7 Ocak 2008 Pazartesi

Şanzelize’de (Champs Elysees) Yılbaşı

Hazır Taksim’de yılbaşı kutlamaları sırasında yaşanan taciz olayı daha tazeyken ve tüm gazetelerde bu haber ön sıralarda yer alırken ben de 2003’den 2004’e girdiğimiz gecede Fransa’da Şanzelize’de yaşadıklarımızı anlatayım da yılbaşını sadece Taksim meydanında değil, Avrupa’daki bir meydanda da kutlamamak gerektiği kulağınıza küpe olsun.

Şehir gezmeye meraklı Almanya’da okuyan üç genç olarak ucuzundan bir yol bulup yılbaşı tatili için bir kaç günlüğüne Paris’e gidelim dedik. Eyfel kulesi, Zafer anıtı, müzeler ve saraylar falan derken yılbaşı gecesi için tur organizatörlerine katılmak yerine kendimiz eğlenelim dedik. Tur operatörünün “Hiç bir Parisli yilbaşını Şanzelize’de kutlamaz!” uyarılarına rağmen Eyfel Meydanına da geç kalacağımızı fark edip Şanzelize’ye gitmeye karar verdik.

Bunun o kadar da iyi bir fikir olmadığı daha Zafer Anıtı’na yakın metro istasyonunun çıkışında belli oldu. Caddede öyle bir kalabalık birikmişti ki metro çıkışı ağzına kadar insan dolu ve herkes birbirini itekleyerek ilerlemeye çalışıyor. Yoğun kalabalıktan dolayı ortam havasız, gürültülü ve alkol kokusu her yeri sarmış. Tam klostrofobik! İsteseniz de istemeseniz de insan seli ile bir olup bir şekilde caddeye çıkıyorsunuz ve insanlar sizi sürüklemeye devam ediyor. Şimdi tam neresi olduğunu hatırlamıyorum ama sel bir yerde durulur gibi olduğunda kendimizi kenara atmayı başardık. Lakin sıkışıklık devam ediyor! Önce açık havada boğularak ölemem herhalde diye düşünüyorum ama artık her tarafımdan o kadar kıstırılmış durumdayım ki biraz yer kazanmak için kolumu bile yukarı kaldıramıyorum. Etraf daha çok afrika ve doğu avrupa kökenli insanlarla dolu (evet biz de onlardanız :) ). Sonra oramızda buramızda dolaşan elleri fark ediyoruz. Cinsiyetin çok da bir önemi varmış gibime gelmedi çünkü nerede bir kıça denk gelirlerse ona sallıyorlar. Kimi kişisel tatmin, kimi de dolu bir cüzdan peşinde herhalde... Az ileride de kız arkadaşına asıldığı için bir adam başkasıyla kavga ediyor.

Caddeden kurtulmak için kendimizi tekrar insan seline bırakıp bir ara sokağa kaçabilene kadar oldukça dehşet içerisindeydik. Bir daha ne Taksim, ne Şanselize hiçbir şekilde böylesine bir güruhun toplandığı bir yerde bulunmak gibi bir niyetim yok. Laf aramızda zaten ne müzik vardi, ne havai fişek ne de ufağından bir ışık gösterisi...

5 Ocak 2008 Cumartesi

Kabadayı

Uzun zamandir sinemaya gitmiyordum ama Kabadayı'ya gitmemek olmazdı. Şener Şen adı zaten film için bir garanti oluşturuyor ama filme gidecek olursanız göreceksiniz ki filmin gerçek starı Kenan İmirzalıoğlu. Bu filme sadece final sahnesi olan "Devran Ruleti"ni görmek için bile gidilir bence...

Kenan İmirzalıoglu'nu pek sevmezdim aslında. Deli Yürek dizisini de Acı Hayat'ı da izlemez ve sevmezdim ama İmirzalıoğlu'nun bu filmdeki performansı gerçekten olağanüstü. Film'den çıkıtığımda ilk yorumum "Müthiş oynamış!" oldu. Aslında bu belki de film için o kadar da iyi olmayabilir. Dönüp filmi düşündüğümde biraz daha hareket olabilirmiş diye düşünüyorum ama yine de filmin başından sonuna kadar hiç sıkıldığımı hatırlamıyorum. Dizilerde bol bol seyrettiğimiz Mafya - Derin Devlet -Komplo olaylarına çok fazla girilmemesi de iyi olmuş bence. Bunun yerine Mafya ile Kabadayı arasındaki farkın işlendiği bir kurgu filme farklılık kazandırmış.
Bu arada filmdeki esas kızın (Karaca-Aslı Tandoğan) Devran'ın erkekliğine hakaret ettiği sahnenin de filmin akılda kalıcı sahnelerinden olduğunu söylemeliyim. Cinsel içerikli olduğundan mı yoksa erkeklerin korkulu rüyası olmasından mı kaynaklanıyor bilemiyorum ama film hakkında konuşulduğunda bu sahne atlanmıyor ve Kenan İmirzalıoğlu yine çok başarılı. Efemine bir erkeği (Sürmeli - Rasim Öztekin) yaşlanmış olarak izlemek de oldukça farklı ve eğlenceli. Genelde bu tip karakterler hep gençlik yıllarında canlandırılır. Filmde Ali Osman'ın gençliğine bir flashback de hoş olurmuş bence ama n'apalim o kısım da kendi hayal gücümüze bırakılmış.

Kabadayı hafta sonunuzu değerlendirmek için iyi bir alternarif, benden söylemesi. Sonunda kötü adama sempati duyduğum filmeri hep sevmişimdir zaten...

4 Ocak 2008 Cuma

İlaç 7-24, Market 7-24 ve Taksi 7-24 Hizmetleri

İlaç 7-24 hizmeti aslında Temmuz ayından beri İstanbul'da uygulanmaktaymış fakat benim bugün haberim oldu ve hemen sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.

Ya internet üzerinden ya da 444 7 724 numaralı telefonu arayarak İstanbul içinde günün herhangi bir saatinde ilaç siparişi verebilirsiniz. Siparişini verdiğiniz ilaç en uygun eczaneden temin edilerek kasa fişiyle beraber ortalama 30 dakika içerisinde adresinize ulaştırılıyor. Hizmetin ücreti ise fişte belirtilen ilaç parası ile kurye bedeli. Kurye bedeli olarak ise gündüz 10 YTL, gece ise (19:00-07:00) 15 YTL talep ediliyor. Siparişler için herhangi bir alt limit yok yani hizmet bedelini ödediğiniz taktirde bir kutu aspirin için bile bu hizmetten yararlanabilirsiniz.

Çok yararlı bir hizmet olmasının yanısıra kesinlikle çok da akıllıca bir iş fikri. En kısa zamanda İstanbul dışındaki diğer illere de yayılacağına eminim.

Bu hizmet Market 7-24 Tüketim Malları Pazarlama ve Ticaret A.Ş. tarafından verilmekte. Firmanın adından da anlaşılacağı gibi sadece ilaç konusunda değil herhangi bir market ihtiyacınız olduğunda da yine aynı telefon numarasından ya da bu websitesinden sipariş verebilirsiniz. Teslimat, ödeme gibi şartlar aynı. Aynı firmanın İlaç 7-24 ve Market 7-24 hizmetlerinin yanısıra Taksi 7-24 adında farklı bir hizmeti daha bulunmakta ki benim gibi taksici mağduru biri için en cazip olanı bu! Maksimum 2 yaşındaki, tümü klimalı taksilerle hizmet veriliyor. Şoförleri ise evli ve 25 yaş üzerinde, üniformalı kişiler. Araçlar 24 saat uydudan takip ediliyor. Bu taksi hizmeti için ise ekstra hiçbir ücret vermiyorsunuz. Yine 444 7 724 numaralı telefondan veya internet üzerinden adres bilgilerinizle beraber taksi siparişinizi veriyorsunuz ve araca bindiğinizde normal tarifeden ücretlendiriliyorsunuz. İlk uzun taksi seyahatim için kesinlikle deneyeceğim!

3 Ocak 2008 Perşembe

İnternetten Kitap Siparişi

Geçenlerde Suadiye’deki Remzi Kitabevi’ne gidip birkaç kitap satın aldım. Toplamda üç adet kitaba 50 YTL gibi bir ödeme yaptım. Bence pahalı, herkes kitap için bu kadar bir bütçe ayıramaz ki. Sonra da insanlar neden kitap okumuyor diyorlar. Neden acaba?! Tabii ki fiyatlar çoğu insanın sadece ardına sığındığı bir bahane ama gerçekten kitapları pahalı buldukları için almayan insanlar var. Gerçi artık günümüzde e-kitaplar var. İnternetteki birçok sitede bunlara rastlayıp bilgisayara indirmek ve okumak mümkün. Ama ben tıpkı gazetede olduğu gibi kitapta da illa elimde basılı hali olsun, elle tutup okuyayım isterim. Bilgisayar ekranına bakarak kitap ya da gazete okumak bana kesinlikle aynı zevki vermiyor. Siz de benim gibiyseniz yani illa kitabı elime alır eski usul okurum diyenlerdenseniz fakat kitaba çok para harcadığınızı da düşünüyorsanız size önerim internetten sipariş verip satın almanız. Çünkü yukarıda bahsettiğim kitapları internetten satın alsaymışım 50 YTL yerine 37 YTL harcayacakmışım ve neredeyse bir diğer kitap bedavaya gelecekmiş. Kitapevlerine gidip orada kitapları birebir incelemek elbette daha çok hoşuma gidiyor. Dolayısıyla buralara gittiğimde artık kendime hakim olup bir şey satın almıyor ve eve gidip internetten sipariş veriyorum.

Size önerim kitap alacağınız zaman, özellikle de birkaç kitap birden alacağınız zaman mutlaka şu sitelere bir göz gezdirin:

2 Ocak 2008 Çarşamba

Barnie's Coffee & Tea Company


Cumartesi akşamı E. ile Caddebostan'da Cafe Crown'ın karşısında Barlar sokağına inen sokağın köşesindeki Barnie's Coffee'ye gittik. Bu arada, Cafe Crown kapanmış, bilmeyenlere duyurulur. Gereksiz derecede pahalı bir cafeydi, sadece iki kere gitmiştim. Hatta ikincisi zoraki olmuştu. Neyse, konuyu fazla dağıtmadan Barnie's hakkındaki fikirlerimi kısa kısa sizlerle paylaşayım.

Barnie's in İstanbul'da Caddebostan dışında Türker İnanoğlu Maslak Show Center, Nişantaşı ve Ataşehir'de de şubeleri bulunmakta. Yanılmıyorsam Ankara'da da Barnie's var ve hatta İstanbul'daki Barnie's lerden önce açıldı. Barnie's Amerika'nın Florida eyaleti Orlando şehri merkezli bir kahve zinciri ve Reysaş tarafından Türkiye'ye franchise alınarak getirildi. Barnie'sde kafeinsiz kahve, buzlu kahveli/buzlu meyveli içecekler, sıcak/soğuk kahveli ve meyveli içecekler, çok çeşitli bitkisel çaylarının yanısıra pasta çeşitleri de bulunmakta. Ben hiç kahve içmeyen bir kişi olarak bitki çayı içtim. 5 YTL'ye gelen çaydan iki fincan çıktı. Dolayısıyla fiyatlar gayet makul.

Cafenin dekorasyonu iç açıcıydı. Sigara içilen/içilmeyen bölüm ayrımı neyse ki vardı da rahat ettim. Cafede ayrıca Barnie's markalı özel çay ve kahveler de satılıyor. Hemen girişte üç adet Mac var ve bunlardan internete girebiliyorsunuz. Cafede dikkatimi çeken bir diğer ayrıntı ise Nokia, Samsung, Motorala, Siemens vs gibi birçok cep telefonu markası için şarj aleti bulunmasıydı. Telefonunuzun şarjı mı bitti, kilitli küçük dolaplardan istediğinizi kullanarak bunu kolayca halledebiliyorsunuz. Böyle bir hizmeti bir cafede ilk defa görüyorum. Servise gelince kötü değildi ama öyle çok iyiydi dememi sağlayacak herhangi bir ayrıntı da gözüme çarpmadı. Son olarak, tuvaletler E. tarafından (nam-ı diğer Nodiahp) test edilip onaylandı, hem temiz hem de dekorasyonu gayet güzelmiş.

31 Aralık 2007 Pazartesi

İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO)

Siz de her sabah bir yakadan öbür yakaya geçmek zorunda olan milyonlarca insandan biri misiniz? İstanbul’da trafiğin ne berbat durumda olduğunu bilmeyen yok herhalde. Benim size tavsiyem, mümkün olduğunda deniz yolunu kullanın ve bunu yaparken de İstanbul Deniz Otobüslerini (İDO) tercih edin.

Toplu taşıma araçları içerisinde şimdiye kadar aldığı parayı bu kadar hak eden başka bir vasıta bilmiyorum. Her ne kadar kaptanlarından biri geçen aylarda açıkta demirlemiş bir gemiye toslamayı başarmış olsa da karayolundan daha güvenli olduğuna eminim. Koltukları rahat, yolcuları medeni... Kışın içi sicak, yazın ise güçlü bir havalandırma ile serin bir konfor sunuyor. İniş binişler biraz sıkışık olabiliyor ve rüzgarın şiddetli olduğu günlerde seferler iptal olabiliyor ama sonuçta iptal seferler yılda bir kaç günü geçmiyor. Ayrıca daha evden çıkmadan 212 444 4 436 nolu numaradan iptal seferleri öğrenebiliyorsunuz.

Tabii herkes iskelelere yakın oturmuyor ama yine de bazen bir minibüsle bir iskeleye varıp oradan karşıya geçmek size zaman kazandırabilir. Ayrıca deniz otobüsünde uyumanın keyfi de bir başka oluyor :) Bir denemekte fayda var...

30 Aralık 2007 Pazar

Nonoh Free Voip Calls

Türk Telekom özelleştirildiğinden beri GSM operatörleri ile sıkı bir rekabet içerisinde ve özellikle yurt içi aramalar oldukca ucuzlamış durumda. Ayrıca daha önce bahsettiğimiz 1045 gibi servisler de hayatımızı ucuzlatmak için birebire ama eğer "Bu bana yetmez! Ben bedava konusmak istiyorum" diyorsanız Nonoh tam size göre. Bu internet sitesi size Türkiye'de yurt içi aramaları bedava yapma imkanı sunuyor. Tek yapmaniz gereken önce kendi numaranızı, sonra da arayacağınız diğer numarayı siteye tuşlamak. Sonra bir de bakıyorsunuz ki telefonuz çalıyor ve karşı tarafın ahizeyi kaldırmasını bekliyorsunuz. Denemek için üye olmanıza bile gerek yok. Ana sayfada hemen bir deneme yapabilirsiniz ama görüşmenin 1dk kadar sonra kesilmesine de hazirlikli olun.

Tabii ki hiç birşey tam anlamıyla bedava değildir :) Bu hizmetten sürekli yararlanmak için üye olmaniz gerekiyor ve site en az 10 Euroluk kredi almayi şart koşuyor. Böylece 120 gün boyunca bedava konuşma imkanınız oluyor. Bu site yurtdışı ve gsm görüşmelerinizi de normal fiyatların altında yapmanizi sağlıyor. Satın alığınız krediyi de bu tür görüşmeler için kullanabiliyorsunuz. Sitede tüm ülke fiyatlari belirtilmiş zaten.

Diğer bir hoşluk da bu hizmete sadece web üzerinden değil aynı zamanda java uyumlu cep telefonunuza bir uygulama indirmeniz yoluyla da ulaşabiliyor olmaniz. Sonuç olarak oldukca yaralı bir sistem. Tek dezavantajı zaman zaman sesin Atlantik ötesi bir görüşme yapıyormuş gibi gecikmeli gelmesi.

Göreceksiniz, bedava olunca insanın daha çok konuşası geliyor.......

26 Ekim 2007 Cuma

Stila

Bir önceki postumda Strawberrynet'ten yaptığım alışveriş sonucunda yeni müşteri olmam dolayısıyla "Stila Convertible Lip Color" kazandığımdan bahsetmiştim. "Ucuz etin yahnisi güzel olur" o ayrı :) Ama gerçekten ürün çok hoşuma gitti. Benim aldığım renk 6 numara yani Ginger Bloom. Öncelikle ürünün ambalajı çok estetik ve şık. İki taraflı stick olması da güzel. Ama en çok beğendiğim yanı ürünün nemlendirici özelliği olması. Dudaklarımı yumuşacık yaptı daha ilk sürüşte. Üründen memnun kalıp markayı araştırdım ve daha birçok başka ürününü de inceleme fırsatım oldu. Bu benim aldığım ürünün aslında sitedeki satış fiyatı 22 YTL imiş ama şu an %14 indirimle 19 YTL'ye satıyorlar. Fiyatı da makul geldi. Beğenmediğim yanı ise kalıcı olmaması.

Strawberrynet

Aslında deneyimleyip yazmak istediğim birçok şey var aklımda ama uzun zamandır yazma hevesim kalmadığı için hepsi rafta beklemekte. Fakat az önce Strawberrynet'ten 10 gün önce sipariş ettiğim ürünlerim gelince o kadar mutlu oldum ki beklemeden sizlerle paylaşmak istedim.

Strawberrynet sitesinden aslında Canan sayesinde tesadüfen haberim oldu. Strawberrynet çok kapsamlı ve çok uygun fiyatlı (Türkiye'de satın aldığım fiyatın neredeyse yarısı) bir cilt bakımı, makyaj ve kozmetik malzemeleri ve parfüm sağlayıcısı. Üstelik gönderim için Türkiye'den hiçbir ücret de almıyor. Sadece teslimatları yaklaşık 10 gün sürüyor ama o kadar kusur kadı kızında da olur ;) Ben ilk defa 10 gün önce internetten girip ilk siparişimi verdim. Aslında almak istediğim daha birçok ürün vardı fakat denemek için önce bir ürünle başladım. başıma tatsız bir olay gelirse hiç değilse bütçeme nispeten az zarar gelsin demiştim ama boşuna endişe etmişim. Bugün (siparişimin üzerinden tam 10 gün sonra) siparişimi eksiksiz, hasarsız ve orjinal paketinde teslim aldım. Üstelik yeni müşteri olduğum için satın alım sırasında seçmiş olduğum istediğim bir renkteki "Stila Convertible Lip Color"ın da sahibi oldum :) Onunla ilgili deneyimimi de ayrıca yazacağım. Tek seferde üç ya da daha fazla ürün alırsanız ayrıca %5 indirim hakkı kazanıyorsunuz. Ayrıca bu alışveriş sitesinin "bağlılık indirimi" diye bir uygulaması da var. İkinci siparişinizle birlikte uygulama giriyor. İkinci alışverişinizde %1, üçüncüsünde %2, dördüncüsünde %3, beşincisinde %4,..., 10. siparişinizde %7.5 ve 20.siparişinizde %10 şeklinde. Site içerisinde aradığınız ürünü bulmanız da çok kolay. Öncelikle cilt bakım ürünü mü makyaj malzemesi mi yoksa parfüm mü istediğinize karar veriyorsunuz. Sonrasında ise alfabetik bir sırada marka isimleri karşınıza diziliyor. Oradan da o markaya ait ellerinde olan tüm kategori ürünleri çoğunlukla resimleriyle birlikte geliyor.

Tüm bunlara ek olarak müşteri hizmetlerinden de çok memnun kaldım. Dermalogica'nın satın almak istediğim bir ürününün sadece salon boyu (oldukça büyük boy) mevcuttu. Bunun daha küçük boyları olsa satın alırdım diye mesaj attım ve 1 hafta sonra tataammm sitedeydi o ürün. Bir başka aradığım ürün de daha önce gezerken görmüş olmama rağmen sitede yoktu, yine mesaj gönderdim ve o da yaklaşık 5 gün sonra satışa çıkmıştı. Diğer bir e-mailimi ise bugün yollamıştım. 10 gün önce sipariş verdiğimi, teslimatın ne zaman olacağını sordum. Onlar da detaylı bir takip sistemleri olmadığını özür dileyerek belirttiler ve siparişimden itibaren toplam 14 gün iş günü içerisinde halen gelmemişse tekrar irtibata geçmemi rica ettiler. Bu arada her üç mesajıma da aynı gün içinde yanıt aldım.

Kısacası çok pozitif bir deneyimdi benim için. Düşük fiyat, geniş ürün yelpazesi ve müşteri memnuniyeti hepsi bir arada. Dolayısıyla ikinci siparişimi az önce verdim bile :)

4 Ekim 2007 Perşembe

1045

Dün akşam e-mailime gelen bir haberden bahsetmek istiyorum size. Ev ve iş telefonlarınızdan şehirlerarası, uluslararası ve cep telefonlarını artık bu hizmetle daha ucuza arayabiliyorsunuz. Tek yapmanız gereken arayacağınız numaranın önüne "1045"i eklemek. Bu hizmetten yararlanabilmeniz için tek şart ŞirketHATT, KonuşkanHATT veya StandartHATT tarifelerinden birin kullanıyor olmanız. Web sitesine girip daha detaylı incelemek isteyebilirsiniz ama özetlemek gerekirse şehirlerarası aramalarda %13, turkcell/avea/vodafone aramalarında %20, Almanya/İngiltere/ABD/Rusya gibi ülkelerin sabit hatlarını aramada ise %34 gibi bir fiyat avantajınız oluyor. Kulağa çok hoş geliyor, deneyip göreceğiz.

Kimmiş bu 1045'çiler derseniz ona da değineyim hemen kısaca. Bu hizmet Millenicom Türkiye tarafından sunulmakta. Millenicom Türkiye ise "Almanya merkezli European Telecommunication Holding şirketlerinden Millenicom ve Alovatan'ın Avrupa telekom pazarında edindiği tecrübe ve birikimi Türkiye pazarına en etkin şekilde yansıtmayı hedefleyen bir telekomünikasyon firması".

Hizmetin faturalandırılmasına gelince; evinize gelen Telekom faturasıyla beraber ikinci bir fatura gelecek ve de bu fatura, 1045 hizmetinin olacak. Bu hizmetten yararlanmak için herhangi bir ek bedel, aylık sabit ücret vs ödememiz gerekmiyormuş. Fatura ücretini Türk Telekom faturamızı ödediğimiz tüm noktalara yatırabiliyormuşuz. Eğer telekom faturanız otomatik ödemedeyse, 1045 faturanız da otomatik olarak aynı hesaptan çekiliyormuş.

Kulağa harika geliyor. Hem yakında bu hizmeti şehiriçi aramalarında da verebilmek için çalışmaları varmış.