20 Temmuz 2008 Pazar

Club Sporium Bostanci


Atalarimiz ava cikarak fit kaliyorlarmis ama modern dünyanin insanlari zamanlarinin cogunu oturarak gecirdikleri icin hareket etmek icin uste para veriyorlar. Uc tarafi denizle cevrili bir ülkede denzi olan bir sehirde yasiyorum ama yine de yüzebilmek icin Club Sporium Bostanciya uzunca bir süredir üyeyim. Ne de olsa bunun bir de kisi var...

Bircok fitness aktivitesine (tennisden squasha kadar) imkan tanimasina ragmen ben sadece havuz üyesiyim ve herkese tavsiye ederim. Yari olimpik bir havuzda kisin yüzebilir, cikista da sauna sefasi ile rahatlayabilirsiniz veya yazin acik olimpik havuzda güneslenebilirsiniz.

Yanliz uyarmaliyim yazlari acik havuza cok ragbet oldugu icin biraz kalabalik olabiliyor. Eger amaciniz sosyallesmek (= piyasa yapmak) degilse sabah erken gelip tertemiz havuzda yüzüp biraz da güneslendikten sonra kalabalik bastirmadan kacabilirsiniz. Kapali havuzdaki sorun ise zaman zaman ayi familyasina yakin olan bazi erkeklerin yüzerken biraz dikkatsiz davranmalari. Mümkün oldugunca kulvarinizi savunmaya calisin ve su fiskirtan kulaclara karsi kendinize bir gözlük edinin :) Burada da sabah erken gelmek daha konforlu bir deneyimi garanti ediyor.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Moda Iskele Restoran


Yaz olunca insan söyle püfür püfür denize karsi mekanlar ariyor. Iste Moda`daki tarihi iskele bu acidan oldukca güzel bir mekan. Her ne kadar Bogaz manzarasi olmasa da yine de Marmara denizinin ortasinda oturuyormus hissi veren tarihi iskele insana huzur veriyor. Denizin üzerinden tas bir yoldan gidilerek ulasilan iskele bir lodos firtinasinda hasar gördükten sonra restore edilmis ve simdi restoran ve cafe olarak Beltur tarafindan isletiliyor.

Oyle cok genis bir menusu yok ama ben yedigim Tavuk Izgaradan oldukca memnun kaldim. Menude belirtilmemis ama sanirim kömür atesinden hazirlaniyor ve bu lezzeti oldukca arttiriyor. Fiyatlar da makul sayilir; ana yemekler 15 ytl dolaylarinda. Isteyen icin icki de mevut.

Sabah arkadaslarinizla keyifli bir kahvalti keyfi yapabileceginiz gibi, öglen yemeginde denize karsi güzel bir yemek de yiyebilirsiniz. Benim tavsiyem denize sifir masalarden birine oturmaniz ve arada bir ufak ekmek parcalarini denize atmaniz. Iskele etrafinda bir sürü balik var ve siz ekmekleri attiginiz anda hepsi bir parca koparabilmek icin yüzeye hücüm ediyor. Oldukca keyifli bir manzara. Baliktan hoslanmiyorsaniz da etrafta ucusan Martilarla eglenin.

Firsat dogar dogmaz gün batimini da burda izlemek istiyorum. Yanimda sevgilim, karsimda deniz ve adalar, arkamda kösk gibi duran tarihi bir Iskele ve batan günes hemen yanibasimdaki denizi kizila boyuyur. Sikici bir haftanin ardindan insan haftasonunu böyle huzurlu gecirmeli...
ps: Moda Iskelesinde icki servisi olmadigina iliskin bir sitem geldi ve malesef hakli bir sitem cunku anladigim kadariyla isletme Beltur`a gectikten sonra icki servisini kaldirmis. Mekan yine güzel bir mekan ama eskiden oldugu gibi icki servisi de olsa daha guzel olurmus...

3 Haziran 2008 Salı

Pavli Adası'nda Düğün

Cumartesi akşamı, ilk şirketimden (şu an 3.şirketimdeyim de) bir arkadaşımın düğününe davetliydik. Düğün, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda diğer adıyla Pavli adasında oldu. Çok güzel deniz manzaralı ve aynı zamanda da yemyeşil çim bahçeli güzel bir düğün mekanı bence. Nikah 18:30’da kıyıldı, biz de 18:00’e doğru oradaydık. Dolayısıyla, günbatımını izleme şansımız oldu. Bizim Pavli Adası’na ilk gidişimizdi. Haftaiçinde telefon ederek tarif almak istedim ama telefonu açan uzman çavuş benim seceremi sordu :) Herkese tarif veremezmiş efendim, yok artık! Neyse, sonuçta tarif aldım ama ne tarif!

Uzman Çavuş: Tuzla’ya dümdüz geliyorsunuz, yol üzerinde zaten.
Quentins: Ne taraftan geliyorum? E-5? Sahil?
U.Ç: E-5.
Q: Sahilden geliş nasıl peki? Ben … tarafından geleceğim.
U.Ç: Oradan da olur, hemen yol üzerinde zaten.
Q: Geliş yönümde mi yoksa karşı tarafta mı?
U.Ç: Karşı tarafta.

Düğün günü sahilden Tuzla tabelalarına kadar gittik. Sonunda askeriyeye benzer bir tesis görünce durduk, Engin inip sordu. Fakat, tesis telefondaki askerin bana söylediği gibi karşı tarafta değildi, burası olamazdı. Bir de ilginçtir ne bir tabela ne de başka belirtici bir şey. Yanlış yerdeymişiz, meğer geçmişiz bile! Ki yol üzerinde o kadar da baka baka gitmiştik. Neyse, uzman şoför Quentins (:P) oradan bir U çekip gerisin geriye gitti ve bir taksinin bir yere girmeye çalıştığını görünce o da daldı peşinden koyun misali. İyi de yapmışım çünkü gerçekten de orasıymış. İşin komik tarafı taksileri içeri sokmuyorlar ve kapıda kimlik kontrolü yapıyorlar. Malum, askeriye… Taksiden şık şıkır elbiseleri ve topuklu ayakkabılarıyla inenler de tabanvayla gidiyorlar. Saçma!

Mekan iyiydi hoştu fakat servis çookk kötüydü. Garsonlar askerliklerini yapan erlerdi. Gece, erkekler arasında böyle askerlik herkese lazım şeklinde çok geyik döndü. Yemek servisi de içki servisi de çok ağır aksaktı. Ayrıca yemeklerini de beğendiğimi söyleyemem ama kimin umurunda :) Maksat insanın arkadaşlarıyla hoşça vakit geçirmesi. Yalnız, açık hava olduğu için akşam incecik elbiseler içinde epey üşüdük. Bazı arkadaşlarım şal istediler fakat tabii ki yoktu.

Bu arada fotoğraftaki yeni saçım :) Epey kısalttım ama rengi yine aynı benim doğal rengim. Her gittiğim kuaför ağzımdan girip burnumdan çıksa da dokundurmuyorum rengine. Ben yakıştırıyorum kendime. Beyazlarım çıkana kadar sanırım böyle de devam edecek. Gerçi büyük de konuşmamak lazım ;)

1 Haziran 2008 Pazar

Yeni Strawberry Siparislerim

Baslikta yeni dedigime bakmayin cunku aslinda en az bir ay oldu sagdaki urunleri alali ama ancak firsat oldu yazmaya. Tabii yine strawberry.net'ten :) Hala bilmeyen varsa buyursunlar buraya. Hepsini de tesadufen strawberryi gezerken gordum ve ihtiyacim olan urunler olduklari icin markalarina da guvenerek satin aldim. Ilk basta aslinda biray tereddutteydim ama sansim yaver gitti sanirim cunku hepsi de cok iyi urunler cikti. Simdi sira geldi bunlari sizlerle paylasmaya :)
Ilk urunumuz Clinique "take the day off". Urun antialerjik bir dudak ve goz makyaj temizleyicisi. Simdiye kadar goz makyajimi temizlemek icin bircok farkli urun denedim. Vichy, Nivea, Maybelline vs. Ama simdiye kadar en cok memnun kaldigim urun bu cunku en kuvvetli temizleyici ozelligine sahip olan bu. Vichy bence bes para etmez, ozellikle de makyaj malzemeleriniz (ornegin rimeliniz) waterproof ise. Maybelline'in sadece 2si 1 arada olan urunu idare ederdi. Ama artik Clinique'i kesfettigime gore Maybelline de rafa kalkti.
Diger siparis ettigim urun ise Stila color push-ups allik ama kremsi. Ben beyaz tenli oldugum icin Sweet Flash rengini tercih ettim, cok da memnunum. Bazi toz alliklar gibi cildimi kurutmuyor, ustelik kullanimi da cok kolay. Resimde aslinda biraz belli oluyor ama hani Lady Speed Stickler vardir dondurerek acar kapatirsiniz, iste bu alligin ambalaji da bu sekilde ve gayet de kullanisli bence.
Son satin aldigim urun ise Bourjois 3 D Effect fircali ruj. Tonu tam istedigim gibi turuncumsu ama degil. Nasil bir anlatissa bu da :) Numarasi ya 6 ya da 9 cok emin degilim.
Strawberry'e girmek benim keseme zarar, en iyisi bir sure uzak durayim :P

30 Mayıs 2008 Cuma

Dr. Oetker Gourmet Puding

Pazartesi günü, çok yakında tekrar düzenli yazmaya başlayacağım demişim ama nerdeee... Aradan 4 gün geçmiş bile ve sayfa hala aynı şekilde duruyor. Arkadaşlar, işleyen demir hesabı pırıl pırıl durumdayım son 2 haftadır özellikle :)


Neyse, gelelim konumuza. Soldaki fotoğraf belki 2 aydır yazılmayı bekliyor. Dr.Oetker Kakaolu Gourmet Pudingi büyük bir hevesle satın almıştım marketten çünkü içerisinde vişne parçacıkları vardı! Ama maalesef biraz hayal kırıklığı yarattı bende. Sanki vişne parçacığı konusunda biraz cimri davranılmış. Çok da bir farkı yoktu kakaolu pudinginden. Halbuki madem farklı bir ürün yapıyorsun bari tam yap değil mi? Boca et şöyle içine vişne parçacıklarını :) Yine de evde kolayca yapılacak pratik bir tatlı olması açısından denenebilir. Afiyet olsun şimdiden.
Not: Bu arada, hala evimde puding kaselerim yok (aman o eksik kalsın :) Onun yerine yukarıda gördüğünüz uzun ince dondurma kaselerime doldurdum pudingi de mecburen.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Nerelerdeyim?

Bloğumu çok ihmal ettim farkındayım. Bu siteye yazmaya başladığımdan beri ilk defa bu kadar uzun bir ara veriyorum. Neredeyse 1,5 ay olmuş. Hadi benim bahanem boldu da Engin neden hiç yazı eklemedi orası muamma. Aslında muamma da değil tembellik. Benim neden yazmadığıma gelince… Hayatımda büyük değişiklikler oldu. Öncelikle işimi değiştirdim. Geçen hafta Salı gününden beri yeni işimdeyim. Benim için çok daha iyi olacağına inandığım bir firma ve pozisyona geçtim. İzmir’e gittim, 1 hafta kadar ablamlarda kaldım, Diloş ve Handoş’la hasret giderdim. Bu yeni işim için görüşmeler yaptım. Eski işimden istifa ettim ama iki hafta süresince mecburen istemeye istemeye de olsa çalıştım. Hımmm başka… Bu şirkette araba verdikleri için mecburen direksiyon dersleri almaya başladım. Bu arada ablam iki defa İstanbul’a geldi. Onda da güzel gelişmeler var, olacak olacak inşallah iyi şeyler :) Araba kullanmaya ve bol bol stres olmaya başladım. O da ayrı bir yazı konusu olacak zaten. Az kalsın unutuyordum, evime hırsız girmeye çalıştı, kapı haşat oldu ve daha şu an aklıma gelmeyen kimbilir neler neler… Anlatacak çoookkk şey birikti kısacası. Deneyimlerimizi paylaşmaya devam :) Çok yakında! Bekleyin beni :P

14 Nisan 2008 Pazartesi

Melen'de Rafting

Biraz da değişik bir aktivite yapmak isteyen ve heyecanı sevenler için hafta sonu eğlencesi olarak bir tavsiyem var: Melen’de Rafting. Istanbul’dan Ankara’ya doğru giderken Hendek çıkışında bulunan Cumayeri bölgesinde Melen cayı üzerinde rafting turları düzenleniyor. Ben arkadaşlarımla ECORAFT’ın rehberligiyle katıldım (başka alternatifler de mevcut tabii) ve çok eğlendim. Rafting alanına kendiniz de gidebileceğiniz gibi ECORAFT’ın size sunucaği ulaşım imkanlarından da faydalanabilirsiniz. Ulaşım dahil fiyat 100 ytl ve rafting turunun sonunda size Pilav + sote tavuk + Salata ikram ediyorlar. Yok ben kendim giderim derseniz fiyat 85 ytl oluyor. Kendi arabanızla giderseniz yaklaşık iki saatlik bir yolu göze almalısınız. Servis, haliyle daha uzun sürüyor.

Vardığınız zaman ilk önce gerekli ekipmanlar ile donatılıyorsunuz. Sizi uyarmalıyım Melen’in suyu oldukca soğuk; o yüzden mutlaka size verilen dalgıç benzeri kiyafetleri giyin, sizi sıcak tutuyor. Gerçi kıyafetler nemli ve soğuk olduğu için önce ürperiyorsunuz ama az sonra zaten sırılsıklam olacağınız için bu pek önemli değil. Bu arada benim tavsiyem yanınızda spor ayakkabınızı veya botunuzu getirmenizdir. Yağmurluk, can yeleği ve kaskınızı da tedarik ettiğinizde ufak bir eğitimden sonra Raftinge hazırsınız. Bu arada ECORAFT ile ilgili tek sikayetimi de yapayım yeri gelmişken. Soyunma/giyinme yerleri çok dar ve ilkel, doğru dürüst bir kabin bile yok ve rafting sonrasında sıcak bir duş alabilsek hiç de fena olmazmış (şehir çocuğuyuz napalım :)).

Botlar altı kişilik ve en arkaya bir de rehber oturuyor. Rehberleri oldukca eğlenceli ve sempatik. Sizi Melen parkurundan emniyetli bir şekilde geçirirken kendileri de eğleniyor gibi.

Bizim botta suya düşen olmadı ama diğer botlarda bir iki fire verildi. Öyle inanılmaz yüksek debili bir parkur değil ama eminim benim gibi siz de ilk defa rafting yapıyorsanız çok eğleneceksiniz.

Bu arada diğer güzel hizmet, parkur boyunca fotoğraflarınızın çekilmesi. Isterseniz rafting sonrasında satın alabiliyorsunuz.

11 Nisan 2008 Cuma

Body Shop'ta Fırsat Günleri


Az önce aldığım bir e-maili sizlerle paylaşmak istedim. Body Shop'ta 11-12-13 Nisan tarihlerinde %25 indirim varmış. Hem de tüm ürünlerde! Cumartesi fırsatım olacak gibi gözükmüyor ama Pazar caddeye gidip bakmalı :)

C&A, Seni Seviyorum :P

C&A’yı henüz keşfetmemiş olanlarınız varsa Profilo Alışveriş Merkezi’nin tam karşısında. Kadın, erkek, bebek ve çocuk reyonları mevcut. Kadın reyonunda çok haminne kıyafetleri de oluyor ve bunlar C&A’nın alt markası olan C.A.S.A. Sokak kıyafetleri tarzından hoşlananlara Clockhouse alt markasıyla, bana ise Yessica alt markasıyla hitap ediyor. Örneğin kışın çok güzel bir kot pantalon satın aldım ve 9 YTL ödedim. Sanırım geçen sezonun ürünüydü ama varsın olsun, sırf belindeki kemeri bile o fiyata bulamazdım başka yerde. İhtiyacım da vardı iyi oldu. Tek sorun, bedenleri Alman bedeni olduğu için biraz geniş. Kazak tarzı şeylerde small büyük geliyor bana ve çoğunda xsmall da çalışılmadığı için çok beğensem de alamıyorum. İsterseniz web sitesinden İlkbahar/Yaz 2008 koleksiyonuna şöyle bir göz atabilirsiniz. Gerçi ben yine de siz kalkın üşenmeyin gidin derim, pişman olmazsınız :) Yukarıda saydıklarıma ek olarak iç giyim, ayakkabı, plaj kıyafetleri, aksesuarlar da mevcut.
Tek olumsuz diyebileceğim yanı ise kasadaki elemanların yavaş hareketleri. Kışın gittiğimde de durum böyleydi (hadi o zaman yeni açılmış diye olsun) ama bundan 1-1,5 ay önce gittiğimde de maalesef değişen birşey olmamıştı.


Not: Yukarıdakiler, C&A'nın web sitesinden benim hoşuma giden birkaç model... Siz de beğendiniz mi? Üst sırada sol ve ortadaki model bu sene çok moda, anlaşılan bu yaz her yerde eşarp havasında bluzler ve elbiseler göreceğiz.

Kokoşum Kokoşsun Kokoş

Bugün de eski yazılardan gidelim. Tembellik had safhada :) Daha önce de Tchibo'dan şu linkteki yazımda bahsetmiştim. İşte aşağıdaki bahsettiğim demonte 3 katlı dolabımız da yine Tchibo'dan. Sadık bir müşterisiyim, bilmem belli oluyor mu?
Yazının başlığının aksine aslında hiç kokoş değilimdir ama Engin hazır beni böyle yakalamışken fotoğraflayıp işi belgelere dayandırmak istemişti :) Nişanlıyken, yeni evimizin dekorasyonuyla uğraşırken, Tchibo kataloğunda bir dolap görüp beğenmiştim. Üç katlı, kendinden kapaklı, tam bizim mutfağa göreydi. Şu an bir gözünde soğanlar, bir gözünde patatesler ve diğer (en üst) bölümünde ise Engin'in her çeşit abur cuburu bulunmakta. İşte bu dolabı satın aldığımız zaman (yazın) demonteydi ve kurma işi bize kalmıştı. Engin zaten bayılır bu işlere, o gün benim de yapacağım tutmuştu işte. Dün akşam fotoğraf makinemdekileri bilgisayarıma aktarırken gördüm bu fotoğrafları, varlıklarını unutmuştum bile, kendi kendime gülüp eğlendim o günleri hatırlayınca.


Görmüş olduğunuz gibi eller manikürlü ve kırmızı ojeli ki Engin neredeyse kırmızı ojeden nefret ediyor ama ben inatla zaman zaman sürüyorum. Saçlar dışa doğru fönlü. Ama ben yerde bağdaş kurmuş o kokoş halimle dolap monte etmeye çalışıyorum :) Aslında o gün bir nikaha gidecektik, o yüzden de kuaföre gidip saç baş yaptırmıştım. Ama sonra o sıcakta karşıya geçip nikah törenine katılmaya çok üşenmiştik. Çok ayıp!!!