6 Aralık 2009 Pazar

TURKUAZOO Sualti Dünyasi

Istanbul'un yeni alisveris/kültür merkezlerinden Forum Istanbul'da acilan TURKUAZOO Sualti Dünyasi gercekten görülmesi gereken bir yer. Dev akvaryum diyorlar ama bence orada yasayacaginiz tecrübeyi anlatmak icin yeterli degil. Akvaryum dedigin nedir sonucta; evin bir kösesinde cam bir kutunun icinde yüzen bir kac renkli balik.
Turkuazoo sizi daha önce yasamadiginiz bir okyanus tecrübesi kazandiriyor. Köpekbaliklarindan, dev vatozlara, orfozlara ve su yilanlarina kadar bircok farkli canliyi yakindan görme imkani buluyorsunuz. Dev cam bölmeler ve balik sürülerinin arasinda dolasiyormussunuz hissi veren sulati tüneli harika. Sualti tüneline yürüyen bant koymalari da cok iyi olmus böylece tikanmalar engellenmis.
Giriste verilen programi takip ederseniz balik besleme seanslarini da yakalayabilirsiniz. Ayrica bazi bölümlerde cesitli canlilara dokunma sansiniz da olabiliyor. Hemen girmeden önce bir panonun önünde fotografinizi cekiyorlar ve cikista köpekbalikli bir fotomontaji satin alabiliyorsunuz. Yeni yil ile birlikte egitmen dalgiclar esliginde akvaryuma dalis da yapilabilecekmis, köpekbaliklari beslenebilecekmis; yerse...

Tüm bu eglencenin fiyati 25tl ama cocuklara yaslilara gruplara falan indrimler de var ve tahmin edebileceginiz gibi Müze Kart gecerli degil. Özellikle cocuklar icin cok egitici bence. Okullar buraya geziler düzenlemeli...

15 Kasım 2009 Pazar

Dinette

Yazmayalı ne kadar oluyor bilmiyorum. Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Phaidon da olmasa bu blog iyice boşlanacaktı.

Dün akşam, yemek için Bağdat Caddesi'nde daha önce gitmediğimiz bir yere gidelim dedik ve Dinette'de bulduk kendimizi. Telefonda rezervasyon yaptırdık ve rezervasyon sırasında da Phaidon özellikle iyi bir masa olsun lütfen dedi. Onlar da cevap olarak bizim bütün masalarımız güzeldir dediler. Biz de vaayy dedik ama gidince gördük ki yalaannnn! Dinette, Bağdat Caddesi'nde Suadiye'de yanılmıyorsam eski Carpe Diem'in yeri. Sigara içenlere göre bir mekan. Dış mekanı geniş ve ışıklandırması vs daha şık. İçimden keşke sigara içseymişim diyeceğim aklıma gelmezdi :P Bu arada bir tek sol taraftaki sürgülü camı açıktı. Geriye kalan yerler kapalıydı. Ona rağmen nasıl fosur fosur sigara içildiğini biz anlayamadık, orası ayrı bir muamma. İçeriye girdiğimizde bize garsonların servis masasının yanındaki ufacık yuvarlak masayı ve 2 sandalyeyi gösterdiler, şaka gibiydi. Ne büyük hayalkırıklığı! Akşamın keyfi kaçmasın diye pek bir şey dememeye özen gösterdim ama bu, burada yazmama engel değillll. Gece boyunca garsonların tüm konuştuklarını dinlemek zorunda kaldık, ne büyük keyifti! Ayrıca mekan inanılmaz fazla aydınlıktı. Aslında içeride daha başka tonlarda (üst katta) boş masalar vardı ancak içeride bizden başka sadece 1 masa olduğu için o bölümleri açmamışlardı. Re-za-let!
2 ana yemek ve 2 alkolsüz içecek için 60 TL'nin üzerinde bir para ödedik. Ketçap istedim masaya plastik kırmızı bir ketçap şişesi geldi. Beklerdim ki ufak bir sosluğa koyup getirsinler. Ama bu mekandan fazla şey beklemek olurdu bu herhalde! Gittiğim yerlerde içeceğimi genelde yemekle beraber isterim ve çoğu yerde sanki inanılmaz zor bir şey istemişim gibi hissederim. Dinette'de de yine aynı şey oldu. Alt tarafı Coca Cola Zero istedim ancak yemekle birlikte gelsin lütfen dedim. Yemek geldi. Benim içeceğim vardı dedim. Coca Cola geldi. vs vs vs
Herşey mi çok kötüydü diyorsunuz, duyar gibiyim. Hakkını yemeyeyim. Yemek öncesinde gelen zeytinli, beyaz ve kepek ekmek sıcacık ve çıtır çıtırdı. Beğendik. Yemeğim ise ortalamaydı. Ancak bu fiyata bu hizmet ve bu yemekler hiç olmamış.
Doyduk mu? Doyduk.
Bir daha gider miyim? Hayır.

8 Kasım 2009 Pazar

Set Balik


Söyle arkadaslarla bir araya gelelim, mezeler esliginde sohbet edip hafiften demlenelim, baligimizi da yiyelim ama arabanin anahtarini da masaya birakip gitmeyelim diyenler icin Tarabya'da bulunan Set Balik Lokantasi'ni tavsiye ederim. Aslinda benim tavsiye etmeme de pek gerek yok. 1967'den beri Istanbul'un en popüler balik lokantalarinda biri oldugu icin es dosttan daha önce duymus da olabilirsiniz.

Müdavimleri coktan alisik tabii ama ilk defa gidiyorsaniz siparis sisteminde biraz yabancilik cekebilirsiniz. Rakinizi söylüyorsunuz ama masya sise gelmedigi icin 70lik mi söylesek, birer duble söyleyip gecenin kivamina göre sonra mi karar versek gibi bir derdiniz yok. Sizin icin sise acmiyorlar ama bosalan kadehleri devamli dolduruyorlar.

Mezeleri secerken elinizi korkak alistirmayin, hepsi birbirinden güzel. Özellikle Maydanozlu Uskumruyu denemenizi tavsiye ederim, bittikce yenisini isteyin. Genelde mezelerle zaten doyma noktasina geliyorsunuz ama üstüne bir de günün baligindan yemenin bir sakincasi yok. Üzerine bir de tatlinizi yiyip türk kahvenizi ictiyseniz sizden krali olamaz :)

Yukarida anlattigim keyifin bedeli hemen hemen her zaman 50 ytl civarinda ki bu fiyata Besiktasta kiytirik bir iki meze ve iki kadeh rakiyi ancak icersiniz. Tek problem Set Balik'ta kredi karti gecmiyor. O yüzden tedearikli gitmekte fayda var.

Unutmadan söyleyeyim; Set Balik her aksam dolup tasmakta oldugu icin mutlaka önceden rezervasyon yapin. Bir de Tarabya'da deniz kenarinda bulunmasina ragmen lokantanin herhangi bir deniz manzarasi bulunmuyor...

4 Ekim 2009 Pazar

Bir Garip Hirsizlik Hikayesi

Sabah binanin turnikelerinden gecmeye calisirken cüzdanimin yanimda olmadigini fark edince evde unutugumu düsünüp, icimden bi küfür savurduktan sonra daha fazla üstünde durmadim. Ama daha sonra Garanti Bankasindan kartimla sifresiz alisveris yapilidigina iliskin SMS gelince cüzdanimi caldirdigimi anladim.

Hayvan herif beni ne zaman, nasil carpti anlamadim. Belki de ben fark etmeden düsürdüm bir yerlerde, bilmiyorum. Cüzdanimdaki paranin gittigi yetmezmis gibi bir de Carrefour'dan yüklü miktarda alisveris yapilmis. Sonucta sifresiz yapilmis bir islem oldugu icin Garantiden parami geri alabilirim diye düsünüyorum. Beni en cok üzen ise Nüfus Cüzdani ve Ehliyet islemleriyle ugrasmak olacakti.

Daha önceleri bir yerlerde Nüfus cüzdani kaybedince karakola gidip tutanak tutturmanin ileride kimligimle yapilabilecek sahtekarliklara karsi kanit olabilecegini okumustum. Aksam karakola gittim ama saolsunlar beni baslarindan savmak icin ellerinden geleni yaptilar. Yok nerede fark etmisim, orasi onlarin bölgesi degilmis, yok tutanaga zaten gerek yokmus falan filan. Hirsizligin oldugu yer önemli degilmis, benim fark ettigim yer önemliymis. O tutsa bu sefer de bizim bölgede oturmuyorsun falan diye sallayacak belli. Ne desem iplemiyor. Adam aksam aksam bir de seninle mi ugrasicam, git basimdan diye gözümün icine bakiyor. Sonunda pes edip eve yollandim ama hirsizdan cok polise sinirlendim valla... Büyük ihtimal polis de hirsizdan cok bana sinirlendi :) Sonuc olarak avucumu yaladim, gazeteye ilan veririm diye kendimi avutup eve gittim.

Ama su ise bakin ki benim hirsiz vicanli (!?) cikti iyi mi. Adam cüzdani posta kutusuna birakmis; icinde para, kredi kartlarim ve sayisal loto kuponum (sansimi bile calimis yaw) disindaki hersey duruyor. Bir de mektup birakmis vicdan sahibi zat.

Beddua etmeyecekmisim; hirsiz degilmis. Mühar Mühtar (öyle yazmis) dolasip adresimi bulmus. Issiz, bes parasiz ve zor durumdaymis. Karisi ile kavgaliymis, benim param ile karisina ve cocuklarina hediye almis. Is bulunca geri ödeyecekmis, gerekirse taksit taksit ödeyecekmis.

Ilginc degil mi? Ne düsünecegimi de bilmiyorum. Kimliklerim geri geldigi icin seviniyorum ama bu, herifin hirsiz oldugu gercegini degistirmez. Parayi da günün birinde geri öderse bomba olur valla. Düsünüyorum da niye cüzdani geri getirsin ki? Mantikli bir cevap bulamiyorum. Vicdani sebepler de günümüzde cok naif geliyor ama kim bilir...

Nivea Active 3 Dus Sampuani


..."duşta sağladığı ferahlık ve temizlik hissinin yanı sıra, sakal ve vücut tıraşı için kullanılabilen ilk ve tek duş şampuanı", Nivea Active 3 Dus Sampuani. Sen bunca yil sac icin ayri vucut icin ayri temzlik ürünlerinin reklamini yap ondan sonra gel sac ve vucut sampuanini birlestirdigin yetmiyormus gibi bir de tras jeli niyetine kullandir. E o zaman tras jeli neydi?

Bunca yil bunlarin birbirinden ayri seyler oldugu fikrini beynimize islesinler sonra da sanki yeni birsey bulmuslar gibi, aaa bak bununla sacini da vücüdünü da yikayabilirsin,  hatta sakalini da kesebilirsin desinler. Disimi de fircalayabilirsem, bulus diye ona derim ben...:)

Sacma bir ürün degil mi bu simdi? Hangi erkek sakalini keserken kullandigi ürün ile saclarini yikamak ister ki? Malesef gittigim spor kulübü bu ürünü pek bir ekonomik bulmus olmali ki artik sadece bundan bulunduruyor. 

9 Ağustos 2009 Pazar

TURKCELL`den Hatali Ücretlendirme

Aslinda bu baslik iyimser bir yaklasim. Neden oldugunu anlatayim...
Uzun yillardir Turkcell abonesiyim ve aboneligim basladigindan beri de ayrintili fatura aliyorum ama acikcasi simdiye kadar faturalarimi dikkatle inceledigimi söyleyemem. Yine incelemeyecektim aslinda ama masada yemek yerken okuyacak bi'seylere bakinirken kimlerle konusmusum diye merak edip faturama gelisi güzel bakiyordum ki bir tuhaflik dikkatimi cekti.
Ayni numara ile yaptigim iki konusmadan biri 517 saniye ve 2.15 tl tutmus ama digeri 107 saniye ve 3.55 tl tutmus (sayilari atiyorum, ana fikir baki). Böyle birsey mümkün degil tabii! Ayni numara ile yaptigim görüsme ayni birim fiyattan olmali. Burada durumun bu olmadigi asikar.
Bakalim ne diycekler diye Turkcell müsteri iliskilerini aradim ve sikayetimi dile getirdim. Derdimin tarife paketleriyle olmadigini anlatana kadar akla karayi sectim ama sonucta inceleyeceklerini söylediler.
Saolsunlar!? incelemisler de gercekten. Bana kuru bir SMS atarak sikayetimin incelendigini ve magduriyetimin giderildigini bildirdiler. Istersem su numarayi arayarak detaylari ögrenebilir misim. Her kiytirik paketi tanitmak icin ariyorlar ama sikayetim icin aramaya bile zahmet etmeyip bir de beni aratiyorlar.
El mahkum aradim tabii. Bir güzel cemkirdikten sonra da detaylari ögrendim. Hata olmusmus, özür diliyorlarmis, bir sonraki faturamda gerekli tutar iade edilecekmis! Iyi de diyorum; ya ben faturamadaki hatayi farketmeseydim ne olacakti? Efendim sistem faturalar kesildikten sonra tekrar kontol ediyormus ben aramasam da tutar iade edilirmis.
Inanmadim ama yapacak birsey olmadigi icin bir sonraki faturayi beklemekten de baska yapabilecek birseyim yoktu.
Bir sonraki faturamda gercekten de 2 küsür tl'lik bir iade mevcut. Buraya kadar tamam ama yeni faturadaki ayrintilari inceleyince gözlerime inanamadim. Benzer bir hata yine var!
Bu sefer Turkcell'i aramadim. Nasil olsa onlar kontrol ediyor, bir sonraki faturada iade ediyorlar öyle degil mi? Degil iste, etmediler!!!
Simdi ben bundan sonra bu kuruma nasil güveneyim. Nereden bileyim bundan önceki faturalarimda da benzer bircok hatanin olmadigini. Farkinda misiniz bilmem ama Turkcell'in 20 milyondan fazla abonesi var. Herkesten 1tl fazla alsa 20 milyon tl yapar. Kim kontrol ediyor ki faturalarini bu kadar ayrintili. Fauradaki her kurusun hesabini ben yapmak zorunda degilim ki! anlattikca benzer sikayetlerin hic de az olmadigini gördüm.
Yok canim olmaz öyle birsey diyorsunuz ama bu ülkede koskoca bir banka yetkisi olmadigi halde Devlet bonusu satti, reklamini yapti yetkililer ayakta uyurken. Ikili muhasebe sistemi kurup milyonlar kacirdi. Her gsm abonesinden az biraz, kurus kurus kirpilsa kim fark edecek?
Ben Turkcell abonesi oldugum icin Turkcell'i anlattim ama bu digerlerinin daha iyi oldugu anlamina gelmez.
bu yazi dostum ceconun magduriyeti icin...

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Ex'sir

Birkac haftadir aklimda, size "Exsir" isimli yeni kesfimden bahsedecegim firsat olmuyordu. O da neymis derseniz, ürününü ambalaji üzerindeki tanimiyla "%100 Bitkisel Sebze-Meyve Arindirma Sivisi".
hepimiz evlerimizde kivircik, marul, göbek salata, ispanak, semizotu vs gibi sebzeleri illa ki sirkeli suda bekletiyordur. Eskiden cok yaygin degildi ama bir ara su Kus Gribi olayi patlak verdikten sonra artik Türkiye'de tüm ev hanimlarina yayilmistir bu davranis. Ben de salatayi yikamadan önce belli bir süre önce sirkeli suda bekletirdim ancak sonra tesadüfen elime Exsir isimli bu yeni ürün ulasti. Internete girip arastirinca beni o kadar ikna etti ki artik sirkeli suya elvada deyip her seferinde bu ürüne basvuruyorum. Artik icim cookk daha rahat, afiyetle indiriyorum mideye salatalari, sebzeleri :) Exsir'in en önemli farklilasan ve onu üstün kilan özelligi ise "sebze ve meyvelerin üzerlerinde bulunan zirai ilac, parafin/wax, mikrop/bakteri, böcek ilaci, larva ve gübre kalintilarindan %100 arindirmasi."
E peki bu mereti nasil mi kullaniyorum? Kivirciklari yapraklarina ayirip yikama kabima koyuyorum, cine su dolduruyorum ve suyun miktarina göre bir ya da iki ölcek exsir dokerek (kapagi olcek islevi görüyor ayni zamanda) 3-4 dakika beklemeye birakiyorum. Sonrasinda suyla durulayip salatalarimi kurutup, kesip, bol limon koyup afiyetle yiyorum :) Hem artik icim daha da rahat bir sekilde. Zaten ilk kullandigimda suda kalan kirleri ve kalintilari görünce bir daha sirkeli su kullanamadim.
Peki bu ürününü hic mi kötü yani yok? Eee kadi kizinda bile kusur olduguna göre elbette bunda da bana batan birkac sey var.
- köpürüyooorrr :) önce rahatsiz oldum ama sonra internette iyice arastirdiktan sonra icim rahatladi.
- boyamsi, vernikimsi bir kokusu var ama neyse ki salataniyda ya da yikadiginiz diger üründe hicbir koku birakmiyor, yoksa imkani yok kullanilmaz.
- birazcik pahali. gerci 1 siseyle toplam kac parti ürün yikayabileceginizi hesaplayinca mantikli bir miktara iniyor :)
Gecenlerde Carrefour'da meyve-sebze reyonunun orada bir stand acmislar, direkt uygulamasini gösteriyorlardi. Hayli ilgi cekiciydi, akillca bir pazarlama taktigi ;) TV reklamlari icin cok ciddi bütceler gerektigi icin reklamlarina hic rastlamadim. Ancak basinda ve internette haberlerini gördüm, bir de iste zincir marketlerde standlarini, ek teshirlerini ve tanitimlarini.
Üstelik Türk bulusu! Bu beni daha da gururlandirdi, ben ürünü ilk aldigimda kesin yabanci bir firmanindir, yurt disindan gelmistir demistim ama ne mutlu ki yanilmisim. Kükre Gida diye bir Türk firmasi tarafindan üretiliyormus.
Resmi web sitesini ziyaret edip daha da detayli incelemek isterseniz, buyrun buraya...

14 Temmuz 2009 Salı

Skolyoz

Skolyoz mu o da mi ne? Bu rahatsizliga sahip degilseniy bilmemeniz cok normal, ben de 5 sene öncesine kadar adini bile duymamistim. Skolyoz, omurganin göğüs veya bel bölgesinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Tek başına olabileceği gibi, kifoz (arkadan öne doğru anormal bir eğrilik) ile beraber de görülebilir (Kifoskolyoz). (Kaynak: Vikipedi)
Türkiye'de bilinen 2.5 milyon skolyoz hastasi var ve bunlarin büyük cogunlugu kadin. Bunun sebebini daha önce arastirmis olmama ragmen bulamadim, bilen varsa paylasirsa sevinirim. Bana zamaninda söylenen bu hastaligin aslinda dogustan oldugu ancak agri vs olmadan ya da ilerlemeden ve estetik bir bozukluk olmadan farkedilemedigi. Nitekim bende de oyle oldu. Ancak 5 sene önce muthis bir bel agrisi ile bir sabah ise gitmek üzere hazirlanirken külotlu corabimi giymek icin uzandim ve kaldim. Acidan gözlerimden yaslar geldi, öyle böyle bir aci degil. Eger ergenlikte farkedilseymis durdurma olasiligi varmis ancak benimki 24 yasinda farkedildigi icin ilerlemeye devam edecegini söylediler.
Ilk defa 1.5 sene önce genis capta bir arastirma yaptim ve Türkiye'de bu konuda 3 hatta sadece 2 isinin ehli profesör oldugunu ögrendim. Biri Azmi Hamzaoglu, digeri ise Ünsal Domanic. Itiraf ediyorum Azmi Hocanin vizite ücreti cok yüksek oldugu icin Ünsal Domanic'i tercih etmistim. Röntgenler, skolyoz grafileri vs cektirdi ve 30 derece egriligim oldugunu, omuriligimin ters C harfi cizdigini ve bunun daha da ilerleyecegini söyledi. Bel kaslarimi güclendirmek icin birkac hareket gösterdi. Evli olup olmadigimi sordum, yeni evliyim deyince, cocuk düsünüyor musunuz dedi. Ben de zamani gelince elbette dedim (o zamanin geldigini insan nasil anliyorsa? neyse, konuyu dagitmayalim, o da ayri bir yazi konusu olsun). Bana bosver ne yapacaksin cocugu dedi. Hamilelikte 6-18 derece arasi artar, cok zor bir hamilelik gecirirsin, yatarak gecirirsin vs dedi. Eh zaten 10 derece artmasi demek benim ameliyatlik seviyeye gelmem demek. Moralman cöktüm tabii.
Kis basinda dedim bu sefer paraya kiyip Azmi Hoca'ya gidecegim, zaten diyete baslama motivasyonum da buydu. Ne kadar zayif olursam, belimde o kadar az baski olur ve benim durumum icin o kadar iyi. Florence Nightingale'i aradim randebu icin. Taa 6 hafta sonrasina verdiler randevuyu. 3 hafta önce gittik E. ile. Yine bir sürü film, grafi vs cekildi veee siki durum egrilik derecemin 30 degil sadece 13 derece oldugunu söyledi! Eski filmime gözünün ucuyla bakip elinin tersiyle itti. Nasil olurdu? Bu hastalik geriliyor muymus? Hayir!!! E peki hani 30 dereceydi. Ben 1.5-2 senedir bosuna mi kara kara düsünüyorum. Azmi Hoca 35 yasima kadar ister normal, ister sezeryan 3 cocuk dogurabilecegimi söyledi. Ben aslinda bunu ogrenmek icin de gitmistim. Düzenli kontrole geleyim mi her sene dedim. Hayir, gerek yok, sen bu belle torunlarini da görürsün dedi ve bana dünyalari verdi. O gün o anda o kadar hafifledim ki hayal bile edemezsiniz. Umarim herkes benim kadar sansli olur. E peki Ünsal'dan hesap sormadin mi diyorsaniz hayir, ilgilenmiyorum hic. Artik hicbir önemi yok benim icin. Ama bu kadar büyük bir hata bu kadar ünlü bir prof nasil yapar aklim almiyor.

Saglik Sigortasi

Bu aralar pek bir saglik konularindan gittim ama pesinene söyleyeyim, Acibadem Sigorta'da calisan ya da bir tanidigi olan varas, az sonra okuyacaklarindan rahatsiz olabilir ama hiiiccc derdim degil benim :) Benden uyarmasi.
Benim sirket saglik sigortamda 5.000 TL'lik limit var. Gecenlerde dedim artik yavas yavas zamandiri, nasil olsa Azmi de demis hiiiccc birseycigin yok diye, yürü be Quentins. Basla coluk cocuk planlarina ufak ufak. Eeee önce kendimizi garantiye alalim, saglik sigortasi yaptiralim söyle dogumu full kapsayan dedik Nodiahp ile. 5.000 TL ile hamilelik sirasindaki rutin kontrolleri, tahlileri vs yaptiririm, kendi bireysel yaptiracagim sigortadan da dogumu karsilarim full dedim. Sirkette yan masadaki arkadasim 1.5 sene öcne dogum yapti, Acibadem Sigorta'yi öve öve bitiremiyordu. Ben ki Acibadem'e karsi cok önyargiliyimdir (internette senelerce dolasan cok paragoz olduklarina ve yanlis uygulamalar yaptiklarina dair maillerden dolayi), arkadasimin deneyimine güvendim ve Acibadem'den bir satis temsilcisini cagirdim, görüstük, istedigim gibi bir Eko pakette karar kildik. Tam fiyata OK verdim gelin yapalim islemleri dedim, adam sirra kadem basti. A bu arada unutmadan, Acibadem'in en büyük özelligi de bebegi dogar dogmaz sigortali yapmasiymis. Allah korusun, erken dogum vs gibi durumlarda dünya kadar kuvöz masrafi vs. O kadar aile var ki bu masaraflarin altinda kalkamadigi icin cocuklari hastanede rehin tutulan vs, neler duyuyoruz her gün...
Neyse, Acibadem'in satis temsicisi tam 2 gün ses vermedi. Adama bak amma tuzu kuru, prim sistemiyle calismiyor mu bunlar vs diye düsünürken ben, gecen Cuma mesai bitimine dogru aradi beni. Hah, hadi ne zaman geliyorsun demek üzereyken, adam demez mi "Ölümcül sonuclara sebep olabilecek bir hastaliginiz oldugundan dolayi Acibadem sizi sigortalamayi kabul etmedi". Ben dumur oldum tabii. Ne ölümcül hastaligi, çıldırdın mı sen? vs diye tutamadim kendimi, giristim adam telefonda. Nasil azarliyorum ama adami. Ki gayet de hanimefendi bir insanimdir :) Neymis o benim bilmedigim hastaligim, siz cildirdiniz mi dedim. Skolyoz demez mi?! Ben iyice delirdim tabii. Sen manyak misin, allaha cok sükür kanser degilim, aids degilim, ne ölümcüllügünden bahsediyorsun sen. Agzindan cikani kulagin duyuyor mu diye basladim yine bagirip cagirmaya. Neyse ki o saatte sirkette pek kimse kalmamisti da rahat rahat konusabildim telefonda. Adam "kisisellestirmeyelim lütfen" vs deyince "Aaa siz benim laflarimi üzerinize mi alindiniz, ben sizin calistiginiz kurulusa diyorum hepsini" dedim.
Acibadem'de bu karari verenler acaba raporlari okuma zahmetine katlaniyorlar mi? Okusalar görecekler ki allaha cok sükür sadece 13 derecelik bir egrilik söz konusu. Koca Azmi Hamzaoglu'ndan daha iyi biliyorsa sizin Acibadem'deki proflar, söyleseydiniz de ben onca para bayilmasaydim, haftalarca randevu beklemeseydim, direkt sizinkilere gözükseydim, benim essekligim. Benim bildigim kisinin bir rahatsizligi varsa sigorta sirketleri kendilerini garantiye almak icin kisiyi o rahatsizliktan muaf tutar ve öyle sigortalar. Ama belli ki Acibadem bunu düşünmekten yoksun ya da yeni müsteriye ihtiyaci yok.
Gelelim sadede arkadaslar. Hep ben mi deneyimlerimi paylasacagim sizlerle, hadi simdi sira sizde. Gösterin kendinizi ve söyleyin bana hangi sigorta dogumda iyidir, hangisiyle irtibata geceyim. parmaklar klavyeye, hadi hadi hadiiii :)

Diyet

Gecenlerde bir postumda bahsetmistim, diyetisyen yardimiyla 6.5 kilo verdim diye. Gelelim hikayemize :)

Ben 29 senelik hayatimda simdiye kadar hic diyetisyene ya da akupunkturcuya gitmedim, hatta gidenlere de icten ice "para ödeyince mi oluyor, girtlagini tutsan kilo verirsin" yaklasimim bile olmustur, itiraf ediyorum. Eee sen misin öyle atip tutan. Gecen sene Mayis'ta is degistirdim ve gida sektöründe bir firmaya gectim. Üstelik pek de tatli gidalar bunlar öyle böyle degil. Ofiste sürekli masanda, her toplantida gözünün önünde, her lafin icinde bu tatli seyler olunca kolaysa gel sen yeme! Ben yapamadim ve basladim kilo almaya, Hayatimin simdiye kadarki en yuksek kilosuna ciktim. Gerci yine de "sisman" sayilmazdim ama kilolarim beni rahatsiz etmeye baslamisti. Aynadaki görüntüm hosuma gitmemeye baslamisti yavas yavas o yag baglayan göbegi gördükce her gün karsimda (evet her kadinin ortak sorunu, bölgesel aliyorum ben de kiloyu)
Buraya kadar hala okumayi birakmamis erkek okur varsa hayrettt der son kez uyarimi yaparim. Bu entry anlamis oldugunuz gibi kadinsaldir :)
Neyse efendim, sonunda cok uygun fiyatli diyetisyenimizi bularak Subat'ti yanilmiyorsam basladim. Diyetisyenin benden istedigi 7.5kg vermemdi, ben ise kafamda 4-5 kg diye gitmistim. Sonuc: 6-5 kg ve ben de inanamiyorum kendime ama "artik daha fazla kilo vermek istemiyorum, böyle cok iyi" diyen bir Quentins. Beni 1 ay kendi halime birakti bakalim koruyabilecek miyim kilomu diye. Veee gecen Cuma ispatlandi ki gram alip vermemisim :) Simdi 2 ay birakti kendi halime beni, balaim, Eylul'de tatile gitmeden tekrar görünecegim. Sanirim kaptim ben artik bu isi ;) Saglikli yasamanin sirlarini verdi aylardir sagolsun yavas yavas.
Artik hafif ve daha da mutluyum.
Not 1: Spor yaptin mi diye soracaksiniz muhtemelen. Hayir yapmadim daha dogrusu yapamadim. Haftaici pestil seklinde kacta eve geldigim hic belli olmuyor. Haftasonlari aslinda yüzmeye gidiyorum ama o da pek düzenli degil.
Not 2: Benim kilo verirken cok büyük bir motivasyonum vardi, muhtemelen o da cok büyük bir itici üc oldu.
Not 3: Kim diyet cok kolaydi, hic ac kalmadan zayifladim derse yalan, inanmayin :) Evet, artik hiicc ac kalmiyorum ve yiyerek veriyorum ama ilk 1 hafta geceleri kabustu. Yemekten sonra yatana kadar hicbir sey yiyememek, aman allahim düsünmek bile istemiyorum :)
Not 4: Cenem feci düstü, bu notlara bir son vermek lazim!

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Herseyi Bilen Kadin


Is yerinde calisirken bir nefes alip ufak bir kacamak yapmak isterseniz, sizi oldukca eglendirecek olan bir site tavsiye edeyim. Herseyi Bilen Kadin ki kendisi Avrupa Yakasi dizisinden tanidigmiz Senay Gürler olur sizi sorulariyla bekliyor.


Aslinda Lipton caylarinin tanitim calismasi olan bu sitede Senay Gürler aklinizda tuttugunuz nesnenin ne oldugunu sorularina vereceginiz cevaplar sayesinde buluyor. Nasil olur ya diyorsaniz bir deneyin. Göreceksiniz beklediginizden daha basarili tahiminlerde bulunuyor Senay.

Az önce radyo tuttum ve bildi. Bayiliyorum bu herseyi bilen kadina....

Erkek Bakim Otomati

Erkek Bakim otomati diye birsey varmis. Ben de gecenlerde tesadüfen bir alisveris merkezinin tuvaletinde gördüm. Ilk basta yurt disinda umumi tuvaletlerde oldugu gibi prezervatif makinasi koymuslar sanip sasirdim. Bir de alevli bir resim koymuslar, insan ne oldugunu hemen anlamiyor :)
Sonra anladim ki acil durumlarda bakima ihtiyac olabilir diye 1 lira karsiliginda ufak bir kutucuk icerisinde bir bakim seti satiliyor bu makinada. Kutunun icerisinde kendinden macunlu bir dis fircasi, Hobby sac jölesi, Hobby el ve yüz kremi bir de parfüm var. Prezervatif de olsaymis iyi olurmus bence. Neyse, güzel düsünmüsler ama sanki cok önenli bir seyi unutmuslar; kendinden köpüklü jilet :)
Arastirinca ögrendim ki bircok alisveris merkezinde ve sinemada bulabilirsiniz...
Bunun kadin versiyonu da olmali bence. Icinde hijenik ped, parfüm, krem ve dis fircasi olabilir örnegin...


3 Temmuz 2009 Cuma

Papazin Bağı

Ankara'nin en eski dinlence mekanlarindan biridir Papazin Bağı. Şehrin merkezinde, sicak yaz günlerinde ferahlamak için ideal bir mekan. Gazi Osman Paşa'da oldukca merkezi bir yerde bulunan Papazi Baği adini Cumhuriyet'ten önce oralarin sahibi olan Ermani bir papazdan aliyor. Asirlik ağaçlarin gölgesinde Semaverle çay içebillir, ufak havuzlardaki kaz, tavuk ve horozlarla eğlenebilirsiniz. Kuş cıvıltılari hiç susmuyor zaten. Gözlemeleri de fena değil.
Şehrin göbeğinde bu kadar değerli bir araziye hala dokunulmamış olmasına hayret etmemek mümkün değil. Allahtan 1. derece doğal sit alani ilan edilmiş. Umarim daha uzun yillar öyle kalır.

Ama şu dandik plastik masa-sandalyeleri de değiştirmenin zamani gelmiş sanki...

2 Temmuz 2009 Perşembe

Yeni Elbisem ve Lacheen

Bu elbiseyi gordugum an vurulmustum ama nedense satin almadim. Aslinda nedenini de biliyorum. Internetten kitap, makyaj malzemesi vs satin aliyorum da ne bileyim kiyafet satin almak hep zor gozukmustur. Giymeden alinir miymis hic? Aliniyormus :) Sonunda muradima erdim ve günlerdir yetenekli genc mimar Lacheen`in dükkanindan bakip durdugum elbiseye kavustum. Gerci bu pek de kolay olmadi :) Önce Lacin`in tv cekimleri girdi araya, sonra da elbisede kullandigi kumastan bulamadigini iletti bana ama neyse ki aklina pratik bir cozum geldi ve ilk yaptigi ve fotograflandirdigi elbiseyi birkac rötusla bana gönderebilecegini soyledi, ustelik cok da uygun bir fiyata.

Kargo elime ulastiginda nasil buyuk bir hevesle posetini actigimi gormeliydiniz. Bu arada Lacin, bizim ofisten de hayli bayan hayran kazandin ;) O aksam eve gelir gelmez elbiseyi uzerime denedim ve ertesi gun de ise giydim. Sirkette herkes ba-yil-di kiyafetime, iltifat ustune iltifat aldim.

Cok tesekkurler Lacin, eline emegine saglik! :)

28 Haziran 2009 Pazar

D2W - Degradable plastics


Bugün D&Rda kitap aldiktan sonra plastik poset üzerindeki ibare dikkatimi cekti. Meger artik her plastik poset bildigimiz plastikten degilmis. Üzerinde D2W ibaresi olan posetler dogaya birakildigi zaman 12 ila 24 ay icinde isiya, basinca ve isigia maruz kaldikca dogadaki basit materyallere dönüsüyormus.

Bunun sadece labaratuvar ortaminda kalmamis olup Türkiye`deki bir kitapcinin posetlerine kadar gelmis olmasi ne güzel. Umarim yakinda bunlardan daha fazla görürüz. Özellikle süpermarketlerde ne cok plastik poset kullanildigini düsünecek olursak. D2W`nin Türkiye`deki üreticisi Ecoplast`in sayfasinda yillik plastik poset tüketiminin sayaci var. Ona bakin ne cok poset tüketildigini daha iyi anlayin.

DOQO Cep Telefonu Sarj Noktasi


Bir süredir alisveris merketlerinde, bazi cafelerde hatta hastanelerde falan görüyorum bunlardan: DOQO Cep Telefonu Sarj Noktasi. Ufak bir ücret karsiliginda belli basli tum cep telefonu markalarini hizli bir sekilde sarj edebiliyorsunuz. Üstünde yarim saat icinde sarj ettigi yaziyor. Hic kullanmadim, kullanan da görmedim ama ilginc bir fikir. Para kazaniyor mu bu makinalar gercekten merak ediyorum.


Gerci yarim saat icinde nasil sarj oluyor pil anlamadim tam olarak. Ayrica bunun pilin ömrü üzerinde ne gibi bir etkisi oluyordur?

YouTube`a nasil kullanildigini gösteren bir video bile koymuslar.

19 Haziran 2009 Cuma

Uzun Zamandan Sonra İlk Defa


Bugün uzun zamandan sonra ilk defa Cuma günü olduğu için çok mutluydum. Şu anda da hala harika bir ruh hali içindeyim :) Hiç bitmesin istiyorum! Aylar sonra ilk kez oturmuş bloguma yazı bile yazıyorum. Düşünün artık ne keyifliyim :) Bu kadar keyifli olmamın en büyük sebebi elbette öğleden sonra bir eğitimin erken bitmesi ve benim en yakın iş arkadaşımla işi kırıp Bağdat Caddesi'ne gitmemiz. Ne de iyi yapmışız! Ninewest'in geçen hafta indirime girdiğini duyunca hemen arkadaşımı da kaptım caddeye geldik :) Önce bir heves Şaşkınbakkal'dakine gittik büyük diye. Ama hiçbir şey bulamadık. Sonra bir umut Suaidye'dekine gidelim dedik. Yolda Nursace ve yeni açılan (en azından ben yeni görüyorum) Hotiç'e uğradık ama ııhh onlarda da beğenemedim birşey. Aslında Hotiç'te harika ayakkabılar vardı ama hep işe giymelik. Benim hayal ettiğim haftasonu için rahat ve güzel, cıvıl cıvıl sandaletlere rastlayamadım. Amaaaa Suadiye'deki Ninewest'e girince şu andaki sandaletlerim bana göz kırpıyorlardı :) Anlayacağınız bu keyfimde yeni ayakkabılarımın da büyük rolü var. Yeni bir şey alınca çookk mutlu oluyorum çocuklar gibi :)

Ahh bir de ayakkabı alışverişimden sonra girdiğimiz Starbucks'taki buzz gibi vanilya frappucino ve arkadaşımın browniesinden tırtıkladıklarım enfesstttiii :) Tabii verdiğim 6,5 kiloyu düşünerek frappucinom küçük boydu ve krema koydurmadım. Brownienin de üçte birini yedim. Browniesini bugün ilk defa yedim. Enfesti. Tadı bana sufleyi hatırlattı ki sufle deyince benim için akan sular durur :) Ne hainim değil mi? Sizin de ağzınızın suyunu akıttım.

Not 1: Sandaletlerimin resmi sonra, giyince gelecek :)
Not 2: 6,5 kg verme hikayem de çok yakında :)

2 Haziran 2009 Salı

Bir Kadin, Bir Erkek

Ne zamandir bahsetmek istiyordum ama bir türlü firsat bulamamistim. Türkmax kanalinda Bir Kadin, Bir Erkek adinda bir dizi var. Afilli bir prodüksiyon olmamasina ragmen oldukca eglenceli. Bas rol oyunculari (Demet Evgar ve Emre Karayel) disindaki oyuncularin yüzleri bile cogu zaman görünmüyor. Cok sade ama hinzir ve akilli bir yapim. Ozellikle Demet Evgar`in hayran kitlesi bu dizi sayesinde baya bir artmis durumda.

Kadin erkek iliskilerinde rastlanan durumlari (bazen abartarak) eglenceli kisa hikayelerle anlatiyorlar. Kimi zaman cinsel icerikli konulara da kaydiklari icin +13 veya +16 ibareleriyle yayinlaniyor. Zaten oturup ailenizle seyrederseniz zevkini cikartamayabilirsiniz. Tek basiniza, sevgilinizle veya arkadas grubuyla izlemenizi tavsiye ederim. Yanliz hikayeler ile ilgili düsünceleriniz acik acik söylemeyin yoksa bir anda kendinizi sevgilinizle hikayelerdeki gibi tartisirken bulabilirsinz :)

Yabanci bir yapimdan (Un gars une fille) uyarlama oldugu icin bazi hikayeler size ucuk gelebilir ama isin komedisi de biraz burada. Sonucta herkes kendi iliskisinden bir parca bulacaktir. Fransizlar kadar rahat olmasak da...

Zaman zaman erkekler Ozan`i kilibik ve pisirik olmakla, kadinlarda Zeynep`i şıllık olmakla suclayabiliyorlar. Ama nedense herkes en cok elestirdigi bölümde egleniyor gibi. Hafta ici her gun 22`de... Ayrica webde de bir yigin video bulmak mümkün.



Resmi özetinine de bir göz atmak isteyenler icin:

Demet Evgar ile Emre Karayel, kadın-erkek ilişkilerine dair hem eğlenceli hem de ibret verici hikâyeler sunuyorlar. Başarılı ikili, işin kurallarını baştan yazıyor, kaybeden taraf olmamak için komik duruma düşmeye razı geliyor ve sonuçta yine aynı noktaya varıyor: Farklıyız... Sabit bir kamerayla çekilen ve belirli bir kurgusu olmayan kısa hikâyeler, Evgar ile Karayel’in başarılı performanslarıyla, sıradan gibi gözüken konuların ne kadar ‘hayati’ boyutlara ulaşabileceğini ortaya koyuyor.

31 Mayıs 2009 Pazar

Olacak O Kadar

Olacak O Kadar yeniden yayinda. Levent Kirca kac yil önce bu programi yapmaya basladi bilmiyorum ama sanirim bu kadar uzun soluklu olmak(aralikli da olsa) büyük bir basari sayilmali.
Dönem dönem cok severek izledim, bazen de fazla ajitasyona girdigi icin sIkIldIm. Ankarali Turgut muydu neydi, her bölümde onun müzikleri calardi ve bana fenalik gelirdi. Ama sarhos tiplemeleri gibi klasikleri de unutmak mümkün degil tabii.

Asil soru neden Levent Kirca`dan baska hic kimse siyasal hiciv yapmaya cesaret edemiyor? Davos fatihi ile dalga gececek bir parodi izlemek icin Levent Kirca`yi mi beklemeliydik? Ya da Rabbine dua edip kocasinin ameliyati icin en uygun yer olarak Celevland gören bakan esi ile ilgili bir parodi?

Acikcasi bunlari sabirsizlila bekliyordum. Bu yüzden Olacak O Kadar`in yeni bölümlerine seviniyorum ama umarim yakinda baskalari da bu alandaki boslugu gidermeyi akil eder.


2 Nisan 2009 Perşembe

Zamanaşımı Hesapları Önbildirim Sorgulama

Bircogumuzun cüzdaninda artik bir kac tane kredi karti var. Calistigimiz sirket bir bu banka ile anlasiyor bir baska bir banka ile. Sonucta bircok bankada bircok hesabimiz oluyor ve bir kismini da unutuyoruz.

TMSF, Zamanaşımı Hesapları Önbildirim Sorgulama diye bir sorgulama sistemi ile hesaplari zamanasimina ugrayan kisilerin listesini hazirlamis. Böylece son on yildir hicbir islem yapmadiginiz ama icinde para bulunan hesabiniz olup olmadigini kontrol edebilirsiniz.

Yanliz sabirli olun sistem biraz yavas calisiyor.

Cogu hesapta ufak tefek seyler kalmis bazi insanlarin ne büyük miktarlari unuttugunu görünce sasirmamak imkansiz. Rastegle bir isim yazin mesela...

14 Mart 2009 Cumartesi

Wackel Turm (Jenga)

Malum ekonomik kriz var. Disari cikmak yerine oturun evinizde eglenin :) Migros`tan alabileceginiz ve 10tl`den biraz daha az ödeyeceginiz Wackel Turm (Jenga - Herhalde Almanya`dan ithal oldugu icin adi Wackel Turm, ama uyarmis olayim orjinali kadar kaliteli degil tabii) benim size tavsiyem olsun.
Oynarken zamanin nasil gectigini anlamayacaksiniz. Bu kadar basit bir oyunun bu kadar eglendirici olabilmesi sasirtici ama kule yükseldikce heyecan artiyor. Tek sıkıcı yani kule yikildiginda tekrar dizmek...

8 Mart 2009 Pazar

Dünya Kadınlar Günü-Migros Ganimetleri

Dün sabah kahvaltıdan sonra gazete keyfi yaparken Hürriyet'te Migros'un kocaman ilanını gördüm. 7-8 Mart tarihlerinde Dünya Kadınlar Günü şerefine tüm cilt bakım ve kozmetik ürünlerinde %50 indirim yapmışlar :) Eee bunu okuyan Quentins durur mu? A-S-L-A! Cumartesi rutinimiz haline gelen Carrefour yerine bu sefer Migros'un yolunu tuttuk sağanak yağmura rağmen ve işte ganimetleriiimmm :)




Annem için aldıklarım:


1- Loreal Hydrafresh - Kuru ve Hassas ciltler için yoğun nemlendirici

2- Loreal Temizleme sütü - Yaşlılık karşıtı temizleme


Kendi İhtiyaçlarım:

1- Loreal - Göz makyajı temizleme losyonu (bir arkadaşım tavsiye etmişti. Bakalım memnun kalacak mıyım)

2- Maybelline - 2'si 1 arada Göz makyajı temizleme losyonu (eski kullandığım ürün. En son Clinique Take the Day off kullanmıştım ve çok da memnun kalmıştım fakat strawberry'de epeydir olmadığı için bir türlü sipariş edememiştim. Bu indirim denk geldi.)

3- Neutrogena El Kremi

4- Neutrogena Ayak Kremi

(Bir ara pahalı diye sinirlenip Lapitak kullanmaya başlamıştım ama kürkçü dükkanı hesabı geri döndüm. El-ayak nemlendirme konusunda bence Neutrogena üzerine yok.)

Kendime Hediyelerim:


1- Loreal Glamshine Gloss Brillance 6 Hours - 106. Bir ay kadar önce de 500 numarasını almıştım ama bloguma baktım da üşengeçlikten bahsetmemişim hiç. Çok kalıcı, harika bir ruj. Üstelik yapış yapış bulaşan glosslardan da değil.
2- Loreal Infallible Longwear Lip Duo Compact - 100 numara. Bu ruju ilk defa deneyeceğim ama bundan da memnun kalacağımdan o kadar eminim ki. Bunun da iddiası 16 saat kalıcılığı olduğu ve ancak waterproof makyaj temizleyicisiyle çıkartılabileceği! Hadi bakalım, göreceğiz :) Önce ruju sürüyorsunuz, sonra üzerine yan tarafında bulunan şeffaf sabitleyiciyi sürüyorsunuz. Birazdan arkadaşlarımla buluşmaya çıkacağız, bunu kullanacağım, sonra fikrimi yazarım ;)
3- Maybelline Dream Mousse Blush - 04 numara Dün akşam dışarı çıkarken Body Shop fondotenimin üzerine sürdüm ve muh-te-şem. İnanılmaz şeker bir pembe ve çok güzel kendinden ışıltılı.

7 Mart 2009 Cumartesi

Opera Mini

Artik her an erisilebilir olmak yetmiyor ayni zamanda da herseye erisebiliyor olmak istiyor insan. Hareket halinde de internete erisebilmek icin artik hemen hemen her cep telefonunda bir internet tarayicisi bulunuyor.
Son zamanlarda bazi telefonlarda düzgün tarayicilar görmeye basladiysak da cogu zaman bu tarayicilar daha web`de dolasmaya baslamadan tüm hevesinizi kiriyor. Daha önce Philips X800`ümden bashetmistim. Mesela bu telefonun tarayicisi bir felaket.

Neyse ki Opera Mini var. Gercekten cok ince dusunulerek tasarlanmis, partik ve hizli bir internet tarayicisi. Sayfa görüntülemesi cok iyi calisiyor, yatay modu ve zoom ile farkli alternatifler sunuyor ve en iyisi de bu progamcik tamamen bedava (webde gezinmek icin gsm operatörüne ödediginiz ücret baki tabii ki)

Internet sitesinden indirip aninda gezinmeye baslayabilirsiniz. Hemen hemen tüm cep telefonlari destekleniyor. Listede cep telefonunuz olmasa bile ekran boyutuna uyunlu baska bir sürüm mutlaka isinizi görecektir. Performansini önce bir test etmek istyorsaniz internet sayfasinda demo da bulabilirsiniz. Türkce arayüz de mevcut.

5 Mart 2009 Perşembe

Avast - Anti Virüs

Öyle bilgisayarin inceliklerinden cok anlamiyorum. Evde internete girip, sagda solda biraz takilmak icin ve blog yazmanin disinda pek fazla birsey yapmiyorum. Yine de durup duruken virüs kapip hayatimi zorlastirmak istemedigim icin kullandigim her bilgisayara bir antivirüs programi indiriyorum.

Kimdi su an hatirlayamiyorum ama zamaninda bana avasti kim tavsiye ettiyse ona büyük bir tesekkür borcluyum. Özellikle Norton ile yasadigim kabuslari düsünecek olursak.

Avast tamamen bedava indirip yükleyebileceginiz bir anti vürüs programi. Simdiye kadar hic bir problem cikartmadi ve oldukca da hafif calisiyor. Norton mesela daima kendini belli ederken avast emailleri tararken bile oldukca hizli. Sik sik virus bellegini güncelliyor ve diger bir güzellik de Türkce arayüzü. Bosuna korsan programlarla ugrasmayin, avasti indirin rahat edin…

4 Mart 2009 Çarşamba

TURKCELL`den Neredeyim

Belki herkesin birbirine ilettigi e-postalardan coktan ögrenmis olabilirsiniz ama ben burada da paylasmak istedim. TURKCELL artik göndereceginiz bir SMS ile bulundugunuz noktayi size koordinatlari ile birlikte gönderiyor.
Uludag`da bir genc kayboldugunda Turkcell`den koordinatlarin alinmasi yasal islemlerin uzunlugu nedeniyle bir turlu gerceklestirilemediginde ve genc bundan dolayi öldügünde herkes bunu elestirmisti.
Sonucta yasal zorunluluklar var ve Turkcell`in o olayda pek bir sucu yoktu bence ama yine de duyarli davranip bir cözüm üretmisler. NEREDEYIM yazip 2222`ye gönderiyorsunuz ve gelen yanit mesajinda konumunuz ile ilgili detaylari ögrenebiliyorsunuz. Örnegin:

BULUNDUGUNUZ BOLGE
Istanbul,Kadikoy,Icerenkoy,Karaman Ciftlik Yolu Caddesi
COGRAFI KONUMUNUZ
(40derece 58dk 44sn Kuzey,29derece 06dk 22sn Dogu)
SIZE EN YAKIN NOKTALAR
Tem Buro Amirligi 103m(+902164104113), Ozel Avicenna Hastanesi 225m(+902165741000), Infotech Bilisim ve Iletisim Teknolojileri A.S. 32m(+902165740505)
Polis Imdat 155, Alo Jandarma 156, Hizir Acil 112, Itfaiye 110

Hizmetin ücreti 2 SMS / 4 Kontör olarak belirtiliyor ama sanirim kontörünüz olmadiginda da kullanabiliyorsunuz. Süper bir hizmet bence, umarim diger operatörlerde de benzer bir uygulama vardir. Hic ihtiyaciniz olmasin :)

3 Mart 2009 Salı

Metrobüs: Zincirlikuyu - Sögütlücesme

Lastik Tekerlikli Tramvay veya diger adiyla Metrobüs Istanbul kent ici ulasiminda devrim olacakmis gibi görünüyor. Günlük hayatimda pek isime yaramayacak olsa da bugün Zincirlikuyu - Sögütlücesme hattinida yolculuk ettim.
Sabirsizlikla bekleyen oldugu kadar zaten sikisik olan ana arterleri daha da daraltacagi icin sikayetci olanlar da vardi ama bence kim düsünmüsse cok iyi düsünmüs. Hakikaten acaba bu Metrobüs projesini ilk ortaya atan kim?

Metrobüsleri tirtila benzetiyorum; kocaman olmalarina ragmen ayni zamanda sirin bir tasarimlari var. Görebildigim kadariyla iceride acilabilen bir cam bulunmuyor ancak havalandirma gayet yeterli. Zincirlikuyu`dan binince köprüye kadar hizli bir yolculuk basliyor. Dur-Kalk trafikte kalmis arabalarin yaninda hizlica gecmek insana ayricalikliymis havasi veriyor :) Köprüye bir kac metre kala Metrobüs normal trafige katiliyor ve Köprü boyunca devam ederek sonra tekrar kendisi icin ayrilmis yoldan devam ediyor.

Metrobüsün normal trafige katilimi cok fazla bir problem yaratacakmis gibi gelmedi bana. Sonucta köprü yoluna farkli noktalardan zaten yogun bir katilim mevcut. Yogun trafikte Metrobüsün hizi kesilecek biraz o kadar.

Benim yolculugum 15 dk sürdü ama sanirim trafik yogun oldugunda bu 20 dkya kadar cikabilecek ki bu yogun is saatinda gercekten de inanilmaz.

Sögütlücesmeye varildiginda Kartal yönüne giden Minibüslere aktarma yapmak mümkün. Ayrica TCDD Sögütlücesme istasyonu da hemen orada. Özellikle Haydarpaşa-Gebze hatti islah edilip hizli tramvaya elverisli hale getirilebilirse süper olur.

1 Mart 2009 Pazar

Habertürk Gazetesi

Haberturk gazetesi 2009 basiydi, Subat basiydi derken sonunda Mart basinda okuyucusuyla bulustu. Ilk piyasaya ciktikleri zaman her zaman iddia edildigi gibi, bu gazete de tarafsiz ve farkli olmayi vaat ediyor.

Vatan gazetesinin ilk ciktigi zamanlari hatirliyorum. Herhangi bir Holdinge veya Sanayi grubuna bagli olmadan bagimsiz ve tarafsiz yayin yapacaklarini iddia ediyorlardi. Sonradan söylentiler gercek oldu ve Vatan gazetesinin Dogan gurubuna bagli oldugu kesinlesti.

Star gazetesi de ilk ciktigi zaman farkli bir bicim ile, daha ufak (hemen hemen dergi kadar) boyutlarla baslamisti yayin hayatina. Ben oldukca begenmistim ama nedense sonradan vazgectiler. Standart boyuta dönüler.

HT gazete ise bildigimiz gazetelerden daha ufak boyutlarda ama dergi kadar da ufak degil. Ayrica ana sayfalarda kullandiklari kagit da diger gazetelerden alisik oldugumuz kagitlardan daha parlak ve kaygan. Ve ne mutlu bana ki insanin elini boyamiyor. Uyuz oluyorum diger gazetelere. Ne zaman vapurda gazete keyfi yapmak istesem sonunda kapkara eller ile kala kaliyorum. HT oldukca renkli bir gazete. Hatta ilk basta insana fazla renkli geliyor. Internetten gazete okuyormus gibi hissettim ama bir süre okuduktan sonra alistim ve begendim.

Dergilerde görmeye alisik oldugumuz reklam yöntemlerini gazeteye tasimislar. Ana sayfada yarim kapak reklam, orta sayfada katli duran 4 sayfalik büyük reklam vs...

Hergün 6 gazete sloganiyla ciktilar: Ana gazete HT, Ekonomi, Spor, Kent, Magazin ve Pazar. Bence bu cok da iyi bir fikir degil. Bir kere gazeteyi bu kadar cok bölünce her biri ince oluyor ve insana ici de bosmus hissiyati veriyor. Onun yerine sporu, ekonimiyi sayfa sayisinda taviz vermeden ana gazetenin icine gömseler ve Magazin ile Kent gazetelerini birlestirseler daha iyi olurmus bence.

HT`nin tarafsiz bir gazete olup olmadigini görmek icin biraz beklemek gerekecek (HT, Ciner grubuna bagli bir gazete). Ama Fatih Altayli yönetimindeki Sabah`i oldukca begenirdim. Bakalim ayni basariyi HT ile de yakalayabilecek mi. Tarafsizligin ilk emarelerini gazetelerin Televizyon sayfalarinda bulabilirsiniz. Eger kendi grup kanallari ve programlari bariz bir bicimde ön plandaysa veya kavgali olduklari rakip grubun kanal ve programlari bariz bicimde görmezden geliniyorsa, haberlerin objektifliginden de süphe etmek gerekir bence.

Bu anlamda HT güzel bir baslangic yapiyor ve kanal yayin akisindaki siralamayi aylik reyting ölcümlerine göre yapiyor. Cok begendigim diger bir uygulama da Film tanitimlarinin yaninda imdb puanina da yer verilmesi.

Bir haftaligina HT gazetesinin fiyati 50 kurus ama ondan sonra üc büyük kentte hafta ici 75 kurus, hafta sonu 1 lira. Bakalim bu nispeten pahali fiyat ile ne kadar tiraj yakalayabilecekler.

22 Şubat 2009 Pazar

Antep Fistikli Cikolata


Cikolata agizda erimeye basladigi zaman mutlu olan insanlardanim bu yüzden oldukca fazla cikolata tüketiyorum. Tüm o secenekler arasinda benim favorim antep fistikli cikolata. Cünkü cikolatanin tadini en iyi tamamlayan sey bence antep fistigi.
Genelde Ülker`in Golden Antep Fistikli Sütlü Cikolatasini tercih ediyordum. Etinin cikolatasi ve tabii uzun yillardir piyasada olan Nestle Damak da zaman zaman ikame ürün olarak begenimi kazanmisti ama cikolatadaki son trende en hizli uyum saglayan Eti oldu.
Etinin Antep Fistikli cikolatalari artik Trans Yag icermiyor(Trans yagi kolestrolü tetikliyor ve kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini artiriyor). Eti`nin diger bir avantaji da diger ikisine oranla daha fazla (%20) fistik iceriyor olmasi.
Saglikli beslenme anlayisi artik abur cuburlara kadar gelmis durumda. Sadece cikolatada degil cips benzeri ürünlerde de artik Trans Yaginin kullanilmadigina yönelik ibareleri paketlerde görebilirsiniz. Rekabetin ürün cesitliliginin yanisira saglik konusunu da kapsar hale gelmis olmasi güzel.

Yeni Keşfim

Rimel benim en sevdiğim makyaj malzemesidir. Hiç bir şey sürmesem de en azından rimelimi sürüp öyle çıkarım sokağa.
İşte soldaki de yeni keşfim: L'oreal Extra Volume Collagen Mascara. Kirpiklerimi gür ve kıvrık yapıyor. Çok çok memnunum. Sanırım şimdiye kadar kullandığım en iyi rimel bu. Evet, evet kesinlikle öyle :)

Ninewest - Yeni Cicilerim



İndirimlerle devam edeyim hazır başlamışken :) Dün Ninewest'te bu kahverengi ayakkabıyı aldım. Sezonda 180 TL imiş. İndiimde ise 55 TL, şaka gibi. Ninewest de bu sene sanki ekstra indirim yaptı ya da bana öyle geliyor yine. Üstelik sebil gibi, indirimin kaçıncı haftası ama hala o kadar çok model var ki! Gerçi benim numaram en çok giyilen numaralardan olduğu için beğendiğim birkaç modeli indirimde bulamadım. Bir de sezonda dünya para bayılıp satın aldığım güzelim ayakkabımın üçte biri fiyatına indiğini görmek ve hala numaramın olduğunu görmek feci içime oturdu ama giydiklerime sayacağım artık ne yapayım :)




Marks&Spencer - Gece Elbisesi




Bu sene indirimlerden epey güzel şeyler satın aldım. Hepsine de ihtiyacım vardı, denk geldi.


Ben mi daha önce farketmemişim yoksa bu sene ekstra büyük indirimler mi oldu? Bu elbiseyi M&S'ın indiriminden aldım örneğin. Tam anlamıyla ba-yıl-dım. Rengi, renk geçişleri, modeli bir harika! Aslında giyip göstermek vardı ama inanın şu an hiiççç halim yok. Dün yaklaşık 5 ay aradan sonra tekrar yüzmeye başladım ve vücudumdaki her kasım ağrıyor.


Fotoğrafı az önce pek de aydınlık olmayan bir ortamda cep telefonumla çektiğim için çok güzel olmadı gerçi ama ben bayılıyorum bu elbiseme :) Güle güle kullanayım :)

15 Şubat 2009 Pazar

Zar Adam

Daha önce kitap kötülemis miydik burada bilemiyorum ama o kadar büyük bir hayal kirikligi yasadim ki paylasmak istedim.
Kimden duydum ya da nerede okuyup alma hatasina düstüm ona da bilemiyorum ama kapak tasariminin Olasiliksiz ve Empati kitaplarini andiriyor olmasina sakin kanmayin (kapagina bakip kitap mi alinir zaten...). Hic alakasi yok!
Konu ilginc aslinda. Kendini, isini ve hayati sorgulayan bir piskologun bir nevi bunalima girip kararlarini attigi zarlara göre vermesini anlatiyor ama konunun temelde ilginc olmasi kitabin berbat olmasini engellememis.
Öyle edebiyat elestirmeni havalarina da girmek istemiyorum ama daha önce yarim biraktigim baska bir kitap oldugunu hatirlamiyorum. Kitap 400 küsür sayfa civarinda ve 50. sayfada sikilmaya baslayip kendimi kastim ama 130. küsürüncü sayfasinda daha fazla dayanamayip kitabi bir kenara attim.
Böylece bir kere daha kitabin arkasinda yazilmis olan referans cümlelerine kanmamak gerektigini anlamis olduk. 'Olağanüstü eğlenceli. Gelecekte hayatınızı değiştirebilecek kışkırtıcı fikirlerle dolu, çok tehlikeli.' bir kitap imis! Kim demisse halt etmis.

14 Şubat 2009 Cumartesi

WaffleEvi


Bir süredir yakinindan gectigim ama tabelasindaki adi okuyamadigim kirmizi dekorasyonlu yeni bir dukkan vardi. Güzel güzel balonlarla süslemisler, acilis yapmislar. Sonunda bir aksam merakima yenik dustum ve ne acilimis diye görmeye gitti. WaffleEvi adindan da anlasilabilecegi gibi Waffle üzerine bir cafe/restoran.

Waffle`in tanesi 8ytl ve temelde erimiş çikolata, krem şanti ve taze meyveler ile kendi zevkinize göre bir waffle olusturabiliyorsunuz. Yeni acildigi icin 2 waffle alana 1 tane bedava. Degisik bir tatli denemek istediginizde iyi bir secenek olabilir cunku oldukca lezzetli.

Waffle`in hamuru Evimden Gıda San.Tic. tarafinda özel bir formül ile üretiliyormus. Yani bayiler kendileri hamur hazirlamadikalari icin her WaffleEvi`nde ayni tadi bulabilecegiz herhalde. Ben gittigimde meyveler de tazeyde. Umarim kalitelerini bozmazlar. Tatli disinda sandvic niyetine ton balikli vb waffle cesitleri de var.

Baska nerede var bilmiyorum ama Bostanci`da Lunaparkin hemen karsisinda bir WaffleEvi var ve eve servis de yapiyorlar. Zaten görmemenize pek imkan yok, kirmizi dekorasyonu ile oldukca göz alici.