14 Temmuz 2009 Salı

Skolyoz

Skolyoz mu o da mi ne? Bu rahatsizliga sahip degilseniy bilmemeniz cok normal, ben de 5 sene öncesine kadar adini bile duymamistim. Skolyoz, omurganin göğüs veya bel bölgesinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Tek başına olabileceği gibi, kifoz (arkadan öne doğru anormal bir eğrilik) ile beraber de görülebilir (Kifoskolyoz). (Kaynak: Vikipedi)
Türkiye'de bilinen 2.5 milyon skolyoz hastasi var ve bunlarin büyük cogunlugu kadin. Bunun sebebini daha önce arastirmis olmama ragmen bulamadim, bilen varsa paylasirsa sevinirim. Bana zamaninda söylenen bu hastaligin aslinda dogustan oldugu ancak agri vs olmadan ya da ilerlemeden ve estetik bir bozukluk olmadan farkedilemedigi. Nitekim bende de oyle oldu. Ancak 5 sene önce muthis bir bel agrisi ile bir sabah ise gitmek üzere hazirlanirken külotlu corabimi giymek icin uzandim ve kaldim. Acidan gözlerimden yaslar geldi, öyle böyle bir aci degil. Eger ergenlikte farkedilseymis durdurma olasiligi varmis ancak benimki 24 yasinda farkedildigi icin ilerlemeye devam edecegini söylediler.
Ilk defa 1.5 sene önce genis capta bir arastirma yaptim ve Türkiye'de bu konuda 3 hatta sadece 2 isinin ehli profesör oldugunu ögrendim. Biri Azmi Hamzaoglu, digeri ise Ünsal Domanic. Itiraf ediyorum Azmi Hocanin vizite ücreti cok yüksek oldugu icin Ünsal Domanic'i tercih etmistim. Röntgenler, skolyoz grafileri vs cektirdi ve 30 derece egriligim oldugunu, omuriligimin ters C harfi cizdigini ve bunun daha da ilerleyecegini söyledi. Bel kaslarimi güclendirmek icin birkac hareket gösterdi. Evli olup olmadigimi sordum, yeni evliyim deyince, cocuk düsünüyor musunuz dedi. Ben de zamani gelince elbette dedim (o zamanin geldigini insan nasil anliyorsa? neyse, konuyu dagitmayalim, o da ayri bir yazi konusu olsun). Bana bosver ne yapacaksin cocugu dedi. Hamilelikte 6-18 derece arasi artar, cok zor bir hamilelik gecirirsin, yatarak gecirirsin vs dedi. Eh zaten 10 derece artmasi demek benim ameliyatlik seviyeye gelmem demek. Moralman cöktüm tabii.
Kis basinda dedim bu sefer paraya kiyip Azmi Hoca'ya gidecegim, zaten diyete baslama motivasyonum da buydu. Ne kadar zayif olursam, belimde o kadar az baski olur ve benim durumum icin o kadar iyi. Florence Nightingale'i aradim randebu icin. Taa 6 hafta sonrasina verdiler randevuyu. 3 hafta önce gittik E. ile. Yine bir sürü film, grafi vs cekildi veee siki durum egrilik derecemin 30 degil sadece 13 derece oldugunu söyledi! Eski filmime gözünün ucuyla bakip elinin tersiyle itti. Nasil olurdu? Bu hastalik geriliyor muymus? Hayir!!! E peki hani 30 dereceydi. Ben 1.5-2 senedir bosuna mi kara kara düsünüyorum. Azmi Hoca 35 yasima kadar ister normal, ister sezeryan 3 cocuk dogurabilecegimi söyledi. Ben aslinda bunu ogrenmek icin de gitmistim. Düzenli kontrole geleyim mi her sene dedim. Hayir, gerek yok, sen bu belle torunlarini da görürsün dedi ve bana dünyalari verdi. O gün o anda o kadar hafifledim ki hayal bile edemezsiniz. Umarim herkes benim kadar sansli olur. E peki Ünsal'dan hesap sormadin mi diyorsaniz hayir, ilgilenmiyorum hic. Artik hicbir önemi yok benim icin. Ama bu kadar büyük bir hata bu kadar ünlü bir prof nasil yapar aklim almiyor.

Saglik Sigortasi

Bu aralar pek bir saglik konularindan gittim ama pesinene söyleyeyim, Acibadem Sigorta'da calisan ya da bir tanidigi olan varas, az sonra okuyacaklarindan rahatsiz olabilir ama hiiiccc derdim degil benim :) Benden uyarmasi.
Benim sirket saglik sigortamda 5.000 TL'lik limit var. Gecenlerde dedim artik yavas yavas zamandiri, nasil olsa Azmi de demis hiiiccc birseycigin yok diye, yürü be Quentins. Basla coluk cocuk planlarina ufak ufak. Eeee önce kendimizi garantiye alalim, saglik sigortasi yaptiralim söyle dogumu full kapsayan dedik Nodiahp ile. 5.000 TL ile hamilelik sirasindaki rutin kontrolleri, tahlileri vs yaptiririm, kendi bireysel yaptiracagim sigortadan da dogumu karsilarim full dedim. Sirkette yan masadaki arkadasim 1.5 sene öcne dogum yapti, Acibadem Sigorta'yi öve öve bitiremiyordu. Ben ki Acibadem'e karsi cok önyargiliyimdir (internette senelerce dolasan cok paragoz olduklarina ve yanlis uygulamalar yaptiklarina dair maillerden dolayi), arkadasimin deneyimine güvendim ve Acibadem'den bir satis temsilcisini cagirdim, görüstük, istedigim gibi bir Eko pakette karar kildik. Tam fiyata OK verdim gelin yapalim islemleri dedim, adam sirra kadem basti. A bu arada unutmadan, Acibadem'in en büyük özelligi de bebegi dogar dogmaz sigortali yapmasiymis. Allah korusun, erken dogum vs gibi durumlarda dünya kadar kuvöz masrafi vs. O kadar aile var ki bu masaraflarin altinda kalkamadigi icin cocuklari hastanede rehin tutulan vs, neler duyuyoruz her gün...
Neyse, Acibadem'in satis temsicisi tam 2 gün ses vermedi. Adama bak amma tuzu kuru, prim sistemiyle calismiyor mu bunlar vs diye düsünürken ben, gecen Cuma mesai bitimine dogru aradi beni. Hah, hadi ne zaman geliyorsun demek üzereyken, adam demez mi "Ölümcül sonuclara sebep olabilecek bir hastaliginiz oldugundan dolayi Acibadem sizi sigortalamayi kabul etmedi". Ben dumur oldum tabii. Ne ölümcül hastaligi, çıldırdın mı sen? vs diye tutamadim kendimi, giristim adam telefonda. Nasil azarliyorum ama adami. Ki gayet de hanimefendi bir insanimdir :) Neymis o benim bilmedigim hastaligim, siz cildirdiniz mi dedim. Skolyoz demez mi?! Ben iyice delirdim tabii. Sen manyak misin, allaha cok sükür kanser degilim, aids degilim, ne ölümcüllügünden bahsediyorsun sen. Agzindan cikani kulagin duyuyor mu diye basladim yine bagirip cagirmaya. Neyse ki o saatte sirkette pek kimse kalmamisti da rahat rahat konusabildim telefonda. Adam "kisisellestirmeyelim lütfen" vs deyince "Aaa siz benim laflarimi üzerinize mi alindiniz, ben sizin calistiginiz kurulusa diyorum hepsini" dedim.
Acibadem'de bu karari verenler acaba raporlari okuma zahmetine katlaniyorlar mi? Okusalar görecekler ki allaha cok sükür sadece 13 derecelik bir egrilik söz konusu. Koca Azmi Hamzaoglu'ndan daha iyi biliyorsa sizin Acibadem'deki proflar, söyleseydiniz de ben onca para bayilmasaydim, haftalarca randevu beklemeseydim, direkt sizinkilere gözükseydim, benim essekligim. Benim bildigim kisinin bir rahatsizligi varsa sigorta sirketleri kendilerini garantiye almak icin kisiyi o rahatsizliktan muaf tutar ve öyle sigortalar. Ama belli ki Acibadem bunu düşünmekten yoksun ya da yeni müsteriye ihtiyaci yok.
Gelelim sadede arkadaslar. Hep ben mi deneyimlerimi paylasacagim sizlerle, hadi simdi sira sizde. Gösterin kendinizi ve söyleyin bana hangi sigorta dogumda iyidir, hangisiyle irtibata geceyim. parmaklar klavyeye, hadi hadi hadiiii :)

Diyet

Gecenlerde bir postumda bahsetmistim, diyetisyen yardimiyla 6.5 kilo verdim diye. Gelelim hikayemize :)

Ben 29 senelik hayatimda simdiye kadar hic diyetisyene ya da akupunkturcuya gitmedim, hatta gidenlere de icten ice "para ödeyince mi oluyor, girtlagini tutsan kilo verirsin" yaklasimim bile olmustur, itiraf ediyorum. Eee sen misin öyle atip tutan. Gecen sene Mayis'ta is degistirdim ve gida sektöründe bir firmaya gectim. Üstelik pek de tatli gidalar bunlar öyle böyle degil. Ofiste sürekli masanda, her toplantida gözünün önünde, her lafin icinde bu tatli seyler olunca kolaysa gel sen yeme! Ben yapamadim ve basladim kilo almaya, Hayatimin simdiye kadarki en yuksek kilosuna ciktim. Gerci yine de "sisman" sayilmazdim ama kilolarim beni rahatsiz etmeye baslamisti. Aynadaki görüntüm hosuma gitmemeye baslamisti yavas yavas o yag baglayan göbegi gördükce her gün karsimda (evet her kadinin ortak sorunu, bölgesel aliyorum ben de kiloyu)
Buraya kadar hala okumayi birakmamis erkek okur varsa hayrettt der son kez uyarimi yaparim. Bu entry anlamis oldugunuz gibi kadinsaldir :)
Neyse efendim, sonunda cok uygun fiyatli diyetisyenimizi bularak Subat'ti yanilmiyorsam basladim. Diyetisyenin benden istedigi 7.5kg vermemdi, ben ise kafamda 4-5 kg diye gitmistim. Sonuc: 6-5 kg ve ben de inanamiyorum kendime ama "artik daha fazla kilo vermek istemiyorum, böyle cok iyi" diyen bir Quentins. Beni 1 ay kendi halime birakti bakalim koruyabilecek miyim kilomu diye. Veee gecen Cuma ispatlandi ki gram alip vermemisim :) Simdi 2 ay birakti kendi halime beni, balaim, Eylul'de tatile gitmeden tekrar görünecegim. Sanirim kaptim ben artik bu isi ;) Saglikli yasamanin sirlarini verdi aylardir sagolsun yavas yavas.
Artik hafif ve daha da mutluyum.
Not 1: Spor yaptin mi diye soracaksiniz muhtemelen. Hayir yapmadim daha dogrusu yapamadim. Haftaici pestil seklinde kacta eve geldigim hic belli olmuyor. Haftasonlari aslinda yüzmeye gidiyorum ama o da pek düzenli degil.
Not 2: Benim kilo verirken cok büyük bir motivasyonum vardi, muhtemelen o da cok büyük bir itici üc oldu.
Not 3: Kim diyet cok kolaydi, hic ac kalmadan zayifladim derse yalan, inanmayin :) Evet, artik hiicc ac kalmiyorum ve yiyerek veriyorum ama ilk 1 hafta geceleri kabustu. Yemekten sonra yatana kadar hicbir sey yiyememek, aman allahim düsünmek bile istemiyorum :)
Not 4: Cenem feci düstü, bu notlara bir son vermek lazim!

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Herseyi Bilen Kadin


Is yerinde calisirken bir nefes alip ufak bir kacamak yapmak isterseniz, sizi oldukca eglendirecek olan bir site tavsiye edeyim. Herseyi Bilen Kadin ki kendisi Avrupa Yakasi dizisinden tanidigmiz Senay Gürler olur sizi sorulariyla bekliyor.


Aslinda Lipton caylarinin tanitim calismasi olan bu sitede Senay Gürler aklinizda tuttugunuz nesnenin ne oldugunu sorularina vereceginiz cevaplar sayesinde buluyor. Nasil olur ya diyorsaniz bir deneyin. Göreceksiniz beklediginizden daha basarili tahiminlerde bulunuyor Senay.

Az önce radyo tuttum ve bildi. Bayiliyorum bu herseyi bilen kadina....

Erkek Bakim Otomati

Erkek Bakim otomati diye birsey varmis. Ben de gecenlerde tesadüfen bir alisveris merkezinin tuvaletinde gördüm. Ilk basta yurt disinda umumi tuvaletlerde oldugu gibi prezervatif makinasi koymuslar sanip sasirdim. Bir de alevli bir resim koymuslar, insan ne oldugunu hemen anlamiyor :)
Sonra anladim ki acil durumlarda bakima ihtiyac olabilir diye 1 lira karsiliginda ufak bir kutucuk icerisinde bir bakim seti satiliyor bu makinada. Kutunun icerisinde kendinden macunlu bir dis fircasi, Hobby sac jölesi, Hobby el ve yüz kremi bir de parfüm var. Prezervatif de olsaymis iyi olurmus bence. Neyse, güzel düsünmüsler ama sanki cok önenli bir seyi unutmuslar; kendinden köpüklü jilet :)
Arastirinca ögrendim ki bircok alisveris merkezinde ve sinemada bulabilirsiniz...
Bunun kadin versiyonu da olmali bence. Icinde hijenik ped, parfüm, krem ve dis fircasi olabilir örnegin...


3 Temmuz 2009 Cuma

Papazin Bağı

Ankara'nin en eski dinlence mekanlarindan biridir Papazin Bağı. Şehrin merkezinde, sicak yaz günlerinde ferahlamak için ideal bir mekan. Gazi Osman Paşa'da oldukca merkezi bir yerde bulunan Papazi Baği adini Cumhuriyet'ten önce oralarin sahibi olan Ermani bir papazdan aliyor. Asirlik ağaçlarin gölgesinde Semaverle çay içebillir, ufak havuzlardaki kaz, tavuk ve horozlarla eğlenebilirsiniz. Kuş cıvıltılari hiç susmuyor zaten. Gözlemeleri de fena değil.
Şehrin göbeğinde bu kadar değerli bir araziye hala dokunulmamış olmasına hayret etmemek mümkün değil. Allahtan 1. derece doğal sit alani ilan edilmiş. Umarim daha uzun yillar öyle kalır.

Ama şu dandik plastik masa-sandalyeleri de değiştirmenin zamani gelmiş sanki...

2 Temmuz 2009 Perşembe

Yeni Elbisem ve Lacheen

Bu elbiseyi gordugum an vurulmustum ama nedense satin almadim. Aslinda nedenini de biliyorum. Internetten kitap, makyaj malzemesi vs satin aliyorum da ne bileyim kiyafet satin almak hep zor gozukmustur. Giymeden alinir miymis hic? Aliniyormus :) Sonunda muradima erdim ve günlerdir yetenekli genc mimar Lacheen`in dükkanindan bakip durdugum elbiseye kavustum. Gerci bu pek de kolay olmadi :) Önce Lacin`in tv cekimleri girdi araya, sonra da elbisede kullandigi kumastan bulamadigini iletti bana ama neyse ki aklina pratik bir cozum geldi ve ilk yaptigi ve fotograflandirdigi elbiseyi birkac rötusla bana gönderebilecegini soyledi, ustelik cok da uygun bir fiyata.

Kargo elime ulastiginda nasil buyuk bir hevesle posetini actigimi gormeliydiniz. Bu arada Lacin, bizim ofisten de hayli bayan hayran kazandin ;) O aksam eve gelir gelmez elbiseyi uzerime denedim ve ertesi gun de ise giydim. Sirkette herkes ba-yil-di kiyafetime, iltifat ustune iltifat aldim.

Cok tesekkurler Lacin, eline emegine saglik! :)

28 Haziran 2009 Pazar

D2W - Degradable plastics


Bugün D&Rda kitap aldiktan sonra plastik poset üzerindeki ibare dikkatimi cekti. Meger artik her plastik poset bildigimiz plastikten degilmis. Üzerinde D2W ibaresi olan posetler dogaya birakildigi zaman 12 ila 24 ay icinde isiya, basinca ve isigia maruz kaldikca dogadaki basit materyallere dönüsüyormus.

Bunun sadece labaratuvar ortaminda kalmamis olup Türkiye`deki bir kitapcinin posetlerine kadar gelmis olmasi ne güzel. Umarim yakinda bunlardan daha fazla görürüz. Özellikle süpermarketlerde ne cok plastik poset kullanildigini düsünecek olursak. D2W`nin Türkiye`deki üreticisi Ecoplast`in sayfasinda yillik plastik poset tüketiminin sayaci var. Ona bakin ne cok poset tüketildigini daha iyi anlayin.

DOQO Cep Telefonu Sarj Noktasi


Bir süredir alisveris merketlerinde, bazi cafelerde hatta hastanelerde falan görüyorum bunlardan: DOQO Cep Telefonu Sarj Noktasi. Ufak bir ücret karsiliginda belli basli tum cep telefonu markalarini hizli bir sekilde sarj edebiliyorsunuz. Üstünde yarim saat icinde sarj ettigi yaziyor. Hic kullanmadim, kullanan da görmedim ama ilginc bir fikir. Para kazaniyor mu bu makinalar gercekten merak ediyorum.


Gerci yarim saat icinde nasil sarj oluyor pil anlamadim tam olarak. Ayrica bunun pilin ömrü üzerinde ne gibi bir etkisi oluyordur?

YouTube`a nasil kullanildigini gösteren bir video bile koymuslar.

19 Haziran 2009 Cuma

Uzun Zamandan Sonra İlk Defa


Bugün uzun zamandan sonra ilk defa Cuma günü olduğu için çok mutluydum. Şu anda da hala harika bir ruh hali içindeyim :) Hiç bitmesin istiyorum! Aylar sonra ilk kez oturmuş bloguma yazı bile yazıyorum. Düşünün artık ne keyifliyim :) Bu kadar keyifli olmamın en büyük sebebi elbette öğleden sonra bir eğitimin erken bitmesi ve benim en yakın iş arkadaşımla işi kırıp Bağdat Caddesi'ne gitmemiz. Ne de iyi yapmışız! Ninewest'in geçen hafta indirime girdiğini duyunca hemen arkadaşımı da kaptım caddeye geldik :) Önce bir heves Şaşkınbakkal'dakine gittik büyük diye. Ama hiçbir şey bulamadık. Sonra bir umut Suaidye'dekine gidelim dedik. Yolda Nursace ve yeni açılan (en azından ben yeni görüyorum) Hotiç'e uğradık ama ııhh onlarda da beğenemedim birşey. Aslında Hotiç'te harika ayakkabılar vardı ama hep işe giymelik. Benim hayal ettiğim haftasonu için rahat ve güzel, cıvıl cıvıl sandaletlere rastlayamadım. Amaaaa Suadiye'deki Ninewest'e girince şu andaki sandaletlerim bana göz kırpıyorlardı :) Anlayacağınız bu keyfimde yeni ayakkabılarımın da büyük rolü var. Yeni bir şey alınca çookk mutlu oluyorum çocuklar gibi :)

Ahh bir de ayakkabı alışverişimden sonra girdiğimiz Starbucks'taki buzz gibi vanilya frappucino ve arkadaşımın browniesinden tırtıkladıklarım enfesstttiii :) Tabii verdiğim 6,5 kiloyu düşünerek frappucinom küçük boydu ve krema koydurmadım. Brownienin de üçte birini yedim. Browniesini bugün ilk defa yedim. Enfesti. Tadı bana sufleyi hatırlattı ki sufle deyince benim için akan sular durur :) Ne hainim değil mi? Sizin de ağzınızın suyunu akıttım.

Not 1: Sandaletlerimin resmi sonra, giyince gelecek :)
Not 2: 6,5 kg verme hikayem de çok yakında :)