Özel Günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Özel Günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Nisan 2011 Pazar

Atasay Kuyumculuk

Hazir uzun bir hafta sonu için sessiz sakin Ağva'ya kaçma planlari yaparken sevgilimi bir süpriz ile neşelendireyim dedim.

Bir hediye almak lazim ama acaba ne alsam diye düşünürken aklıma güzel bir yüzük almak geldi. Daha önce Kapalıçarşı'da Boybey'den birşeyler almışlığımız var ama hem konum olarak biraz uzak kalmasi hem de kurumsal kuyumcular ile karşılaştırınca ne alabileceğimi önceden bilemeyeceğimden dolayi biraz da webden araştırıp Atasay'ın mağazasına gittim.

Zaten aklıma bir yüzük kestirmiştim (resmimdeki), satıcıya da derdimi anlattıktan sonra yüzüğü aldım çıktım. Mağaza içerisinde aydınlatma süper tabii. Ne alsanız elinizde müthiş parlıyor, herşey mükemmel.

Neyse, yüzüğü uygun bir ortamda hediye ettim ama tatmin olmakla birlikte yüzüğün mağazadaki kadar da güzel olmadığını düşünüyordum. Zaten sevgilim de birkaç gün sonra yüzüğü değiştirmek istediğini söyledi. Vay sen benim aldığım hediyeyi nasil beğenmezsin, ne kadir kıymet bilmezmişsin triplerine girmedim tabii... :) Yüzüğü alırken bu ihtimali hesaba katip, değiştimek istediğimizde bunun kolayca halledilebileceğini öğrenmiştim zaten. Yüzük iyi hoş ama 7 küçük taşı bir arya getirip bir tane büyük taş efekti verme fikri yanlızca çok parlak ışık altında pratiğe dönüşüyor. Normal ışık altında ise yüzük biraz çakma duruyor. Zaten sevgili kayınvalidem de yüzüğü ilk gördüğünde "Bu imitasyon mu?" diye sordu :) Siz siz olun mümkün olduğunca bu tarz bir hediyeyi başka bir kadın ile birlikte alın (ama çaktırmayın :) ), iki kere uğraşmayın.

Sevgilimle birlikte Atasay'a gittik ve yüzük yerine güzel bir kolye beğendik. Atasay gibi kurumsal bir yerden mücevher almanın tek olumsuz yönü en küçük bir değişikliğin bile ancak merkezden yapılıyor olmasi. Kolyenin zinciri uzundu ve bu değişiklik için merkeze gitmesi gerekiyordu. Kapali çarşıda bunun için size bir çay ikram ederler siz onu içene kadar kolye gelir.

Hikayenın sonu burda olmalıydı ama malesef devamı var. Gittim kolyeyi aldım sevgilime verdim. Bir gün sonra öğrendim ki kolyenın bir taşı düşmüş. Haydiii, git bir daha Atasay mağazasına derdini anlar. Neyse ki Ataday çalışanlari çok nazik, çok kibar pek bir yardım sever. Problemsiz tamire gönderdik.

Kolye geri geldi, gittim aldim, sevgilime teslim ettim. İtiraf ediyorum, bu aşamada artık baymıştım. Bu kadar meşekkatli işlerden hoşlanmıyorum. Biraz daha zahmetsiz taleplerim var... Neyse bitti artık derken sabahın köründe ben daha uyurken rüyalarımı bir ses böldü; "Bunun taşı diğerlerinden farkli, koyu duruyor, yükseliği farkli" gibi birşey... Siradan bir kabus ile gerçeklik arasında gelip giderken verebileceğim en iyi cevabi verdim; "Ben götürürüm bi bakarlar" :)

Bakarlar bakmasına ama ben göremiyorum ki problemi adamlara anlatayim. Yakından bakıyorum, evirip çeviriyorum ama bi problem göremiyorum. Yapacak birşey yok, aldim götürdüm kolyeyi yeniden Atasay'a. Adam büyüteç ile bakıyor, ışığa tutuyor ama o da birşey göremiyor. İçimden "bunu görmek için bir kadının bakmasi lazim" diye geçiriyorum ama birşey söylemedim tabii.

Mağazanın sahibi olduğunu tahmin ettiğim adam biraz kil, yok bunda birşey falan demeye başladi. Kolyeyi öylece alıp eve gitsem kabus gerçek olur, hayat bana zehir olur :) Aradım sevgilimi o anlatti problemi adam da mecbur kabullendi. Satıcı olan adam zaten daha nazik, anlayışlı. Artik halime mi aciyor yoksa telefonda sevgilimden ağzının payını mı aldı bilmiyorum kolyeyi değiştirmeyi kabul ettiler.

Daha gidip almadim ama umuyorum ki bu hikaye burada bitecek..... :)



22 Şubat 2009 Pazar

Ninewest - Yeni Cicilerim



İndirimlerle devam edeyim hazır başlamışken :) Dün Ninewest'te bu kahverengi ayakkabıyı aldım. Sezonda 180 TL imiş. İndiimde ise 55 TL, şaka gibi. Ninewest de bu sene sanki ekstra indirim yaptı ya da bana öyle geliyor yine. Üstelik sebil gibi, indirimin kaçıncı haftası ama hala o kadar çok model var ki! Gerçi benim numaram en çok giyilen numaralardan olduğu için beğendiğim birkaç modeli indirimde bulamadım. Bir de sezonda dünya para bayılıp satın aldığım güzelim ayakkabımın üçte biri fiyatına indiğini görmek ve hala numaramın olduğunu görmek feci içime oturdu ama giydiklerime sayacağım artık ne yapayım :)




Marks&Spencer - Gece Elbisesi




Bu sene indirimlerden epey güzel şeyler satın aldım. Hepsine de ihtiyacım vardı, denk geldi.


Ben mi daha önce farketmemişim yoksa bu sene ekstra büyük indirimler mi oldu? Bu elbiseyi M&S'ın indiriminden aldım örneğin. Tam anlamıyla ba-yıl-dım. Rengi, renk geçişleri, modeli bir harika! Aslında giyip göstermek vardı ama inanın şu an hiiççç halim yok. Dün yaklaşık 5 ay aradan sonra tekrar yüzmeye başladım ve vücudumdaki her kasım ağrıyor.


Fotoğrafı az önce pek de aydınlık olmayan bir ortamda cep telefonumla çektiğim için çok güzel olmadı gerçi ama ben bayılıyorum bu elbiseme :) Güle güle kullanayım :)

27 Aralık 2008 Cumartesi

Bizim Mutfak'ın Pazarlama Faaliyetleri

Bugün Nodiahp ile tam dışarı çıkacaktık ki kapımızın koluna asılmış Bizim Mutfak poşeti ile yerde duran Barilla kalem makarnayı gördük. Kağıt poşet, mutlu yıllar yazılı bir sticker ile kapatılmıştı ve içinden bir flier ile ekşili yuvalam çorbası çıktı. Aslında Ülker'e karşı soğuğumdur ama madem kapıma kadar gelip bırakmışlar denememezlik olmaz deyip bu akşam yemeğinde bu çorbayı pişireceğim. Tadına bakınca lezzeti hakkındaki görüşlerimi ayrıca paylaşırım sizlerle ;) Bu arada Barilla'yı çok severim ama anlaşılan onu da Ülker satın almış. Zaten adamlar hızlı tüketim ürünleri sektörünü ele geçirmiş vaziyette. El atmadıkları kategori kalmadı HTÜ'de neredeyse.
Bayramda da yine aynı yolu izlemişlerdi. O zaman da şeffaf bir poşet içerisine 3 adet minik çikolata koyup bir kurdeleyle ağzını kapatmışlardı. Onun fotoğrafını çekmek aklıma gelmemişti...

The One

BU ARALAR BUNA BA-YI-LI-YO-RUMMMM

21 Aralık 2008 Pazar

Çiçekçi Geldi Haaanıımmm

Sağolsun ablam her özel günde ofise mutlaka çok güzel çiçekler gönderir. Bazen saksıda, bazen sepette birbirinden güzel aranjmanlar. Ben de artık onun çiçekçisini öğrendim, özel günlerde arkadaşlarıma bu sayede çok güzel sürprizler yapabiliyorum. Belki size de faydası olur diye yazayım dedim aklıma gelmişken. Çalı Çiçek'ten bahsediyorum. Yanılmıyorsam yeri Şişli'de. Yanılmıyorsam diyorum çünkü şimdiye kadar sadece telefonda sipariş verdim. (0212) 217 08 98 numaralı telefondan arayıp Abbas Bey ile görüşüyorum. İnternet sitesinden şimdiye kadar hiç sipariş vermedim çünkü telefonda pazarlık gücümü kullanıyorum ;) 40 milyona şahane sepet aranjmanları gönderebiliyorum. Oysa internet sitesine baktım da az önce link verebilmek için, fiyatlar hafif tuzlu. Benim size önerim telefonda pazarlığınızı yapmanız. Bir de ben artık nasıl aranjmanlar yaptığını bildiğim için görmeden iç rahatlığıyla siparişimi verebiliyorum tabii :)

Solda gördüğünüz mesela en vasatlarından biri... Bir de tabii aradan 5 gün geçtikten sonra çekilmiş fotoğraf :) Yani içlerinde bazı solmuş olan beyaz güller, ortancalar ve lilyumlar eksik. Aklım başıma biraz geç geldi de ancak fotoğrafını çekebildim.

Yılbaşı Fırsatlarına Devam - Avon

Bu yılbaşı fırsatları olmasa ne yapacak mışım acaba :) Sayelerinde epey zamandır ertelediğim ihtiyaçlarımı bir bir karşılamaya başladım. Avon'da da yine yılbaşı dolayısıyla %50 indirimler var. Bizim ofiste bir arkadaşım Avon'un satış temsilcisi. Cuma günü ondan Violet 4'lü göz farı aldım. Daha doğrusu sipariş verdim. 1 hafta içinde elimde olacakmış. Bakalım, umarım memnun kalırım. Şimdiye kadar Avon'un sadece rimelini kullanmışlığım var, o da bir yılbaşında hediye olarak gelmişti, memnun kalmıştım, hatta hala kullanıyorum. Bir tarafı simli gümüş renkli likit eyeliner, diğer tarafı ise rimel.
(Fotoğraf Avon kataloğundan)

Yine Tchibo, Hep Tchibo :)







Madem giyim kuşamdan başladık, öyle devam edelim o zaman :) Dün hani güya ayakkabı için çıkmıştım ya işte, eh Tchibo'ya uğramadan olmazdı tabii. Bu haftaki konsept "Yeni Yıl Melekleri". Kataloğuna buradan ulaşabilirsiniz. Ben de gitmişken bu cicileri aldım kendime. Kısa kollu triko da çoraplar da oldukça kaliteli. Triko tam ofise giymelik. Başka rengi olmadığı için siyah aldım ama zaten en klasik renk. Füme ve gri pantalonlarımın üzerine şık duracaktır.


(Fotoğraflar katalogdan)

Bodyshop'ta Kampanya

Dün annemle alışverişe çıktık. Amaç, bana şirketin yılbaşı yemeğinde giymek için gümüş rengi abiye bir ayakkabı almaktı ama onun dışında herşeyi aldım diyebiliriz :P (tamam, birazcık abartıyorum) Kendime çok cici yılbaşı hediyeleri aldım, bunlardan bir kısmı tesadüfen gezerken girdiğim Bodyshop'tan. Uzun bir süredir fondötene ihtiyacım vardı. Tam aradığımı bulmuş (nemlendirici özellikli fondöten, 05 aldım ben) kasaya gidiyordum ki rafta duran bronzlaştırıcı top allıklar aklımı çeldi ve onu da aldım. Kasada yılbaşı kampanyasını duyunca (3 al 2 öde) bir de bedavadan kendime hindistan cevizli body butter aldım. Evde çileklisi vardı, bu sefer de hindistancevizlisini deneyeyim dedim.

Cep telefonumun şarjı bitti ve zaten aktarma kablom da şirkette kalmış. Dolayısıyla yeni cicilerimin fotoğraflarını çekemiyorum, Bodyshop'un sitesinden aldığım foto.larla idare ediverin ;)

İpekyol-Machka-Twist

En son ne zaman Deneyimlerimize yazmışım diye baktım da tam 7 ay olmuş, yani iş değişikliği yaptığımdan bu yana bloga hiçbir yazı eklememişim. İhmal ettiğimi farkındaydım ama bu kadarını ben bile farketmemiştim. Re-za-let. Bir aralar hiç yazmıyor diye Nodiahp'ı burada alttan alta eleştirirken benim düştüğüm konuma bakın. Acilen silkinip toparlanmam lazım :)

Yazacak milyon şey birikti ama bakalım aklımda ve cep tel.imde neler kalmış... Giyim-indirim ile başlayalım, ne de olsa Nodiahp o konulara hiç el atmıyor ;)

Geçen ilkbahar farkettim ki İpekyol, her ayın ilk haftasonu belirli ürünlerde (uğurböcekli ürünler) %50 indirime gidiyor. Bunu öğrenince sırf meraktan Bostancı'dan kalkıp Mecidiyeköy'e Profilo Alışveriş Merkezi'ne gittim. Yeni başlayacağım şirkette artık daha ciddi (!) kıyafetler giymem gerekiyordu, dolayısıyla gardrobuma el atma vakti gelmişti. Eh hem de önüme böyle bir fırsat çıkmış, bir yandan da merak beni kemiriyor, uzak muzak demedim, gittim :) Giderken içimden sadece birkaç üründe indirim vardır allah bilir vs diyordum ama hiç de öyle olmadığını İpekyol'a gidip kendimden geçercesine alışveriş yaptığımda anladım :)

İşte, o alışverişimde aldığım yarı fiyatlı beyaz ceketim. Yazın ofise giderken çokça faydalandım kendilerinden ;)

2 Ağustos 2008 Cumartesi

AGVA


Aslinda Istanbul gibi dünyanin en güzel sehirlerinden birinde yasayinca tatil yapmak icin baska bir yere gitmeye de gerek yok. Günes her yerde ayni, havuzun alasi burda... E denize girilebilecek de bir sürü yer var artik...... Ama bu yazinin konusu daha farkli bir tatil arayisi icinde olanlar icin ve yine Istanbul il sinirlari icerisinde.

Soyle huzurlu bir yerde kafami dinlemek istiyorum diyenler icin Agva süper bir secenek. Istanbuldan araba ile yaklasik olarak birbucuk saat uzaklikta ve Sile'den sonra yol bozuk ve virajli oldugu icin biraz sinir bozucu ama vardiginizda buna degdigini anlayacaksiniz.

Göksu deresi boyunca bircok otel ve tesis var. Ben Greenline oteline gittim ama sanirim hepsi sizi tatmin edecektir. Sessiz sakin bir ortamda dere kenarinda haftasonu dinlenmek ve huzura kavusmak icin bulunmaz bir yer olmus burasi. Yesillikler arasinda sevgilinzle romantik bir haftasonu yasamak icin de ideal, arkadaslarla sohbeti bol bir kacamak icin de. Isteyen hamakta yatip keyif yapar isteyen de yastik üzerinde dere kenarinda. Istanbul`a bu kadar yakinken daha ne kadar dogasini koruyabilir bilmiyorum ama Bodrum gibi bir "tatil cenneti" olacagina yolu bozuk bir doga harikasi olsun daha iyi.

Dere üzerinde bir tekne turu yapmanizi tavisiye ederim, cok eglenceli oluyor (8-10 kisilik bir tekneyi tur icin kiralamak 40ytl). Daha sportif olanlar deniz bisikletiyle de dere boyunu kesfe cikabilirler.

Derenin Karadenizle bulustugu noktada bir de plaj mevcut ancak denemis olanlar plajin pek temiz olmadigini söylüyorlar (Gitmedim ama pajin yaninda güzel de bir balikci lokantasi varmis...). Yine de yüzmek isteyenler Karadeniz ile Dere arasinda secim yapabilirler zira derede yüzenler de gördüm.

Agva ile ilgili tek sikayetim otellerin pazar günü brunch imkani sunmamasi. Pazar günü kahvalti onbir de biter mi hic? Yani günübirlik gidecekseniz ya erken gidin ya da kahvatinizi edip öyle cikin yola...

3 Haziran 2008 Salı

Pavli Adası'nda Düğün

Cumartesi akşamı, ilk şirketimden (şu an 3.şirketimdeyim de) bir arkadaşımın düğününe davetliydik. Düğün, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda diğer adıyla Pavli adasında oldu. Çok güzel deniz manzaralı ve aynı zamanda da yemyeşil çim bahçeli güzel bir düğün mekanı bence. Nikah 18:30’da kıyıldı, biz de 18:00’e doğru oradaydık. Dolayısıyla, günbatımını izleme şansımız oldu. Bizim Pavli Adası’na ilk gidişimizdi. Haftaiçinde telefon ederek tarif almak istedim ama telefonu açan uzman çavuş benim seceremi sordu :) Herkese tarif veremezmiş efendim, yok artık! Neyse, sonuçta tarif aldım ama ne tarif!

Uzman Çavuş: Tuzla’ya dümdüz geliyorsunuz, yol üzerinde zaten.
Quentins: Ne taraftan geliyorum? E-5? Sahil?
U.Ç: E-5.
Q: Sahilden geliş nasıl peki? Ben … tarafından geleceğim.
U.Ç: Oradan da olur, hemen yol üzerinde zaten.
Q: Geliş yönümde mi yoksa karşı tarafta mı?
U.Ç: Karşı tarafta.

Düğün günü sahilden Tuzla tabelalarına kadar gittik. Sonunda askeriyeye benzer bir tesis görünce durduk, Engin inip sordu. Fakat, tesis telefondaki askerin bana söylediği gibi karşı tarafta değildi, burası olamazdı. Bir de ilginçtir ne bir tabela ne de başka belirtici bir şey. Yanlış yerdeymişiz, meğer geçmişiz bile! Ki yol üzerinde o kadar da baka baka gitmiştik. Neyse, uzman şoför Quentins (:P) oradan bir U çekip gerisin geriye gitti ve bir taksinin bir yere girmeye çalıştığını görünce o da daldı peşinden koyun misali. İyi de yapmışım çünkü gerçekten de orasıymış. İşin komik tarafı taksileri içeri sokmuyorlar ve kapıda kimlik kontrolü yapıyorlar. Malum, askeriye… Taksiden şık şıkır elbiseleri ve topuklu ayakkabılarıyla inenler de tabanvayla gidiyorlar. Saçma!

Mekan iyiydi hoştu fakat servis çookk kötüydü. Garsonlar askerliklerini yapan erlerdi. Gece, erkekler arasında böyle askerlik herkese lazım şeklinde çok geyik döndü. Yemek servisi de içki servisi de çok ağır aksaktı. Ayrıca yemeklerini de beğendiğimi söyleyemem ama kimin umurunda :) Maksat insanın arkadaşlarıyla hoşça vakit geçirmesi. Yalnız, açık hava olduğu için akşam incecik elbiseler içinde epey üşüdük. Bazı arkadaşlarım şal istediler fakat tabii ki yoktu.

Bu arada fotoğraftaki yeni saçım :) Epey kısalttım ama rengi yine aynı benim doğal rengim. Her gittiğim kuaför ağzımdan girip burnumdan çıksa da dokundurmuyorum rengine. Ben yakıştırıyorum kendime. Beyazlarım çıkana kadar sanırım böyle de devam edecek. Gerçi büyük de konuşmamak lazım ;)

30 Mayıs 2008 Cuma

Dr. Oetker Gourmet Puding

Pazartesi günü, çok yakında tekrar düzenli yazmaya başlayacağım demişim ama nerdeee... Aradan 4 gün geçmiş bile ve sayfa hala aynı şekilde duruyor. Arkadaşlar, işleyen demir hesabı pırıl pırıl durumdayım son 2 haftadır özellikle :)


Neyse, gelelim konumuza. Soldaki fotoğraf belki 2 aydır yazılmayı bekliyor. Dr.Oetker Kakaolu Gourmet Pudingi büyük bir hevesle satın almıştım marketten çünkü içerisinde vişne parçacıkları vardı! Ama maalesef biraz hayal kırıklığı yarattı bende. Sanki vişne parçacığı konusunda biraz cimri davranılmış. Çok da bir farkı yoktu kakaolu pudinginden. Halbuki madem farklı bir ürün yapıyorsun bari tam yap değil mi? Boca et şöyle içine vişne parçacıklarını :) Yine de evde kolayca yapılacak pratik bir tatlı olması açısından denenebilir. Afiyet olsun şimdiden.
Not: Bu arada, hala evimde puding kaselerim yok (aman o eksik kalsın :) Onun yerine yukarıda gördüğünüz uzun ince dondurma kaselerime doldurdum pudingi de mecburen.

8 Nisan 2008 Salı

Damla Çikolatalı Muffin

Eski günlügümde ne var ne yok diye kurcalarken bu yazima rastladim, buyrunuz mis gibi bir muffin deneyimi size, yaninda da mis gibi cay ya da istege gore kahvenizzzzz :) Bu tarifi daha sonra yaptigimda tarcin koymadim ve o hali daha cok begenildi bizim aile tarafindan. Bu da benden nacizane bir oneri.

Haftasonu, geçtiğimiz hafta takip etmeye başladığım Burçin'in yemek blogunda görüp beğendiğim muffin tarifini denedim. Geçtiğimiz hafta bir heves IKEA'dan 12li teflon muffin kalıbı satın almıştım. Hevesle yapabileceğim lezzetli bir muffin tarifi ararken Burçin'İn blogunu keşfettim. Bu muffini seçmemdeki en büyük sebep damla çikolatalı olması ve de içinde margarin/tereyağı değil sıvıyağ olmasıydı. Burçin'in de izniyle damla çikolatalı muffin tarifini sizlerle paylaşacağım.

Malzemeler:

- 3 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 3 adet yumurta
- 1 tatlı kaşığı tarçın
- 1 su bardağı toz şeker
- 2 yemek kaşığı kakao
- 1 su bardağı soğuk süt
- ½ su bardağı sıvı yağ
- 1 su bardağı damla çikolata

Malzemeler benim 12'li muffin kalıbıma çok fazla geldi, o yüzden kalanını küçük bir kek kalıbına döktüm. Bir daha sefere ölçüyü biraz azaltıp yapmalı. Bir dahaki sefere diyorum çünkü yanında sıcacık demli bir çayla enfes oldu bu muffinler. Kahve sevmeyen ve hiç içmeyen bir insan olarak benim favorim muffin+çay ikilisidir ;) Neyse, uzatmadan muffin tarifine geçeyim.
Hazırlanışı:

Yumurta ve şekeri iyice çırpıyoruz. Damla çikolata hariç diğer tüm malzemeleri de ekleyip karıştırıyoruz (ben muffin hamuru iyice kabarsın diye un, kabartma tozu, tarçın ve kakaoyu süzgeçle eleyerek ekledim) Son olarak, damla çikolataları da tahta kaşık yardımıyla karışıma ekleyip hafifçe karıştırıyoruz. Karışımı, muffin kalıplarımıza ya da kağıtlarımıza yarısı dolacak şekilde paylaştırıyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15-20 dakika , kürdan testinden geçene kadar pişiriyoruz.
Yukarıda da dediğim gibi sizin de kalıbınız 12'liyse ya malzemeleri 3/4 oranında azaltın ya da 2 ayrı partide yapabilirsiniz.
Muffinleriniz piştikten sonra üzerine çikolata sosu, hindistancevizi, fındık ya da fıstık rendesi, vişne suyu ya da reçelinin suyu vs gibi kendi damak zevkinize göre dilediğiniz sosu da ekleyebilirsiniz.

Unutmadan, sakın kalıbınız teflon diye yağlamamazlık etmeyin, gerçi pek sorun olmadı muffinleri çıkartması ama yağlasaydım daha da kolay olacaktı eminim.
AFİYET OLSUN, ıhhhmmmm :)

7 Nisan 2008 Pazartesi

Bitene Kadar

Daha önce buradaki yazımda, İndragandi isimli web sitesinden bahsetmiştim. Şimdi bahsedeceğim site de yine aynı mantıkta işliyor. Bu site ise www.bitenekadar.com. Tıpkı İndragandi'de olduğu gibi bu sitede de yine her gün yeni bir ürün satışa çıkıyor ama İndragandi gibi daha çok teknolojik ürünlerle kısıtlı değil. Şimdiye kadar takip ettiğim kadarıyla ürün yelpazesi daha çeşitli. Örneğin piller, saç düzleştiricisi, priz, papirüs vs gibi değişik kategorilerde ütünleri satışa sunuyorlar. Gidip bakmanızı öneririm çünkü bazen çok düşeş yerler yakalayabiliyorsunuz ;)

28 Mart 2008 Cuma

KonuşGönder

Size Turkcell'in mesajlaşmaya getirdiği bir yenilikten bahsetmek istiyorum. Hizmetin adı KonuşGönder.

SMS'ten farkı, mesajı yazmakla uğraşmak yerine 30 saniye içinde konuşarak sesinizi kaydedip gönderiyorsunuz. Fikir kesinlikle iyi! Özellikle orta yaş ve üzeri grup SMS yazmakla uğraşmak istemiyor. Hatta annem gibiler yazmayı öğrenmekle bile uğraşmak istemiyorlar :) Ya da benim gibiler üşeniyorlar ve SMS atmak yerine direkt arıyorlar. Bir ara abartmıştım zaten, SMS gelince cevap yazmaya üşendiğim için arayıp söylüyordum ne istiyorsam. Ama şimdi KonuşGönder'i kullanacağım kesin. Hatta ilk denememi yaptım bile, test edildi onaylandı ;) Şimdi gelelim bu hizmetin artı ve eksilerine:

+ SMS ile aynı fiyat
+ 30 saniye zamanınız var ki bence ne söyleyeceğinizi biliyorsanız yeterli bir zaman.
+ Özelleştirilmiş bir mesaj gönderebiliyorsunuz, karşı tarafa kuru kuru bir tebrik, doğumgünü mesajı vs yazmaktansa "iyi ki doğdun" melodisi eşliğinde bir mesaj gönderebilirsiniz hem de kendi bülbül sesinizden ;)
- İletim raporu gelmiyor.
- Son 7 gün içinde aldığınız mesajlar ve 10 mesaja kadar kaydetme/saklama kapasitesi var.
- Size gönderilmiş olan eski KonuşGönder'leri dinlemek ücretli.

~Sadece Turkcell'liler arasında kullanılabiliyor. Başka operatörlere gönderemiyorsunuz.

Henüz hiçbir yerde duyurusuna ya da reklamına rastlamadım ama çok yakında başlar diye düşünüyorum.

Bu arada, nasıl kullanacağınızı anlatmayı unutmuşum. Hemen söyleyeyim: Mesajı göndermek istediğiniz numaranın başındaki sıfırın yerine * yazıyorsunuz (Örneğin: *532 XXX XX XX) ve 30 saniye boyunca konuşuyorsunuz. Hepsi bu kadar.

26 Mart 2008 Çarşamba

Gelin Ayakkabısı


Yaz mevsimi yaklaştıkça düğünlerde de bir artış yaşanıyor. Şu sıralar üç blogger düğün telaşında: Laçin, Nazo ve Yass. Tabii bunlar sadece benim bildiklerim, kimbilir daha hangi bloggerlar vardır aynı heyecanları yaşayan. Ben de geçtiğimiz yaz aynı koşturmacalı dönemlerden geçmiş bir blogger olarak sizlerle gelin ayakkabımı paylaşmak istedim. Solda gördüğünüz "esas" ayakkabım. Sağdaki ise yedeğiydi ama düğün günü o telaş içerisinde annemdeki bir torbanın içinde unutuldu gitti. Ayakkabımı değiştirmek aklıma bile gelmedi. Soldakiyle tepindim de tepindim :) Gerçi acısı gecenin sonunda çıktı! Her iki ayakkabımı da tesadüfen İnci'den aldım. Aslında soldaki ayakkabım sedefli bir beyaz yani hafif pırıltılı ama cep telefonuyla çekilen fotoğraf ancak bu kadar oldu, pek belli olmuyor, idare ediverin artık ;) Sağdaki beyaz rugan babetlerimi düğün gecesi giymemiş olsam da sonrasında bol bol giydim, zaten dikkatli bakacak olursanız ön kısmı biraz iz oldu bile.

13 Mart 2008 Perşembe

Remington ve Darty

Geçtiğimiz hafta bahsettiğim saç düzleştiricime kavuştum sonunda :) Siparişimi Pazartesi öğleden sonra Darty'nin internet sitesinden verdim ve ürün Çarşamba günü öğleden sonra elimdeydi. Ben bile bu kadar çabuk gelmesine şaşırdım! Daha önce internette fiyat araştırması için kullandığımız bir siteden bahsetmiştik. Önce onu kullandım ama sonra Darty'e bakmak aklıma geldi de en uygun fiyatı orada buldum. Hem de kargo bedava. Yaşasın Darty! :P Tamam, biraz abartmış olabilirim ama kendime severek ve isteyerek yeni bir şey almışsam çok mutlu oluyorum :)
Akşam, ürünün içinden çıkan CD'yi izledim, nasıl kullanacağım konusunda çok yardımcı oldu. Gerçi videolarda hep iki kişi var, biri yapan diğeri ise saçı yapılan konumunda... Tek başıma bakalım nasıl olacak, bu akşam göreceğiz :) Sonucu fotoğraflı olarak sizinle paylaşırım artık...
Bu arada, Darty'i bilmeyenler için ufak bir not: Mağazanın şöyle bir iddiası/güven sözleşmesi var. Eğer Darty mağazalarından satın aldığınız ürünün aynısının (aynı marka ve modelinin) başka bir mağazada daha düşük fiyata satıldığını gösteren yayınlanmış belge (güncel tarihli fiyat broşürü, gazete ilanı, insert ) ile Darty'e başvurursanız aradaki fiyat farkını iade ediyorlar. Yanında da bir kutu çikolata ;)

6 Mart 2008 Perşembe

Yeni Farlarim - İnglot


Ilk Lacin'in blogunda gormustum İnglot'u. Farlari MAC kalitesinde fakat daha hesapli diyordu. Iste, benim vuruldugum andi bu :) Sonunda Cumartesi gunu Engin'le Mecidiyekoy'e gitmeye karar verdik de (C&A) ben de cikista Cevahir'e gidip İnglot'tan farlarimi aldim. Satis elemanlari cok ilgiliydiler sagolsunlar. Benim onun rengi nasilmis, bir de suna bakalim, yok yok ilki daha guzelmis vs gibi tum kararsizligimla sabirla basa ciktilar. Sonucta, ben de magazadan 5'li far paletimi, 4 renk farimi (bej, yesil, kahverengi, gri) ve tam da paletimin icine sigabilecek boyuttaki far fircami alip mutlu bir sekilde ayrildim :)
Magazada 3'lu, 5'li veya daha fazla far koyma kapasitesi olan diger paletleri bulmaniz mumkun. Paletlerdeki miknatisli mekanizma sayesinde farlarinizin kaymasi, dusmesi gibi birsey soz konusu degil. 5'li paletin fiyati 11 YTL'ydi ama sonucta bir kere aliyorsunuz bunu. Sonrasinda renkleriniz bittikce ya da ek yapmak isterseniz yine bos olan bolumleri kullaniyorsunuz. Tekli farlar 7 ya da 9 YTL. Cok uygun! Far fircasi ise %30 promosyondaydi sansima. Aslinda bir tane daha far fircasina ihtiyacim var ama artik o da baska sefere. Iyi ki gecen gun MAC'e gittigimde sadece concealer fircasi almakla yetinmisim. Fotografta gordugunuz gibi bir de makyaj cantasi hediye ettiler. Paletim icine tam sigiyor, boylece diger makyaj malzemelerimle beraber cantamda derli toplu duruyorlar. Kendime boyle severek, icime sinerek birseyler alinca cok mutlu oluyorum, size de ayni sey oluyor mu?

Sac Duzlestirici

Bu aralar bir arkadasimin da verdigi gaz neticesi kendime sac duzlestiricisi almaya karar verdim :) Gerci ben ayni seyi bundan birkac yil once de yasamistim ve yine bir arkadasimin tavsiyesi uzerine Rowenta Lissima'yi almistim. Maalesef cok kotu bir tercihmis. O zaman arkadasim dedi diye hemen gidip almistim fakat simdi akillandim, internette yogun bir arastirma yaptim ve alacagim urunun benim icin dogru bir tercih oldugundan emin oldum.


Aslinda internette baktigimda simdi Rowenta Lissima hakkinda da guzel yorumlar yazanlar gordum ama iihhh kanmayin, sacinizi dogru duzgun duzlestirmiyor. Ustelik hem uzun suruyor, hem kolunuz yoruluyor hem de saciniz yolunuyor. Dolayisiyla alindigindan beri benimki maalesef dolap bekliyor.


Bu sefer alacagim urun ise Remington. Henuz bu urun hakkinda bir tane bile kotu yorum gormedim. Iste alacagim urun, Remington Sleek & Curl Ince - S1031: