Bazen insan markalı ürünlerin fiyatı ile aynı ürünün markasiz fiyatı arasındaki fark karşısında şaşırıyor. Bu seferki konumuz perde.Çocuk odasına perde için ilk önce herkesin bildiği ünlü perdecilere gittik. Persan, Linens ve diğer büyük perdeciler.....
Tül perde, yanlarda dekor perde ve güneşlik (blackout olarak da okyabilirsiniz) için 1100 tl ile 1300 tl arasında farklı fiyatlar verdiler. Aslında ilk başta bebek mobilyasını yaptırdığımız yer (başka bir yazı konusu) 650 tl gibi bir fiyat vermişti ama emin olmak için başka yerleri de araştıralim istedik.
Mobilyacı iyi fiyat vermiş diye düşünürken arkadaşların tavsiyesi ile İçerenköyde Yüksel Çeyiz adında bir perdeciye gittik. Konum biraz karışık, mahalle dik ve dar ara sokaklardan oluşuyor ama dükkan Atatürk caddesi üzerinde orta büyüklükte bir mahalle perdecisi. (Dar sokakları özellikle belirttim çünkü ilk gidişimizde navigasyon bizi öyle yollardan götürdü ki dağ keçisi kendini doğal ortamında hisseder :) )
Tamam, tabii ki Yüksel Çeyiz bir Linens değil. Çeşit daha az olabilir ve bu işlerden çok iyi anlamadığımı düşünürsek kalite olarak da bir fark olduğunu kabul edebilirim ama 300 tl dedi ya !?!... Aldık tabii :) Hatta uygun fiyatı bulmuşken tembellikten uzun süredir beklettiğimiz salonda ve yatak odasında eksik olan güneşlikleri de aldık.
Böyle bir yerde sizi en çok rahatsız edebilecek olan satıcının / dükkan sahibinin ameleliği olabilirdi ama Orhan Bey oldukca kibar ve yardımcı (Dükkanın adı niye Yüksek Çeyiz acaba ?). Ölçü almaya gelen ve montajı yapan yardımcıları da eli yüzü düzgün insanlar. Yatak odasına alacağımız blackout için hesap yaptığında, fiyatı biraz yüksek bulduk ama çocuk odasının perdesi o kadar uygundu ki bu konunun çok da üzerinde durmadık ve kabul ettik. Sonradan ölçü almaya geldiklerinde kendisi hesap hatası yaptığını söyledi ve onun da fiyatını indirdi. Ayrica perdeleri de söz verdiği gün teslim etti. Çok da güzel oldu.
Böyle bir esnaf tavsiye edilmez de ne yapılır?
Dekor perdelerin bağlarını unutmuşlardı ama o kadar kusur olabilir. Bir sonraki gün onu da teslim ettiler zaten.
Perde almadan önce en azından fikir edinmek için mutlaka uğramanızı tavsiye ederim:
Yüksel Çeyiz
Fındıklı Mah. Atatürk Cad. No:50 34752, İçerenköy, Ataşehir, İstanbul
Tel: (0216) 576 77 57.
20 Şubat 2012 Pazartesi
27 Ocak 2012 Cuma
Unnado
Unnado'yu bileniniz var mı? Anneler, Bebekler ve Çocuklara özel alışveriş kulübü.
Ben hamileliğimin ilk aylarında tesadüfen internette gezinirken bir reklam banner'ı sayesinde haberdar oldum. O günden beri de bolca hamile kıyafeti, ateş ölçer ve çıldırdığımı düşünebilirsiniz ama Prima'dan bez bile aldım :) Evet, kabul ediyorum, sonuncusu biraz abartı olabilir. Braun ateş ölçer piyasada 130-150 TL'ye satılırken ben kargo dahil 98 TL'ye aldım yanlış hatırlamıyorsam. Eğer siz de bebeğiniz ve kendiniz için hesaplı alışveriş yapmak istiyorsanız, bu linkten üye olabilirsiniz.
5 Ocak 2012 Perşembe
Yeni Bir Blog: "Anne Oluyorum"
Biliyorsunuz kocamla Deneyimlerimizi uzun süredir bu blogdan sizlerle paylaşıyoruz.
Hamileliğim boyunca "Deneyimlerimiz"i biraz aksatabilirim haberiniz olsun :) Sebebi ise çok basit. Hamileliğim süresinde yeni bir blog tutmaya karar verdim. Merak ediyorsanız buyrun buraya: )
Hamileliğim boyunca "Deneyimlerimiz"i biraz aksatabilirim haberiniz olsun :) Sebebi ise çok basit. Hamileliğim süresinde yeni bir blog tutmaya karar verdim. Merak ediyorsanız buyrun buraya: )
30 Aralık 2011 Cuma
Kirpikteki Gözyaşına Teşekkürler :)
Şimdiye kadar hiçbir çekiliş ya da şans oyununda birşey kazanmamışımdır. Ama yine de eğlence olsun diye katılmaktan da geri durmam :)
Hem eğlenmek hem de Sebla'nın emeğiyle yaptığı kurabiyeleri duyurmakta belki benim de ufak da olsa bir katkım olur diye bu çekilişe katıldım ve inanılır gibi değil ama kazandım! :) Bu da bebişimin şansına olsa gerek :) Sebla'nın kurabiyeleri dün şirkete geldi. O kadar özenli hazırlamış ki kutusunu. Bir de üzerine not iliştirmiş. Çok duygulandım :) Rüzgar'la Sebla'dan İpek'le annesine diye :) Tekrar çok teşekkürler.
Eğer siz de bu enfes kurabiyelerden ya da birbirinden şık ve lezzetli pastalardan sipariş etmek isterseniz, hadi tık tık :)
Hem eğlenmek hem de Sebla'nın emeğiyle yaptığı kurabiyeleri duyurmakta belki benim de ufak da olsa bir katkım olur diye bu çekilişe katıldım ve inanılır gibi değil ama kazandım! :) Bu da bebişimin şansına olsa gerek :) Sebla'nın kurabiyeleri dün şirkete geldi. O kadar özenli hazırlamış ki kutusunu. Bir de üzerine not iliştirmiş. Çok duygulandım :) Rüzgar'la Sebla'dan İpek'le annesine diye :) Tekrar çok teşekkürler.
Eğer siz de bu enfes kurabiyelerden ya da birbirinden şık ve lezzetli pastalardan sipariş etmek isterseniz, hadi tık tık :)
25 Aralık 2011 Pazar
Yandex Haritalar
Ah Google Maps, bunca zaman ne sadık bir kullanıcındım.Kaç kere bilmediğim yolları öğrettin bana, kaç kere tarif aldım senden.... hep doğru yollari gösterdin bana.... ama başka ülkelerin kullanıcılarına Cadde Görünümü sunarken bunu Istanbullulardan hep esirgedin. Ayrica trafik yoğunluğu konusunda da hiç yardımcı olmadın.
Hasretle bekledim cadde görünümüne kavuşacağımız ve seninle Istanbul'un sokaklarını arşınlayacağımız günü ama sen de bilirsin ki fazla naz aşık usandırır. Itıraf ediyorum seni Yandex ile aldatıyorum!
Yandex Istanbul için hem cadde görünümü veriyor hem de tarfik sıkışıklığı ile ilgili bilgi veriyor. Yol tarifi verirken trafik sıkışıklığını göz önünde bulundurarak yolculuk süresini tahmin ediyor. Trafik ile ilgili bilgilerin güvenirliğini daha test etmedim ama cadde görünümü başarılı.
Ne diyebilirim google maps, seni daha iyisi için terk ettim. Istanul için cadde görünümü sağladığında tekrar görüşelim....
23 Aralık 2011 Cuma
Acarkent Mezzaluna
Geçenlerde değişiklik olsun diye acarkentteki mezzalunaya gidelim dedik. Acarkente de daha önce pek gitmişliğim olmadığı için yolu çok iyi bilmiyoruz. Bildiğimiz tek giriş Acarkent E kapısı.
Hiç gittiniz mi o yoldan bilmiyorum ama hala artık şehirde değilde ormanda ilerliyormuşsunuz hissi veriyor. Tam kendi aramızda burada kalsan kurtlara yem olursun diye espiri yaparken gece karanlığında arabanın farlarının tam ortasında bir Kurt (köpeği) gördük ve gülümsemelerimiz yüzümüzde dondu kaldı :) Şaka yapmıyorum tam filmlerdeki gibi bir sahneydi. Farın parlak ışıklarında tüm haşmetiyle duran aç !? bir kurt.
Eğer bir filimde olsaydık arabanın tam o anda arıza yapmasi gerekirdi ama biz orman yolundan devam edip nihayet Acerkente vardik.
Trio'daki mezzaluna biraz küçük olduğu için ve sağdan soldan geçenler biraz fazla olduğu için ambians olarak pek tat vermiyor. Acarkent Mezzaluna ise daha ferah ve şık bir ortama sahip. Girişin solunda kalan bölümde pizzalarin hazırlandığı murfak kismi da izelyebiliyorsunuz. Mezzaluna'nın pizzalarini beğeniyordum ve yine burada da çok memnun kaldım. Ayrica çalışanların ortalamanın oldukca üstünde ilgili ve nazik olduğunu söyleyebilirim.
Mekanın tek falsosu içeride tuvalet olmamasi. Restoran Acarkent'teki Coliseum Yaşam Merkezi içerisinde bulunuyor ve lavabolar da ortak kullanım alınında.
Herşey iyi güzel ama fatura biraz kabarik. Sonuçta bir pizza'nin 40TL olmasi çok makul değil. Manzara yok, canlı müzik yok.... e pizza da biraz daha uygun olmali sanki.
4 Aralık 2011 Pazar
Samsun Galaxy S2
Of bloga herhangi bir şey yazmayalı ne kadar uzun zaman olmuş. Çok düzenli bir yazar olmadığım aşıkar. Halbuki geçen zamanlarda paylaşacak ne çok deneyim vardi. Artık ufak ufak arayı kapatmaya çalışmak lazım.
Daha önce Philips X800 cep telefonu ile ilgili bir yazı yazmıştım. Oldukca memnundum ama artık değiştirmenin zamanı gelmişti. Kendisini bir süre önce Samsung Galaxy S2 ile değiştirmiş bulunuyorum.
Samsung S2 cidden aşık olanabilecek bir telefon ve özellikle ilk zamanlarda elinizden düşüremeyeceksınız. Geniş ekran, süper ince tasarım ve oldukca hafif.
Yeni nesil akıllı telefonlar arasında biraz araştırma yapıp webden kaşılaştırmalara bakacak olursanız zaten S2'yi en üst siralarda göreceksiniz ve satın aldığınız zaman bunun sebebini anlamak uzun sürmeyecek.
Bir kere çift işlemcisi sayesinde tüm operasyonlari çok hızli yapıyor. Web tarayıcısı da oldukca başarılı (ama ben yine de Opera indirmenizi tavsiye ederim). Anrdoid dünyasının size faydaları ise saymakla bitmez. Her türlü uygulamayı android market'ten, getjar.com veya applopedi.com gibi web sitelerinden indirebilirsiniz. Iphone'un aksine çoğu uygulamayı bedava bulabiliyorsunuz. Oyun konusunsa ise binlerce alternatif mevcut. Anrdoid dünaysı o kadar geniş ki yeni uygulamaları veya oyunları takip etmek için Droid of the Day gibi uygulamalar var. Hatta anroid üzerine ayrı bir blog mu yazsam acaba diye düşünmeye başladım.
Telefonun en kötü yanı, diğer birçok geniş ekran telefonda da olduğu gibi pilin ömrü. Telefonun pili ne kadar gidiyor sorusuna cevap vermek neredeyse imkansiz. Bu tamamen sizin telefonu ne için ne kadar kullandığınıza bağlı. Video seyrederip, wifi açarım, devamlı oyun oynarım diyorsanız günü tamamlayamayabilirsiniz.... ama böyle bir telefon da sadece telefon etmek için kullanılmaz zaten. O yüzden Şarj aletini devamli yakında bulundurmaya özen gösterin.
Eğer S2'yi almayı düşünüyorsanız uygun fiyata bir mobil internet bağlantınızın olmasına da özen gösterin. Internet olmadan telefonun çok bir anlamı yok. Zaten uygulamalar devamlı bir bağlantı halinde; yok notification yok update vs... Bir arkadaşım son model bir Blackberry kullanıyor ama internet bağlantısı yok!? e o zaman niye blackberry'in var ki? (zaten ne diye BB alırsın o da ayrı bir konu :) )
S2 için biraz büyük olduğu ile ilglili yorumlar var ama geniş ekran da başka türlü olamıyor. Ayrıca tekrar belirteyim; telefonun inceliği ve hafifliği sizi şaşırtacak. Erkan boyutu tatminkar bir web deneyimi yaşatıyor. Sosyal ağlar için zaten birçok uygulama mecvut.
Bir telefonda en önemli konulardan biri de sağlamlığı. Daha sahip olup da düşürmediğim bir telefon yok. Eski Philips'im kendini 3 parçaya ayırarak savunuyordu. S2'nin öyle bir alışkanlğı yok ve ilk zamanlarda geniş ekran insanı biraz huzursuz ediyor. Ilk düşüşte ekranın ne hale geleceğinden korkuyordum. Ancak youtube'daki birçok videodan da görebileceğiniz gibi ekran beklenildiğinden daha iyi bir performans çıkartıyor. Benimki 3 düşüşü de hasarsız atlatmayı becerdi....
Android uygulamalari ile ilgili daha fazla bilgi almak için bir de buraya göz atın;
www.androidlerim.blogspot.com
Bu arada ben S2'yi androidtelefonlari.com sitesinden aldım ve herhangi bir sorun yaşamadım. Zamanında ve sorunsuz teslimat yaptılar.
28 Haziran 2011 Salı
Giardino Cappuccino Cafe
Cekmeköy'den Çavuşbaşı'na doğru giderken sol tarafta eskiden Robert's Cafe olan şimdi ise Giardino Cappuccino adını alan olan güzel bir mekan var.
Daha önce de buraya bir kere gitmişliğim vardı ama kış günü olduğun için bahçesinin güzelliğini fark etmemiştim. Bugün kahvaltıya gittiğimizde, hava da güzel olduğu için o güzel bahçede oturabildik. Daha otoparktan cafe'ye giden yol sizi güzel çiçeklerle sarıyor. Bakımlı, canlı yemyeşil çimenlerin üzerinde görkemli ağaçlar ve çiçekler bulunuyor. Bahçenin solunda bir Dionysos heykeli var ve onun etrafi da güzelce çiçeklendirilmiş. Zaten cafe'nin hemen ön tarafında da çeşitli bitkilerin ve çiçeklerin satışı yapılıyor. (sanki dionysos kimmiş tabiiki bilmek lazim gibi yapmayacağim, gerekli wiki linki paylaşıp öğrenmek isteyenlere yardımcı olacağim: http://en.wikipedia.org/wiki/Dionysus ... veya yunan tanrılarından deyip geçelim...)
Servis elemanlari kibar, çalan müzik iyi, kahvalti da oldukca lezzetliydi. Biraz pahali olduğu söylenebilir. En fiyakali 2 kişlik kahvalti tabaği 55 tl...
Cafe'nin yanında şimdi bir de pony club hizmet vermeye başlamış. Sabah olduğu için aktif değildi ama ortalıkta ponylerin dolanmasi hoş oluyordur herhalde.
Iç mekanın dekorunu da oldukca beğendim. Yüksek tavan ve geniş camlar ortamı ferahlatıyor, Ayrıca şömine dekoru da oldukca orjinal.
Cafe için niye böyle garip bir isim seçmişler hiç bir fikrim yok. Web sitelerinde neden o güzel bahçenin tek bir fotoğrafi bile yok anlam verebilmiş değilim. (Ben de fotoğraf çekmediğim için sizinle paylaşamadım ama bir dahaki ziyaretimde söz...) Tek erkek tuvaletinin bulunduğu koca mekanda erkekler tuvaletine pisuvar koymamak nasil bir düşüncedir bilemiyorum ama genel olarak tuvalet, kalite olarak mekanın 3 seviye altinda kaliyor onu da belirtmiş olayim.... Arka tarafta otopark mevcut ama haftasonlari yeterli olmuyor.
12 Haziran 2011 Pazar
Ter Kokuyorsun
Yaz sonunda geldi ama malesef ülkemizde genel vücüt temizliği ve deodorant kullanımı yaygın olmadığı için toplu yerlerde bulunmak rahatsiz edici olabiliyor.
Özellikle servis sektöründe çalışanlar bu konuda dikkatli olmalıyken durum genelde vahim oluyor. Yemek nefis olsa bile ter kokan bir garson ne kadar iştah açıcı olabilir ki?
Hadi bunlar anlık rahatsızlıklar ama ya tüm gün birlikte çalılştığınız bir iş arkadaşınız nahoş kokular yayıyorsa. Yüzüne karşı kokuyorsun demek, iyi niyetli bile olsaniz, çok ayıp olacağından birileri çıkmış bunu söylemenin anonim bir yolunu bulmuş; terkokuyorsun.com.
Fikir çok basit, uygulama pratik ve bence süper bir fikir. Sitede daha reklam olmadığına göre şimdilik çok tutmamış durumda ama 22 bin kişiye email yollanmış...... :)
27 Mayıs 2011 Cuma
Diş İpi Tutuculari
Ya diş ipini kullanırken sizin de parmak uçlarınız morarıyor mu? Ben ipi sıkı tutabilmek için parmaklarıma sarıyorum sarıyorum, sonra dişlerimin arasında geçiriken çekiyorum itiyorum ve sonuçta parmak uçlarıma kan gitmiyor. Zaten dişlerin arasını temizlemek zor bir de diş ipi kaygan olunca işler kolaylaşmiyor.
Ama ben mor parmaklarla boğuşurken el oğlu Diş İpi Tutucusu'nu icat etmiş. Aslında çok basit ve mantıklı bir icat, ayrica hoş bir kolaylık. Yurt dişinda bulunabiliyor, bildiğim kadarıyla Türkiye'de daha satışa sunlmadi ama çok sürmez herhalde.
Satıcının web sayfasında gezinirken ayrıca gece dış gıcırdatanlar için de farkli bir icat dikkatimi çekti "Gece Diş Koruyucusu", belki lazim olur:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)