza ya da kağıtlarımıza yarısı dolacak şekilde paylaştırıyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15-20 dakika , kürdan testinden geçene kadar pişiriyoruz.
Yukarıda da dediğim gibi sizin de kalıbınız 12'liyse ya malzemeleri 3/4 oranında azaltın ya da 2 ayrı partide yapabilirsiniz.
Muffinleriniz piştikten sonra üzerine çikolata sosu, hindistancevizi, fındık ya da fıstık rendesi, vişne suyu ya da reçelinin suyu vs gibi kendi damak zevkinize göre dilediğiniz sosu da ekleyebilirsiniz.

Unutmadan, sakın kalıbınız teflon diye yağlamamazlık etmeyin, gerçi pek sorun olmadı muffinleri çıkartması ama yağlasaydım daha da kolay olacaktı eminim.
AFİYET OLSUN, ıhhhmmmm :)

7 Nisan 2008 Pazartesi

Bitene Kadar

Daha önce buradaki yazımda, İndragandi isimli web sitesinden bahsetmiştim. Şimdi bahsedeceğim site de yine aynı mantıkta işliyor. Bu site ise www.bitenekadar.com. Tıpkı İndragandi'de olduğu gibi bu sitede de yine her gün yeni bir ürün satışa çıkıyor ama İndragandi gibi daha çok teknolojik ürünlerle kısıtlı değil. Şimdiye kadar takip ettiğim kadarıyla ürün yelpazesi daha çeşitli. Örneğin piller, saç düzleştiricisi, priz, papirüs vs gibi değişik kategorilerde ütünleri satışa sunuyorlar. Gidip bakmanızı öneririm çünkü bazen çok düşeş yerler yakalayabiliyorsunuz ;)

4 Nisan 2008 Cuma

EvTurkcell




Salı günü eşi Turkcell'de çalışan bir arkadaşımdan Turkcell'in yeni bir hizmeti hakkında e-mail gelmişti. İki gündür akşam evde televizyon izlerken reklamlarına da rastlamaya başlayınca artık blogumda bu hizmeti sizlerle paylaşayım istedim. Aslında bu uygulama Türkiye'de bir yenilik fakat yurtdışında senelerdir kullanılan bir hizmet. Ben Almanya'da öğrencilik yıllarımda O2 abonesiyken kullanıyordum. Yenilik deyip duruyorsun da eee neymiş o diyorsanız, buyrun buraya ya da aşağıda bana gelen maili yapıştırıyorum, oradan okuyabilirsiniz. Gerçi sık sorulan sorular bölümünde esas anlatılmış tüm detaylar ama çok uzun. O yüzden, siz en iyisi bu linke girip okuyun.





TURKCELL’DEN TÜRKİYE’DE BİR İLK DAHA !

ARTIK EV TELEFONUNDAN SABİT HAT ARAMA DEVRİ KAPANDI !
EVTURKCELL DÖNEMİ BAŞLADI !


Turkcell’den bir teknolojik yenilik daha müşterilerinin hizmetinde.
Artık evinizdeyken sabit hatları aramanın en uygun yolu EvTurkcell.

EvTurkcell servisinden tüm bireysel abonelerimiz faydalanabilecektir. Üstelik abonelik de çok kolay. EvTurkcell’e abone olmak için evinizden 8008’i aramanız yeterli.

Faturalı hat abonelerimiz ayda 7,5 YTL sabit ücret karşılığı, evlerinden tüm yurt içi sabit hatlarla dakikası sadece 5 YKR’a konuşabileceklerdir. Fiyatlara KDV dahil ÖİV hariçtir.

Hazır Kart abonelerimiz ayda 250 kontör yükleyerek evlerinden tüm yurt içi sabit hatlarla dakikası sadece 1 kontöre konuşabileceklerdir. 20 Mayıs’a kadar 250 kontör yükleme şartı aranmamaktadır.

1 Nisan 2008 Salı

MAC - Olmazsa Olmazlarım

Ben öyle aman aman makyaj yapan biri değilimdir ama her gün mutlaka rimel, ruj ve allık sürerim. Daha ne olsun mu diyorsunuz? :)

Yüzüme fondoten sürmeyi sevmiyorum. Daha önce birkaç farklı markanın hem fondotenini hem de sticklerini denedim ama hiçbirinden memnun kalmadım. Sanki yüzümün üzerinde bana ait olmayan yabancı bir tabaka varmış gibi hissediyorum ve bu bana ağırlık yapıyor. O yüzden, ancak özel bir yere gideceksem fondoten kullanırım.
Bu aralar MAC'in Studio Fix pudrasına tapar durumdayım :) Beyaz tenli olduğum için NW 25'i kullanıyorum. Bazı günler içimden gelirse ki bu haftada 2-3 günü geçmiyor, Studio Fix'i sürüp iyice pürüzsüz bir cilde kavuşuyorum. Beni hiç rahatsız etmiyor. Ne kuruluğa sebep oluyor ne de yüzümde pudra varmış gibi hissettiriyor. Bu sene göz altlarımda zaman zaman morluklar, mavilikler olmaya başladı. Bazı sabahlar gözüme çok batarsa da yine MAC'in concealer'ını kullanıyorum. Bana uygun olan tonu NW 20. Tabii kapatıcı için bir de fırçaya ihtiyacım var. Onun için de MAC 217 kapatıcı fırçasını kullanıyorum ve her ikisinden de çok memnunum. Madem bu kadar memnunum fırçama da iyi bakmam gerek değil mi? :) E o zaman da MAC'in fırça temizleme solüsyonu devreye giriyor. Kullanma sıklığınıza bağlı tabii ama ben iki haftada bir tüm fırçalarımı bu solüsyon ile temizliyorum.
Son olarak, bazı günler sadece rimelin yetmediğini düşündüğüm zamanlarda da MAC'in siyah göz kalemini kullanıyorum (smolder eye kohl). Kalem adeta kayıveriyor ve o kadar yoğun bir siyahlık veriyor ki ba-yı-lı-yo-rum. Bütün gün tazelememe hiç gerek kalmıyor.