17 Nisan 2011 Pazar

Atasay Kuyumculuk

Hazir uzun bir hafta sonu için sessiz sakin Ağva'ya kaçma planlari yaparken sevgilimi bir süpriz ile neşelendireyim dedim.

Bir hediye almak lazim ama acaba ne alsam diye düşünürken aklıma güzel bir yüzük almak geldi. Daha önce Kapalıçarşı'da Boybey'den birşeyler almışlığımız var ama hem konum olarak biraz uzak kalmasi hem de kurumsal kuyumcular ile karşılaştırınca ne alabileceğimi önceden bilemeyeceğimden dolayi biraz da webden araştırıp Atasay'ın mağazasına gittim.

Zaten aklıma bir yüzük kestirmiştim (resmimdeki), satıcıya da derdimi anlattıktan sonra yüzüğü aldım çıktım. Mağaza içerisinde aydınlatma süper tabii. Ne alsanız elinizde müthiş parlıyor, herşey mükemmel.

Neyse, yüzüğü uygun bir ortamda hediye ettim ama tatmin olmakla birlikte yüzüğün mağazadaki kadar da güzel olmadığını düşünüyordum. Zaten sevgilim de birkaç gün sonra yüzüğü değiştirmek istediğini söyledi. Vay sen benim aldığım hediyeyi nasil beğenmezsin, ne kadir kıymet bilmezmişsin triplerine girmedim tabii... :) Yüzüğü alırken bu ihtimali hesaba katip, değiştimek istediğimizde bunun kolayca halledilebileceğini öğrenmiştim zaten. Yüzük iyi hoş ama 7 küçük taşı bir arya getirip bir tane büyük taş efekti verme fikri yanlızca çok parlak ışık altında pratiğe dönüşüyor. Normal ışık altında ise yüzük biraz çakma duruyor. Zaten sevgili kayınvalidem de yüzüğü ilk gördüğünde "Bu imitasyon mu?" diye sordu :) Siz siz olun mümkün olduğunca bu tarz bir hediyeyi başka bir kadın ile birlikte alın (ama çaktırmayın :) ), iki kere uğraşmayın.

Sevgilimle birlikte Atasay'a gittik ve yüzük yerine güzel bir kolye beğendik. Atasay gibi kurumsal bir yerden mücevher almanın tek olumsuz yönü en küçük bir değişikliğin bile ancak merkezden yapılıyor olmasi. Kolyenin zinciri uzundu ve bu değişiklik için merkeze gitmesi gerekiyordu. Kapali çarşıda bunun için size bir çay ikram ederler siz onu içene kadar kolye gelir.

Hikayenın sonu burda olmalıydı ama malesef devamı var. Gittim kolyeyi aldım sevgilime verdim. Bir gün sonra öğrendim ki kolyenın bir taşı düşmüş. Haydiii, git bir daha Atasay mağazasına derdini anlar. Neyse ki Ataday çalışanlari çok nazik, çok kibar pek bir yardım sever. Problemsiz tamire gönderdik.

Kolye geri geldi, gittim aldim, sevgilime teslim ettim. İtiraf ediyorum, bu aşamada artık baymıştım. Bu kadar meşekkatli işlerden hoşlanmıyorum. Biraz daha zahmetsiz taleplerim var... Neyse bitti artık derken sabahın köründe ben daha uyurken rüyalarımı bir ses böldü; "Bunun taşı diğerlerinden farkli, koyu duruyor, yükseliği farkli" gibi birşey... Siradan bir kabus ile gerçeklik arasında gelip giderken verebileceğim en iyi cevabi verdim; "Ben götürürüm bi bakarlar" :)

Bakarlar bakmasına ama ben göremiyorum ki problemi adamlara anlatayim. Yakından bakıyorum, evirip çeviriyorum ama bi problem göremiyorum. Yapacak birşey yok, aldim götürdüm kolyeyi yeniden Atasay'a. Adam büyüteç ile bakıyor, ışığa tutuyor ama o da birşey göremiyor. İçimden "bunu görmek için bir kadının bakmasi lazim" diye geçiriyorum ama birşey söylemedim tabii.

Mağazanın sahibi olduğunu tahmin ettiğim adam biraz kil, yok bunda birşey falan demeye başladi. Kolyeyi öylece alıp eve gitsem kabus gerçek olur, hayat bana zehir olur :) Aradım sevgilimi o anlatti problemi adam da mecbur kabullendi. Satıcı olan adam zaten daha nazik, anlayışlı. Artik halime mi aciyor yoksa telefonda sevgilimden ağzının payını mı aldı bilmiyorum kolyeyi değiştirmeyi kabul ettiler.

Daha gidip almadim ama umuyorum ki bu hikaye burada bitecek..... :)



2 Nisan 2011 Cumartesi

Kolonoskopi

Tanı yöntemlerinin en korkulanlarından biri herhalde Kolonoskopidir. Kim makatından bağırsaklarına doğru bir kamera sokulmasını ister ki. Ama yine de çok etkili bir tanı yöntemi olduğu için zaman zaman insan mecbur kalabiliyor.

O mecbur kalani insanlardan biri de geçenlerde bendim ve bu tecrübemi paylaşarak bir sonraki kurbanlara tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Kendim internetten bakarken yeterince aydınlatıcı bir yazı bulamamıştım. Ekşisözlüğe ise hiç bakmayın, moralınız bozulur.

Karınımın sol alt bölgesindeki ağri bir haftadan fazla bir süredir devam edince kontole gideyim dedim. Doktor büyük bir ihtimalle hiçbirşey olmadığını ama önce bir ultason kontrolü yapmanın iyi olacağını söyledi. Ultrason raporunun en sonunda malesef, "detayli inceleme için kolonoskopi önerilmektedir" yaziyordu. Doğal olarak doktor da bu öneriye uyduğu için bir hafta sonrasi için randevu aldim.

Önce saolsun, Melahat hemşire kisa bir açıklama yaptı. Korkacak birşey yokmuş, serçe parmağı kadar bir kameraymış, 45dk civarına sürermiş.Zaten yarım uyutuyorlarmış ama uyku seviyesi hastanın bünyesine ve psikolojik durumuna göre değişiyormuş. Ne yalan söyliim bu açıklamalari bir kadından dinlemek daha iyi. Karşımda bir barzo bunlari anlatiyor olsaydı rahatlatıcı olmazdi herhalde.

Açıkcası kolonoskopinin en rahatsiz yanı psikoloji yanını saymazsak öncesindeki hazırlık. İyi bir görüntüleme olması için bağırsakların temiz olmasi gerekiyor. Bunun için de 4 litre suda çözülüp içilmesi gereken bir ilaç var. Kimilerine göre müthiş iğrenç olan ama bana kalırsa oldukca nötr bir tadı olan bu sıvıyı bardak bardak 4 saatte içmeniz gerekiyor. Ilk saat herhangi bir etki göstermiyor ama ondan sonraki 3 saat tuvalet ile bardak arasında geçiyor....çok sert silmeyin, tahriş olmayın :) 4 saatın sonunda ne kadar temizlendiğinize kendiniz bile şaşırıyorsunuz :) sadece saydam bir sıvı kalıyor....

Tabii bu işleme başlamadan önce tüm gün aç kalmanız gerektiğini söylmeye gerek yok. Tedaviye kadar hemen hemen 24 saat herhangi bir kati yiyecek almıyorsunuz.

Bağırsak temzileme sürecinin en sıkıntılı tarafı ise lavman. Kıçınıza bir yakınınızın birşey sokuyor olmasında rahatsiz olmayacaksaniz yardım da alabilirsiniz ama pekala tek başınıza da yapabileceğiniz bir işlem. Ufak bir plastik şişenin içerisindeki sıvıyı makatınıza boşaltmaktan ibaret. Bir iki dakika sonra da tuvalete koşturuyorsunuz....

Hastanede soyunduktan sonra ve bir hasta önlüğü giydirildikten sonra en savunmasiz halde burunuza bu işkenceye bilerek ve isteyerek katlandığınızı, herhangi bir problem çıkarsa hasteneyi ya da doktoru dava etmeyeceğinize dair bir belgeyi burnunuza dayıyorlar. Adeta kurbanlık koyun misali teslimiyetci bir durumdayken, dün gece yaşadığınız sıkıntılı anlardan sonra o belegeyi imzalamayi reddedip giden var midir acaba? Ben sadece şöyle bir göz atip imzaladim.

Yine şanslıydım ki kolonoskopi işlemimi uygulayacak doktor ve ona yardımcı olacak olan iki hemşire de kadındı. Ne da olsa kadının eli daha hafif oluyor :) Ayrıca yarı baygın, kıçı açıkta, özür dilerim ama en uygun sözcük bu; domalmış bir vaziyette 3 erkek ile aynı odada olmanin her erkek için rahatsiz edici olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Damardan aldığını bir sıvı ile bir bakıyorsunuz ki işlem bitimiş. İşlemin kendisi hakkında çok az şey hatırlıyorum, hayal meyal hatırladığım anlarda da herhangi bir rahatsizlik anımsamıyorum. Hatta yatağın kenarındaki ekrandan zaman zaman kameranın ilerleyişini takip ettiğimi anımsıyorum. İyi göremediğim için hemşirenin işlem başlamadan çıkardığı gözlüğü geri taktığını da hatırlıyorum mesela...

Sonrasında biraz dinlendikten sonra refakatcinizin sizi eve götürmesini istiyorlar...

Özet olarak rahatsiz ama korkulacak birşey yok. Uyuşturmadan yapan merkezler de varmış ama ben uzak durmanızı tavsiye ederim.