12 Ocak 2008 Cumartesi

Nature & Peace Restoran

Bağdat caddesinin yeni mekanlarından biri de Nature & Peace Restoran. Bildiğim kadarıyla Caddebostan'daki bu şube Beyoglu Parmakkapı sokaktaki restorandan sonra Istanbul'daki ikinci şube. Özellikle sağlıklı beslenmek isteyen ve diyet yapanlar için uygun bir mekan. Sloganı, “Sağlıklı yaşam için sebze ye, barışçı ol!'

Dekorasyon ahşap ağırlıklı ve ferah. Sandelyede oturulan iki ve dört kişilik masalar olduğu gibi daha rahat oturabileceğiniz ama yemek yemenin daha zor olduğu koltuklu masalar da mevcut. Özellikle avizeler başarılı seçilmiş bence. Ortam yeterince aydınlık ancak ışık kesinlikle göz almıyor. Bu arada garsonlar da ilgili ve kibar. Eksik yönlerden biri restoranda sigara içilmeyen bir bölümün mevcut olmaması. Aslında sağlıklı yaşam konspti üzerine kurulu bir yer olduğunu düşünürsek bu oldukca garip.

Masalarda sağlıklı beslenmek için size yol gösterecek bir grafik var ve size hangi besinlerin hangi sıklıkla alınması gerektiğini gösteriyor. Her ne kadar burası daha çok bir vejeteryan mutfağı olsa da beyaz etli yemekler de mevcut. Ancak sizi uyarmalıyım; porsiyonlar küçük ve salatalar da biraz garip. Bize gelen salata daha çok bir yemeğın yanına konmak için hazırlanmış gibiydi. Onun dışında yemekler leziz. Yoğurtlu kirpi köfteyi rahatlıkla tavsiye edebilirim ama sunu soylemeden de gecmeyeyim; 5 adet top kofte 14 ya da 16 milyondu.

11 Ocak 2008 Cuma

P-Mate


P-Mate, kadınların tuvalet ihtiyaçlarını ayakta karşılayabilmelerine yarayan ilk ve tek mucize ürün olarak lanse ediliyor. Sloganı da "tuvalette kadın erkek eşitliği".

Ürünün tarihçesi 1988'e dayanıyor. Moon Zijp adlı bir kadının Endonezya tatilinde yaşadığı aksilikler üzerine kendisi tarafından Amsterdam Sanat Akademisi'nde icat edilmiş. 1999 yılında ise televizyonda Paul De Leeuw'un talk-show'unda tanıtıldıktan bir süre sonra p-mate Hollanda'da seri üretime geçmiş ve 14 şubat 2007'de de Dema Ticaret Ltd Şti. tarafından distribütörlüğü alınarak Türkiye'deki hayatına başlamış.

Bakalım Türkiye'de ne kadar talep görüp ne kadarlık bir pazara ulaşacak. Web sitesinden gördüğüm kadarıyla 5'li ve 20'li olmak üzere iki tip ambalajı var. Tabii fiyat bilgisi de önemli. Bu yazıyı yayınlamadan önce fiyat bilgisi öğrenmek için web sitelerinde vermiş oldukları irtibat numarasını aradım (0232 277 23 39) fakat sürekli meşgul, sanırım numara yanlış. Ben ürünü merak ettim. Eğer siz de merak ettiniz ve denemek isterseniz büyük eczane, parfümeri, Migros, Kipa gibi büyük marketlerde, benzin istasyonlarında, dağcılık malzemeleri satan mağazalarda ve gittigidiyor'da satılıyormuş.
İyi Alışverişler!

9 Ocak 2008 Çarşamba

Tchibo

Tchibo'yla ilk tanışmam Almanya'da okuduğum dönemde Real'lerin içinde ürünlerini görmemle başladı. Daha sonraları yaşadığım şehirde aslında başlı başına kendi mağazaları olduğunu gördüm. Aslen kahveciydi ama bunun yanısıra haftalık ama genellikle iki haftada bir değişen farklı konseptler üzerine birçok ürünü çok uygun fiyatlara satıyordu. Konseptleri o kadar geniş bir yelpazedeydi ki elektronik, kişisel bakım, giyim, ofis, banyo, mutfak vs gibi birçok değişik ilgi alanından illa ki size hitap eden bir tane bulabiliyordunuz.

Şirket, 1949 yılında Almanya'da Max Herz ve Carl Tchilling-Hiryan tarafından posta yoluyla kahve dağıtarak başlıyor ve bugüne kadar geliyor. Şu an dünyada İngiltere, Avusturya, Polonya, Romanya, Rusya, İsviçre, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna, Macaristan ve Türkiye olmak üzere birçok ülkede şubeleri bulunmakta. Bunun yanısıra internet üzerinden online satış imkanı da veriyor ama maalesef bu sistem henüz Türkiye'deki ürünler için geçerli değil. 2006 yılı istatistiklerine göre dünya çapında 12.500 üzeri çalışanı ve 3.900 milyon euro cirosu bulunmakta. Ülkemizde bulunan mağazalarının kısa listesi şöyle:
- ADAPAZARI; AdaCenter AVM
- ANKARA; ANKAmall - CEPA AVM - Panora AVM
- ANTALYA; Işıklar
- BURSA; KoruPark
- ESKİŞEHİR; Espark AVM
- İSTANBUL; Beşiktaş - Caddebostan - Capacity - Capitol - Carrefour Maltepe Park - Carrefour Ümraniye - İstanbul Cevahir - Kadıköy Çarşı - Prestige Mall - Şaşkınbakkal - Town Center
- İZMİT; Dolphin AVM
- MERSİN; Forum Mersin AVM
Bunlara ek olarak Antalya'da Migros Alışveriş Merkezi içindeki Migroslarda ve İstanbul'da Anadolu Hisarı, Atrium, Beylikdüzü Migros AVM, Maslak ve Metrocity'deki Migroslarda ürünlerinden bazıları satılmaktadır. Aynı şekilde Ankara'da Bilkent ve Etlik'teki Real'lerde, Antalya real, İzmir Real ve İstanbul'da Büyükçekmece, Kartal, Ümraniye'deki Real'lerde ürünleri satılmaktadır.
Bence ürünleri genel olarak kaliteli ve uygun fiyatlı. Şimdiye kadar eşofman takımı, pijama, askılı bluzler, grill, mutfak dolabı, çöp kovası, fırça, makyaj seti, askı, müzik seti, poşet klipsi vs. olmak üzere birçok ürün satın aldım ve hepsinden de memnun kaldım.
Bu ayki konseptleri "Güzellik Merkezi Banyonuzda". Ürünlerin fotoğraflarının, özelliklerinin ve fiyatlarının yer aldığı kataloğa buradan ulaşabilirsiniz. 23 Ocak'ta gelecek olan yeni konsept ise "Sağlığın Sırrı=Ölçülü Yemek".
İyi alışverişler :)

8 Ocak 2008 Salı

akakce.com

Malum artık herşey internetten de alınabiliyor ve çoğu zaman fiyatlar sanal ortamda daha cazip. Ancak burada da siteler arasında rekabet var ve en uygun fiyatı bulmak için uzun süreli araştırmalar yapmak gerekebiliyor. Ancak her derdin bir çaresi var ve bu derdin çaresini de akakce.com sitesinde bulmuşlar. Daha çok elektronik üzerinde çalışan bu sitede almak istediğiniz ürünü arama bölümüne yazıyorsunuz ve site size ürünün bulunduğu farkli internet sitelerinin fiyatlarını karşılaştırma imkanı sunuyor. Bundan sonrası artık ürünü sunan siteye kalmış. Sipariş işlemini oradan gerçekleştiriyorsunuz. Oldukça düzgün çalışan bir site. Ben cep telefonumu piyasa fiyatının oldukça altına buradan bulup almıştım.

7 Ocak 2008 Pazartesi

Ben & Jerry`s


Bugun isyerinde mesainin bitimine 20 dakika kala ben tam baygin baygin calisirken birden bir cingirak sesi duydum. Kendi kendime herhalde yine sirkettekilerden birine tuhaf bir yilbasi hediyesi geldi dedim ama meger inek gelmis sirkete. Evet, evet, inek :) Cingirak da onun! Odama hostes bir kizla birlikte kocaman bir inek girdi :) Ben siritmaya basladim o andan itibaren, tum bayginligim ucup gitti. Elinde bir brosur Ben&Jerry`s in tanitimini yapiyorlar, biz buradayiz bekleriz diyerek oda oda dolasiyorlar. Resepsiyonun oraya gittigimde bir dondurma arabasiyla beyaz uzerine siyah lekeli (inek uniformasi) bir t-shirt giymis gorevliyi gordum. Sonra hostesle inegimiz de geldi ve 4 cesit dondurmadan istedigimizi secerek kulahta afiyetle yedik sirket calisanlari olarak. Ben cilek, kurabiye ve cheesecakeli cesidini yedim. Diger uc cesit ise soyleydi: cikolatali kurabiye parcalari ve vanilyali dondurma, cikolatali brownie parcalari ve cikolatali dondurma, vanilyali dondurma. Biraz erimis olmasina ragmen cilek, kurabiye ve cheesecakeli dondurmayi cok begendim. Adindan da anlasilacagi gibi gercekten de cheesecake parcalari vardi icinde ve cok lezzetli bir dondurmaydi.
Dondurma yemekle kalmadik tabii. Hostes inekle fotograflarimizi cekip hemen ozel inekli Ben&Jerry`s cercevelerine yerlestirip bize verdi. Nerede magazalari oldugunu sordugumda su an icin Turkiye`de sadece Istanbul`da oldugunu ogrendim. Avrupa yakasinda Kanyon ve Nisantasi City'sde, Anadolu yakasinda ise Umraniye Meydan Alisveris Merkezi`nde subeleri bulunuyormus.

Kuruculari, diger dondurma cesitleri, sirketin tarihcesi ve sosyal sorumluluk projeleri gibi konularda daha detayli bilgi almak isterseniz, buradan websitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Belli ki hedef kitlesi AB, C1 SES grubu ve 25-46 yas grubu. Tanitim kampanyasi cok eglenceli ve isabetliydi. Hedef kitlelerinin yer aldigi bir plazadaki calisanlari ziyaret ederek, marka imaji gibi eglenceli, genc ve dinamik bir tanitim kampanyasi yaptilar. Ustelik urunu de tattirarak goruslerimizi aldilar. Hem akilda kalici hem de kendinden soz ettiren bir kampanyaydi. Kanyon ya da Meydan Alisveris Merkezi'ni ilk ziyaretimde eminim ki hem ben hem de yanimdakiler Ben&Jerry'se ugrayacaklar :)

Şanzelize’de (Champs Elysees) Yılbaşı

Hazır Taksim’de yılbaşı kutlamaları sırasında yaşanan taciz olayı daha tazeyken ve tüm gazetelerde bu haber ön sıralarda yer alırken ben de 2003’den 2004’e girdiğimiz gecede Fransa’da Şanzelize’de yaşadıklarımızı anlatayım da yılbaşını sadece Taksim meydanında değil, Avrupa’daki bir meydanda da kutlamamak gerektiği kulağınıza küpe olsun.

Şehir gezmeye meraklı Almanya’da okuyan üç genç olarak ucuzundan bir yol bulup yılbaşı tatili için bir kaç günlüğüne Paris’e gidelim dedik. Eyfel kulesi, Zafer anıtı, müzeler ve saraylar falan derken yılbaşı gecesi için tur organizatörlerine katılmak yerine kendimiz eğlenelim dedik. Tur operatörünün “Hiç bir Parisli yilbaşını Şanzelize’de kutlamaz!” uyarılarına rağmen Eyfel Meydanına da geç kalacağımızı fark edip Şanzelize’ye gitmeye karar verdik.

Bunun o kadar da iyi bir fikir olmadığı daha Zafer Anıtı’na yakın metro istasyonunun çıkışında belli oldu. Caddede öyle bir kalabalık birikmişti ki metro çıkışı ağzına kadar insan dolu ve herkes birbirini itekleyerek ilerlemeye çalışıyor. Yoğun kalabalıktan dolayı ortam havasız, gürültülü ve alkol kokusu her yeri sarmış. Tam klostrofobik! İsteseniz de istemeseniz de insan seli ile bir olup bir şekilde caddeye çıkıyorsunuz ve insanlar sizi sürüklemeye devam ediyor. Şimdi tam neresi olduğunu hatırlamıyorum ama sel bir yerde durulur gibi olduğunda kendimizi kenara atmayı başardık. Lakin sıkışıklık devam ediyor! Önce açık havada boğularak ölemem herhalde diye düşünüyorum ama artık her tarafımdan o kadar kıstırılmış durumdayım ki biraz yer kazanmak için kolumu bile yukarı kaldıramıyorum. Etraf daha çok afrika ve doğu avrupa kökenli insanlarla dolu (evet biz de onlardanız :) ). Sonra oramızda buramızda dolaşan elleri fark ediyoruz. Cinsiyetin çok da bir önemi varmış gibime gelmedi çünkü nerede bir kıça denk gelirlerse ona sallıyorlar. Kimi kişisel tatmin, kimi de dolu bir cüzdan peşinde herhalde... Az ileride de kız arkadaşına asıldığı için bir adam başkasıyla kavga ediyor.

Caddeden kurtulmak için kendimizi tekrar insan seline bırakıp bir ara sokağa kaçabilene kadar oldukça dehşet içerisindeydik. Bir daha ne Taksim, ne Şanselize hiçbir şekilde böylesine bir güruhun toplandığı bir yerde bulunmak gibi bir niyetim yok. Laf aramızda zaten ne müzik vardi, ne havai fişek ne de ufağından bir ışık gösterisi...

5 Ocak 2008 Cumartesi

Kabadayı

Uzun zamandir sinemaya gitmiyordum ama Kabadayı'ya gitmemek olmazdı. Şener Şen adı zaten film için bir garanti oluşturuyor ama filme gidecek olursanız göreceksiniz ki filmin gerçek starı Kenan İmirzalıoğlu. Bu filme sadece final sahnesi olan "Devran Ruleti"ni görmek için bile gidilir bence...

Kenan İmirzalıoglu'nu pek sevmezdim aslında. Deli Yürek dizisini de Acı Hayat'ı da izlemez ve sevmezdim ama İmirzalıoğlu'nun bu filmdeki performansı gerçekten olağanüstü. Film'den çıkıtığımda ilk yorumum "Müthiş oynamış!" oldu. Aslında bu belki de film için o kadar da iyi olmayabilir. Dönüp filmi düşündüğümde biraz daha hareket olabilirmiş diye düşünüyorum ama yine de filmin başından sonuna kadar hiç sıkıldığımı hatırlamıyorum. Dizilerde bol bol seyrettiğimiz Mafya - Derin Devlet -Komplo olaylarına çok fazla girilmemesi de iyi olmuş bence. Bunun yerine Mafya ile Kabadayı arasındaki farkın işlendiği bir kurgu filme farklılık kazandırmış.
Bu arada filmdeki esas kızın (Karaca-Aslı Tandoğan) Devran'ın erkekliğine hakaret ettiği sahnenin de filmin akılda kalıcı sahnelerinden olduğunu söylemeliyim. Cinsel içerikli olduğundan mı yoksa erkeklerin korkulu rüyası olmasından mı kaynaklanıyor bilemiyorum ama film hakkında konuşulduğunda bu sahne atlanmıyor ve Kenan İmirzalıoğlu yine çok başarılı. Efemine bir erkeği (Sürmeli - Rasim Öztekin) yaşlanmış olarak izlemek de oldukça farklı ve eğlenceli. Genelde bu tip karakterler hep gençlik yıllarında canlandırılır. Filmde Ali Osman'ın gençliğine bir flashback de hoş olurmuş bence ama n'apalim o kısım da kendi hayal gücümüze bırakılmış.

Kabadayı hafta sonunuzu değerlendirmek için iyi bir alternarif, benden söylemesi. Sonunda kötü adama sempati duyduğum filmeri hep sevmişimdir zaten...

4 Ocak 2008 Cuma

İlaç 7-24, Market 7-24 ve Taksi 7-24 Hizmetleri

İlaç 7-24 hizmeti aslında Temmuz ayından beri İstanbul'da uygulanmaktaymış fakat benim bugün haberim oldu ve hemen sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.

Ya internet üzerinden ya da 444 7 724 numaralı telefonu arayarak İstanbul içinde günün herhangi bir saatinde ilaç siparişi verebilirsiniz. Siparişini verdiğiniz ilaç en uygun eczaneden temin edilerek kasa fişiyle beraber ortalama 30 dakika içerisinde adresinize ulaştırılıyor. Hizmetin ücreti ise fişte belirtilen ilaç parası ile kurye bedeli. Kurye bedeli olarak ise gündüz 10 YTL, gece ise (19:00-07:00) 15 YTL talep ediliyor. Siparişler için herhangi bir alt limit yok yani hizmet bedelini ödediğiniz taktirde bir kutu aspirin için bile bu hizmetten yararlanabilirsiniz.

Çok yararlı bir hizmet olmasının yanısıra kesinlikle çok da akıllıca bir iş fikri. En kısa zamanda İstanbul dışındaki diğer illere de yayılacağına eminim.

Bu hizmet Market 7-24 Tüketim Malları Pazarlama ve Ticaret A.Ş. tarafından verilmekte. Firmanın adından da anlaşılacağı gibi sadece ilaç konusunda değil herhangi bir market ihtiyacınız olduğunda da yine aynı telefon numarasından ya da bu websitesinden sipariş verebilirsiniz. Teslimat, ödeme gibi şartlar aynı. Aynı firmanın İlaç 7-24 ve Market 7-24 hizmetlerinin yanısıra Taksi 7-24 adında farklı bir hizmeti daha bulunmakta ki benim gibi taksici mağduru biri için en cazip olanı bu! Maksimum 2 yaşındaki, tümü klimalı taksilerle hizmet veriliyor. Şoförleri ise evli ve 25 yaş üzerinde, üniformalı kişiler. Araçlar 24 saat uydudan takip ediliyor. Bu taksi hizmeti için ise ekstra hiçbir ücret vermiyorsunuz. Yine 444 7 724 numaralı telefondan veya internet üzerinden adres bilgilerinizle beraber taksi siparişinizi veriyorsunuz ve araca bindiğinizde normal tarifeden ücretlendiriliyorsunuz. İlk uzun taksi seyahatim için kesinlikle deneyeceğim!

3 Ocak 2008 Perşembe

İnternetten Kitap Siparişi

Geçenlerde Suadiye’deki Remzi Kitabevi’ne gidip birkaç kitap satın aldım. Toplamda üç adet kitaba 50 YTL gibi bir ödeme yaptım. Bence pahalı, herkes kitap için bu kadar bir bütçe ayıramaz ki. Sonra da insanlar neden kitap okumuyor diyorlar. Neden acaba?! Tabii ki fiyatlar çoğu insanın sadece ardına sığındığı bir bahane ama gerçekten kitapları pahalı buldukları için almayan insanlar var. Gerçi artık günümüzde e-kitaplar var. İnternetteki birçok sitede bunlara rastlayıp bilgisayara indirmek ve okumak mümkün. Ama ben tıpkı gazetede olduğu gibi kitapta da illa elimde basılı hali olsun, elle tutup okuyayım isterim. Bilgisayar ekranına bakarak kitap ya da gazete okumak bana kesinlikle aynı zevki vermiyor. Siz de benim gibiyseniz yani illa kitabı elime alır eski usul okurum diyenlerdenseniz fakat kitaba çok para harcadığınızı da düşünüyorsanız size önerim internetten sipariş verip satın almanız. Çünkü yukarıda bahsettiğim kitapları internetten satın alsaymışım 50 YTL yerine 37 YTL harcayacakmışım ve neredeyse bir diğer kitap bedavaya gelecekmiş. Kitapevlerine gidip orada kitapları birebir incelemek elbette daha çok hoşuma gidiyor. Dolayısıyla buralara gittiğimde artık kendime hakim olup bir şey satın almıyor ve eve gidip internetten sipariş veriyorum.

Size önerim kitap alacağınız zaman, özellikle de birkaç kitap birden alacağınız zaman mutlaka şu sitelere bir göz gezdirin:

2 Ocak 2008 Çarşamba

Barnie's Coffee & Tea Company


Cumartesi akşamı E. ile Caddebostan'da Cafe Crown'ın karşısında Barlar sokağına inen sokağın köşesindeki Barnie's Coffee'ye gittik. Bu arada, Cafe Crown kapanmış, bilmeyenlere duyurulur. Gereksiz derecede pahalı bir cafeydi, sadece iki kere gitmiştim. Hatta ikincisi zoraki olmuştu. Neyse, konuyu fazla dağıtmadan Barnie's hakkındaki fikirlerimi kısa kısa sizlerle paylaşayım.

Barnie's in İstanbul'da Caddebostan dışında Türker İnanoğlu Maslak Show Center, Nişantaşı ve Ataşehir'de de şubeleri bulunmakta. Yanılmıyorsam Ankara'da da Barnie's var ve hatta İstanbul'daki Barnie's lerden önce açıldı. Barnie's Amerika'nın Florida eyaleti Orlando şehri merkezli bir kahve zinciri ve Reysaş tarafından Türkiye'ye franchise alınarak getirildi. Barnie'sde kafeinsiz kahve, buzlu kahveli/buzlu meyveli içecekler, sıcak/soğuk kahveli ve meyveli içecekler, çok çeşitli bitkisel çaylarının yanısıra pasta çeşitleri de bulunmakta. Ben hiç kahve içmeyen bir kişi olarak bitki çayı içtim. 5 YTL'ye gelen çaydan iki fincan çıktı. Dolayısıyla fiyatlar gayet makul.

Cafenin dekorasyonu iç açıcıydı. Sigara içilen/içilmeyen bölüm ayrımı neyse ki vardı da rahat ettim. Cafede ayrıca Barnie's markalı özel çay ve kahveler de satılıyor. Hemen girişte üç adet Mac var ve bunlardan internete girebiliyorsunuz. Cafede dikkatimi çeken bir diğer ayrıntı ise Nokia, Samsung, Motorala, Siemens vs gibi birçok cep telefonu markası için şarj aleti bulunmasıydı. Telefonunuzun şarjı mı bitti, kilitli küçük dolaplardan istediğinizi kullanarak bunu kolayca halledebiliyorsunuz. Böyle bir hizmeti bir cafede ilk defa görüyorum. Servise gelince kötü değildi ama öyle çok iyiydi dememi sağlayacak herhangi bir ayrıntı da gözüme çarpmadı. Son olarak, tuvaletler E. tarafından (nam-ı diğer Nodiahp) test edilip onaylandı, hem temiz hem de dekorasyonu gayet güzelmiş.